Police Squad!

Police Squad!
imdb85
1982
TOPdizi250/195


ZAZ'ı ZAZ yapan tv serisi:
ZAZ ekibinin absürt komedi olarak ilk kendilerini ispatladıkları televizyon serisi.
Daha sonra çekecekleri özellikle Naked Gun'larda buradan pek çek espri görebiliyorsunuz. Zaten Jim Abrahams'ta Naked Gun'ların prömiyerinde "Bu filmdeki pek çok espri daha önce test edildi onaylandı" diyerek direk bu Dizi tarihinin en komik 100 dizi arasına girebilecek başyapıta gönderme yapmıştır.

6 Bölümlük seri ancak 7 bölüm çekilmiş, seyircinin ilgisini yakalayamamış ve Bill Murrey'in de
olduğu 7. bölüm yayınlanmadan kaldırılmış.
Bir Avangart yapım olduğu öncü bir mizah taşıdığı zamanın ötesinde olduğu su götürmez bir gerçek...
Sezon boyunca espriler amatör ruhla yapılsa da o amatör ruhun heyecanını görüp filmlerden çok daha fazla gülebiyorsunuz...





Leslie Nielson'ın neden ekibin gözbebeği olduğu da diziden net anlaşılıyor...

Kalıp bir mizah bulmuşlar. Polisiye klişeleri - Duble Cinayet - Bahisçiye çalışan boksörün öldürülmesi - Çocuk kaçırma .... Her şey kitabına uygun bir şekilde başlıyor ve çözülüyor.
Ama arka planda hikaye tamamen absürt bir temele otutturulmuş.









1 Her bölümde sokakta her şeyi bilen bir ayakkabı boyacısı var. Ona Rahipten milli takım antrenörüne Gazetede Gönül Abla'lık yapan kadına kadar pek çok kişiye de sokakta danışmanlık veriyor...
2 Dedektifimizi olay yerine giderken mutlaka dışarda bir işi varken acil çağrılıyor. O yüzden arabada ona dair mutlak bir şey veya biri oluyor (Araba temizleyen çocuk gibi)
3 Arada mutlak laboratuvara giden karakterimiz o laboratuvara gitmeden önce orada iyi gag'ın başlangıcı yapılıyor ve ana karakterin girmesi kafamızda devamı üzerinden kurulan şey üzerinden bizi güldürüyor... Çok başarılı bir mizah kalıbı bulmuşlar burada. İlk bölümdeki de cinsel tandanslıydı çok güldüm. Altta fotoğrafı var: "Tıpkı annen duştan çıktığında... "
4 Dizinin bir klişesi de asansörde muhabbetler sırasında asansöre binenler ve indikleri mekanlar...
herkes aklına takılan soruları sorabiliyor.
5 Her bölümün sonu donarak bitiyor ama bir kişi bu donmuş kareden hareketli bir şekilde yararlanabiliyor. (Bu bence sit kom tarihinin en iyi epik sahnelerini barındırıyor)
(Bu sahnede hep de aynı espriyi yapıyorlar: Haraç toplaması gerekiyorsa - dans etmesi gerekiyorsa - temizlik yapması gerekiyorsa: bunu statesville hapishanesinde yapacak)
6 Sonradan fark ettim bölümün adı ile bölümün adı yayınlandığında söylenen tamamen farklı...
7 Çok uzun polis memurunun sorumsuz halleri (muz yiyor dişinde bir şey var diyorlar koca bir muz düşüyor... Bir bölümde saçını çok uzatmış falan) Bir de çok kısa bir polis memuru var. O da sanki kurum içi bir bağlantı ile konuşacakmış gibi yapıyorlar... Halbuki cüce polise emirler veriyormuş..

Dizinin tekrar mizahı:

- Sigara
- Evet onun sigara olduğunu biliyorum...

1. Bölüm
A Sumstantial Gift (The Broken Promise)
Önemli bir hediye - Tutulmamış Söz
- 10 -





Diş Hekimi ile ilgili dizi film stand up bir çok yerde çok güzel mizah çıkıyor.
Bill Cosby 'nin Himself stand up'ında da çok başarılıydı...
Keza Mr Bean'in diş hekimi skeci çok komiktir...
Seinfeld'de vardı Cosmo Kramer'nin anestezi sonrası ağzının yamulması ile ilgili bölüm bir harika...
Police Squad'ın diş hekimi sahnesi gerçekten çok komik.
Ortodontist arkadaşlara Police Squad! ın birinci bölümündeki HEADGEAR'leri bir görmelerini isterim..  Acayip dalga geçmişler...
Yıllarca yaptığım hasta ağzında tükürük emici varken ne dediğini anlama dersinden tam not almıştım... Ne dediğinizi anlayabiliyorum şeklindeki esprimi burada kullanmışlar...

Zaz'ın en sevdiğim esprisidir Naked Gun'da polisin verdiği parayı alarak ötme sahnesi... Burada da tiyo veren bir ayakkabı boyacısı... Her türlü yeni gelişmeyi ve şehrin pis olaylarının geri planını bilen adamımıza Polis Şefinden sonra Rahip oturur ve "Ölümden sonra hayat var mıdır" diye sorar...
Önce bir şey bilmiyorum diyor ama Rahip para verince:
"Varoluşsal varlık mı? İnsan biçimindeki  tanrı mı?" diyor...




Küçük İtalya denilen bir semte gittiklerinde arka fonda İtalya'ya ait poster kullanılması..








Olay canlandırması sırasında bir sürü insanın ölmesi...







Dizinin bu bölümündeki bu espri ki benzeri Airplane 2'de de vardı... Çok güldürdü beni. Karakol içi konuşma portu gibi bir aletle konuştuğunu zannediyorsun ama cüce bir polise o talimatları veriyormuş... Diş hekimi muayenehanesinde pencereden konuşan hemşire gibi...



Bölümün gene seksist esprilerinden biri. Bu da Airplane ZAZ'ın ilk uçak filminde vardı.
Pilot pilot kabinini ziyarete giren çocuğa "yetişkin bir erkeği çıplak hiç gördün mü? " derken kapı açılıyor...



Üçleme mizahı çok seviyorum. Forget Paris filminde Billy Crystel'ın yaptığı üçleme espri de bu konuda en çok verdiğim örnekler arasındadır. Burada çok absürt bir örneğine rastladım.
Tabi, doğru. Sally Decker'ın hiç sicili yok.

Ama Sally eskiden Babs Caltrane idi.

Memphis'teki ünlü silah kaçakçısı.
Tek fark ise, Babs kızıl.

Ve bundan önce, Zazu Pitts adında
kumral bir kiralık katildi.

Ve bundan önce, Aretha
Franklin'in arka vokaliydi.

Finalde donmuş olan kare sahneleri arasında en komiğini bu bölümde gerçekleştirmişler. Donan kareden istifade eden kötü adam kaçıyor...















2. Bölüm
Ring Of Fear (A Dangerous Assignment)
Ben bu bölümü beğenmedim.
Rocky göndermesi yapılmış yoğunluklu olarak
Özellikle Rocky 1 BKNZ
- 6 -


Bu rüşvet bölümünde bu sefer kalp damar cerrahı oturuyor. (devamlılık esprisi yapmışlar)
- Bu bir bypass operasyonu, Johnny.
- Yani?
- Adam geçmişte sinüs bradikardisi geçirmiş.
- Bunun hakkında bir şey bilmiyorum.
- Atropin verdiniz mi?
- Elbette.
- Orta hat torakotomi yapın, safenöz damarı çıkarın, kalp kasının delinmemesine
dikkat edin.


Seni bu lağımdan kurtaracağım diyor...Adam hakkat lağımda yaşıyormuş...


Kısa sandalye her zaman büyük gag. Peter Sellers'in Party filminden Seinfeld'de Elain'nin çocuk masasına oturmasına kadar pek çok komedide çok güldürmüştür...
3. Bölüm
The Butler Did It (A Bird in the Hand)
Uşak Yaptı (Eldeki Kuş)
- 10 -

* Dizinin başında daha doğrusu adında spoiler olması bence ironide tavan yapan bir mizah. 






Fidyeciyi telefonda oyalama klişesi:


- Fidyeciyi hatta tutmaya çalış biz de  böylece yerini bulabilelim. Haydi.

- Kızım nerede? O iyi mi? Tamam. Anlıyorum. Hayır, hayır, lütfen, kapatmayın! Lütfen, kızıma zarar vermeyin. Onu çok seviyorum. Terri güvende, değil mi? Hayır, kapatmayın. Lütfen kapatmayın. Olduğunuz yer soğuk mu? Burası sıcak. NBA Pasifik Grubu'nu kimin kazanacağını düşünüyorsun? Bence hangisi mi? Los Angeles. Daha iyi bir yedek kulübesine ihtiyaçları var ama gerçekten sağlam bir ilk beşleri var. Hayır, bekle! Eğer bir tren saatte 195km hızla  New York'tan ayrılırsa ve diğer tren saatte 185km hızla
Pittsburgh'dan ayrılırsa, Chicago'ya ilk hangisinin varması lazım? Doğru. Bekleyin...
Neden ördek ve kazlar kışın güneye uçarlar?
Çünkü yürümesi uzun sürer diye. (Kızı kaçırılmış bir kadın karakterinden çıkar ve kahkaha atar)
Alo? Alo?
- Kapattı.
- Sonuncusu zor bir soruydu.
- Norberg, telefonun izini bulabildin mi(telefona musluk takabildin mi)?**
- Evet, ama fidyeci yeterince hatta durmadı.




Bir sonraki sekans'ta kızın sevgilisi sorgulayacaktır dedektif. Çocuk basketbol oynar. Dedektif te onunla hem oynar hem de sorgulamaya devam eder.. 





Pencereden Kağıda Sarılı Taşla mesaj atılması:

Bu klişe ile taşa sarılı pandomim sanatçısı atılması şeklinde dalga geçmişler.
Pandomimci sessiz sinema oynayarak mesajı iletmeye çalışır:

- Pekala, evlat, konuş. Konuş!
- Konuşamaz, Frank. Göremiyor musun? Adam pandomimci.
- Pekala, elinde ne var?
- Nedir bu?
- Sessiz sinema, Frank.
-Harika! Kim kimle?
- Beş kelime.
- Parmak.
- İlk kelime.
-  Güzel, başkomiserim.
- Bir şeyler mi alıyorsun?
- Gömlek!
- Araba.
- Kadın, kadın! kadın!
- Göğüs(bust). Göğüse benziyor. Otobüs(bus)!**
- Otobüs!
- Elbette.
- Otobüste dolaşıyorsun.
- Otobüsle dolaşıyorsun. Bakıyors...
- Bir yere gidiyorsun!
- Iowa'ya!
- Otobüstesin ve sen...
- Otobüsü park ediyorsun.
- Bu bir şarkı adı. "Theme from A Summer Place."
- Etrafta dolaşıyorsun  ve otobüs durağı için bir  yer bakıyorsun, durak!
- Bir içki?
- Bir protein karşımı! Susamış.
- Susuzluk.
- Susuzluk. Yoruldun.
- Uyku zamanı diyorsun. Uyumaya gidiyorsun.
- Yataktasın. Elin titriyorum. Alarm.
- Alarm... Uyanıyorsun!
- Otel odasında. Hayır. Motel odasında.
- Hayır, hayır, buldum! Teyzenin evinde.
- Sabah uyanıyorsun. Sabahleyin.
- Gün. Gün!
- Susuzluk günü(thirst day).**
- Perşembe(thursday)**.
- Susuzluk günü(thirst day).**
- Perşembe(thursday).**
- Susuzluk...(thirst day).** Perşembe.(thursday).**
- Perşembe otobüs durağında.
- Saat 10:00'da.
- Biz kazandık!
- Başardık, Başkomiserim!
- Daha değil, Norberg.
- Dinlenmeden işe koyulsak iyi olacak. Çok fazla zamanımız kalmadı.
- Doğru.

* Diğer bölümlerde de sık sık gördüğümüz kalıp mizahtan varyasyonlarla bölüm devam eder. En iyi bölümlerden biriydi... 


4. Bölüm
Revenge And Remorse
İntikam ve Vicdan azabı
(The Guilty Alibi)
(Suçlu Mazareti)
-6-

Bölüm bu gag ile başlıyor:
Çay kahve şeker derken birden açık büfeye gömülürler...








- Saat kaç
(havaya uçmuş adam ağacın üstünden sarkıyor onun saatine bakıyor. )




Bu sefer dedektifin ardından Amerikalı TV ünlüsü bir psikolog oturuyor: Dr Joyce Brothers.
"Aşkın en büyük sırrı dürüst olmaktır" falan diye lafları olan bir TV ablası işte...
Bizim ayakkabı boyacısına Külkedisi sendromunu soruyor.
Bunu merak ettim. Kırklareli'ndeki Adölesen anne ya da çocuk evliliklerin temel sorunlarından biri de bu. Arabulucu Metin bey daha doğrusu buna benzer hikayeler anlatmıştı.


Vasat bir bölümdü.



5. Bölüm
Rendezvous at Big Gulch
(Terror in the Neighborhood)
-8-

* Bu bölüm haraç toplayan mafya ve polis teması üzerinden anlatılmış.
İşin absürt tarafı tabi ki bir bale kursundan mafya babasının haraç toplamaya çalışması. 


* Bale hocaları mafyaya para vermeyince sağlam dayak yiyor.
Balerin öğrencileri de onu taklit ediyor...
İleride koruma aldığı bölümde polislerin de bu bale olayına karışacağından emindim:


Evet yetişkinlerin bale yapması gerçekten komik.Kızım Peri'nin okulunun bir etkinliğinde ben de
onunla beraber bale yapmıştım.
Kardeşim tayt giymediğim için bu baleyi saymam demişti...



Böyle bir absürt bol esprili ve ti komedi yapabilmenin yolu konu ile ilgili tüm film klişelerini, medya'da çok sık duyulmuş haberleri, polisiye romanlarını ve hatta usul esaslarına dair yönetmeliklerin taranması gerekir. Polis suç departmanlarının bir klişesi de suç haritalarının çıkarılması: Daha önce de bu suç haritalarına dair espri vardı dizi de bura da da "sanırım şu mahalle" dediği yer bir dedektif dehası değil haritadan bağıran bir tespit olduğu görülüyor.




* Haraç toplayanların suçlarını ispatlamak için ekibimiz anahtarcı dükkanı açar.
Anahtar konusunda gayet başarısızlardır. Hatta çilingir dükkanına cam kırarak girerler.



Laboratuvar sahnesinin başlangıcı ilk bölüm kadar komik bu sefer de:
Yani, Billy, elektrostatik parçacıklar, elektron dengesizliği ile oluşur. Sonuç olarak biz bilim adamları ortaya çıkan bu yüke statik elekrik deriz.
- Vay be.
Aynı annenin kurutucudan çıkardığı elbisesini giydiğinde oluşan her esnek ve yumuşak eğrinin üstünde oluşması gibi... Selam, Frank. Neden şimdi gitmiyorsun, Billy. Gelecek hafta babanın yatağının altında bulduğun o dergileri  getirmeyi unutma.
- Tamam, Bay Olson. Bye.



* Ayakkabı boyacımız kalıbının tadını sonuna kadar çıkarmış ekip. Bu bölümde itfaiye şefinin bilgi almak için baş vurduğunu görüyoruz.











Dizinin bu bölümünde güzel aktrislerle çalışmışlar:




6. Bölüm
Testimony of Evil
(Dead) Men Don^t Laugh
-9-

Bu bölümde kılık değiştiren dedektifimiz bu sefer stand up'çı oluyor.

* Morg klişileri üzerine gitmişler bu bölümde.
Otopsi yaparken doktor mikrofona bulgularını anlatıyor daha sonra raporluyor büyük ihtimalle.
Doktor bulguları sayarken birden hava durumu ve trafik anlatmaya başlıyor ve sonra bir şarkı çalıyor. Yani Radyo DJ'yine bağlıyor...


Bölümün asansör esprisi bu sefer kızılderililerle savaşan bir süvari...








Bayanlar ve baylar,
Johnny Friendly Trio.


Ee, şehir dışına uçtuğumda havalimanındaki adam yanıma geldi ve "Bana maaş gününe kadar $5 ver." dedi.
Ve ben de dedim, "Peki, maaş günün ne zaman?"
ve dedi ki, "Ben nereden bileyim? Çalışan sensin."

Bel fıtığım var, bilirsin. Babamın da var.
Sanırım aileden geliyor.

50 yıldır, onu hiç çek alırken görmedim.
Ama bilirsin, gerçekten, ciddiyim. Fakir bir aileden geldik.
Sağlık bakanlığı evimizi hiç kınamadı ta ki evimizi boyayana kadar.

Neyse, gerçekten, gerçekten bak, gerçekten, durun.
Durun, gerçekten.
Neyse, kız balayından geldi. Kız yalnızdı ve ailesi onu memnuniyetle karşıladı
ve ona dediler ki... Ee, neyse, adam kıza bakıyor ve ona diyor ki,
"Bayan, bunlardan 67 tane daha alacağımı sanmıyorum."

Bilirsin, kız kardeşim çok çirkindi, köpeğin onunla oynaması için onun boynuna domuz pirzolası koyarlardı.

Ayrıca aptaldı da, bir keresinde elinde sıcak bok ile geldi ve, "Bak neredeyse buna basıyordum." dedi.
Hey, burada baya gülüşmeler var. Yanındaki karın mı yoksa sandalyeye mi kustun?
Hayır, hayır, hayır, hayır, sadece bir dakika. Bekleyin.
Hayır, gerçekten, şimdi melodi zamanı.


Dizi de ameliyathane basmaları sahnesi unutulmaz arasındaydı.

Bu sefer sokak ayakkabı boyacısı bir Müzisyen danışmanlık alıyor.

Dizi tarihinin en iyi Mentoru seçilmeli...









* Çıkışları kapatın esprisi boşluğuma geldi galiba çok güldüm...

 - THE END -

Absürt Baş Yapıtı
















Hiç yorum yok: