The Perks Of Being A Wallflower


The Perks Of Being A Wallflower
imdb81
2012
Başyapıt

* Hatunların efendi adam yerine piç tercihi temalı filmler.

* İnsana boş kaset yapma nostaljisi yaptıran, kaset doldurmaya heveslendiren filmler. Tüm seksenler doksanları görenleri gençlik yıllarına götürmüş filmdir.

* Yılın müzik filmi de denilebilir. Hepimizin geçmişindeki o en eğlenceli, inanılmaz "Boş Kaset Doldurma" - "Sevdiğin kıza kaset yapma" dönemini hatırlatmıştır.  Filmde çalan unutulmaz eserler şunlardır:
http://www.what-song.com/Movies/Soundtrack/1058/The-Perks-of-Being-a-Wallflower

* Özgürlükler diyarında çocuklara yapılan cinsel istismarı çok inceden gören bir filmdir.


Mucize


Mucize 2015
imdb75

Mahsun Kırmızıgül sanatını tasvip etmiyorum ama taktir ediyorum.
Öyle herkese de sanatçı demem, üstat bir "Türk Sinema" sanatçısıdır.

Mahsun Kırmızıgül Türk sinemasında video döneminde hortlayan Arabesk sinemasının en derli toplu filmlerini çeken son nesil eserlerinin yapımcısı, senaristi ve yönetmenidir.
Hatta Arabesk Türk Sinemasının bence  baş yapıtlarını çekmektedir.

Lakin filmleri sinema sanatına değil belirli bir kilteye hitap ediyor.
Bu kitle bir sinemasever olmadığı için kült bile olamıyor.



* Mucize bir  öfke filmidir. David Fincher, yapmıştı bunu. Clint Eastwood'un bir filmine öyle değil böyle olur demişti. (Bakınız Zodiac)
Bence Mahsun Kırmızıgül Yılmaz Erdoğan'a böyle  mesajlar verdiği bir başlangıç yapmış, dönem filmi, doğu insanını anlatan film, doğuya bir batılının gidişi ve empati kurmaya çalışmasına dair film gibi Vizyontele ile örtüşen temasında "o dediklerin öyle değildir böyledir" demeye çalışmıştır.

* Tipik türk sineması sorunu: Sinemada Tip Vs Sinemada Karakter Sorunsalı.


* Sinemamızın en iyi görüntü yönetmenlerinden birini tutuyor ve büyük bir ihtimalle iyi bir ekip kuruyorsun,
Türkiye'nin en iyi sanat yönetmenlerinden birini tutuyor ve büyük bir ihtimalle sanat yönetiminde mükemmele yakın bir titizlikle bu ekibi çalıştırıyorsun,
İyi bir oyuncu kadrosu, iyi bir figüran yönetimi, sahne amirleri, oyuncu antrenörleri ile çalışıyorsun.
Mert Turak gibi üzerine işlenmiş bir temayı çapaksız oynayan bir başrol oyuncu buluyorsun.



Be Mahsun hadi be demeyelim Sayın Mahsun Kırmızıgül, sadece iyi bir çekim senaryosuna ihtiyacın var. Sen gene sinopsisini yaz. Ama senaryoyu da bir ekip yazsın.

Bu durum;
Senaryo'da bu kadar  mantık hatası yapmanı engeller biiir,
ana tema yan hikaye kurgusunu iyi oluşturmanı sağlar ikiiii,
dönem filmi çekiyorsun, dönem hatalarını minimuma indirir üüüüç.
İşte bunu yapmayınca bir yanı hatta temeli eksik oluyor filmin.




* Filmin özürlüsü aziz değil senaryodur: Kadına bakış, Özürlüye bakış kusurludur. Ajitasyon'u çok sevem Mahsun Kırmızıgül maalesef bu filmde de damardan girmeye çalışmış.
BKM 'de bir takım fiziksel sakatlıklar üzerinden mizah yapıyor ya da hüzünlü bir dram çiziyor ama bunu insani vermeyi başardıklarından hiç göze batmıyor.



* Aziz deli değil ise neden çıplak köy ortasında koşuyor be Adam!
* Bu filmi izleyince köy ve ilkokul üzerine çekilmiş Nuri Bilge Ceylan'ın Kasaba'sı , bi Semih Kaplanoğlu'nun Bal filmi gözümde çok çok daha güzel gözüktü...


* O ağaçlar büyüyecek büyümez ise sanat yönetmeninin puanını kurarım dedim. Ve okul bahçesindeki çamlar büyüyünce "helaaal" diye bağırdım film olmuştur. Zaman geçişi o kadar verilmiştir.

* Dönem filmi olmasından, eşkiyalar pkk değil, öyle onlara da şirin gözükeyim mantığının yürütülmesi ve suçlanması yanlıştır.




Filmin Hatunu: Seda Tosun


Ex Machine


Ex Machine 2015
imdb78

Düşük ritimli sofistike gerilim bilim kurgu türü her yıl bir iki tane eser çıkarsa da her biri o yılın unutulmazları arasında yerini alabiliyor.

Avangart eserlerini Tarkovsky, Kubrick gibi dehaların çektiği bu türün en iyi son örnekleri:
The Moon imdb80 2009
Her imdb80 2013
Gravity imdb79 2013

* Film bilim kurgu cinselliği babında Barbarella 1968 imdb59 filmini hatırlatmıştır.
* Androit'in otoriteye karşı çıkması teması babında Blade Runner filmi akla gelmiştir.
* Tabi ki bu yapay zekaların canlandırılmasının avangartı elbette Frankeştayn'ın "Alive Alive" bağırmalarıdır.
* Klostrofobik gerilmi ise Cube'ü hatırlattırmıştır.

* Az kadrolu müthiş filmler.


The Fault İn Our Stars

The Fault İn Our Stars 2014
imdb79

Romantik sinemanın baş yapıtlarından biri olmaya namzet bir film.

Yılın Romantik Dramı

* Karakterlerin dört dörtlük olduğu romantik filmler çok bayıcıdır aslında, lakin bu filmde de tüm karakterler mükemmel olmasına rağmen akıcı olabilmeyi başarmış. Üstelik iki ölümcül kanser hastası genci anlatmasına rağmen, yer yer seyirciyi güldürmeyi de başarıyor. Her şey tadında ve ölçülü olmuş.

* Divergent filmiyle ikinci bir Jennifer Lawrence şeklinde anılan Shailene Woodley çok başarılı bir performans sergilemiş.

* Filmin en güzel yanı Sonsuzluk üzerine yapılan metaforlar.

* Yumruk gibi vurup insanın yüreğini dağıtan filmler.

* "Seni hatırlayacak son kişi öldüğünde, hiç yaşamamış olacaksın"
Genç yaşta kanser olan esas oğlan, "kalıcı bir eser bırakmalıyım" dediğinde gene ölümcül bir kansere yakalanmış olan sevgilisi;
"Bunun ne önemi var, bir iki milyon yıl sonra onlar da yok olacak..." demişti. Pesimizmin zirvesini hissettiren filmdir.

The Drop


The Drop
imdb71 
2014
Yılın iyi mafya filmlerinden.

* Sanatsal Mafya Filmi

* Düşük ritmde ilerleyen bir silah filmi.

* Duru anlatımı filmin zayıflığı değil karakterlerin daha kalın çizgilerle şekillendirilmesi için olduğunu anlıyorsunuz.


- Spoiler-
* Filmlerde karakter tanırımından sonra o karakterin tamamen farklı biri olduğunu anlatmak ancak böyle düşük ritimli bir film ile gerçekleşebilir. Tüm estediğine ve sürükleyiciliğine rağmen vasatın ancak biraz üzerine çıkabiliyor.

Charlie Wilson's War

Charlie Wilson'ın Savaşı 2007
imdb71

* Amerikancık filmlerden (finalinde otoeleştiri yapsa da)

* Amerikada özel hayatında pis, iş hayatında disiplinli baba desteksiz senatör olmuş, Mecliste tanınmayan bilinmeyen bir adam olmasına rağmen gerçekten Dünya'nın kaderini değiştirdiğini anlatan bir film. (insan nelere kadir babında)
Amerika'nın yarım bıraktığı işlerin de dünyayı nasıl mahvettiğinin öz eleştirsini de yapmışlar. (izleme nedenim Tom Hanks'ten çok Philip Seymour Hoffman'dır. Yani...)

* Amerikan tarihinde önemli bir hamle olarak görülen ve daha sonra hem Amerika'nın hem de Sovyetlerin başını belaya sokan Afganistan Rus direncinin önemli bir politik dönemini anlatan, hikayesinin çok büyük süprizleri bulunan bir film.

* Charlie Wilson'ın karakter tanıtım sahnesi bence filmin en başarılı sekansıydı. Hem işini iyi yapan hem de kadınlara karşı zaafı olan babasının gücü ile bir yerlere gelmemiş bir Senatör bu denli sinematografik anlatılabilirdi. Film dünya siyasi tarihinin önemli ve gerilimli bir dönemini gayet eğlenceli anlatmıştır.

Filmin en önemli mesajı Rusları geri çekmeye zorlamak için USA sadece yarım milyar dolar
harcıyor. Senatör'ün büyük başarısı bu. Ama savaş sonrası yaş ortalaması 14 olan bu ülkeye 1 Milyar dolarlık bir eğitimi çok bularak çekiliyor ve başına büyük bir bela alıyor. İşini tam yapmayıp büyük bir kaosu orada bırakıp çıkmış ve hep yaptığını yapmıştır. Ama bu sefer pahalı öder bu yaptığını.

Günümüzde Afrika'da bir okul manzarası:



Amerika'nın iki yüzlülüğü ve sadece çıkarları için mücadele ettiğini anlatan bir sahne ile son bulur, Amerika'nın önemli bir senatörü afgan mültecilerle birlikte Allahu Ekber diye başırır!



 Charlie'nin filmdeki Melekleri:

Charlie'nin filmde Seviştikleri:

Agora

Agora 2009
imdb72

* Yılın Felsefe Filmi
* Yılın en iyi kadın biyografisi
* Yılın en iyi tarihi filmlerinden biri.

Paganlarla - Hıristiyanların arasında kalmış ve dünya tarihinde önemli bir geçiş döneminde ateist bir kadın filozofun öğrenme aşkı içersindeki acılarının ona inançsız olduğu için inananlar tarafından verilen acılardan daha büyük olduğunu anlatan bir film.

Tesis filminden beri mutlak takip edilmesi gereken yönetmenlerden biri olan Neden İspanya diyince Almadovar geliyor da bunca başarılı filmine rağmen bu büyük yetenek ıskalanıyor diye dövündüğüm Alejandro Amenabar'ın filmi.

Filmografisi:
Tesis (1996)
Abre Los Ojos (1997)
Mar adentro (2004)
- Hollywood filmi Others (2001)

Din çatışmalarında tarafların kendi olmayanlara yaptığı bunca zulmün ne denli anlamsız olsuğunu sık sık uzaydan dünyayı göstererek anlatmaya çalışmış yönetmenimiz.


İnsanlar savaştıklarından hep inanç, milliyetçilik için savaştıklarını sanmışlardır. Halbuki birilerine güç, para ve iktidar sağladıkları için savaştıklarını ancak ikinci dünya savaşı travmasından sonra anlayabilmişler.


Asıl insanlık için savaşlarınların hikayeleri anlatılmalı ve onlar gelecek nesillere örnek olmaları için biyografileri çekilmeli ve basılmalıdır. Bu film işte bir bilim kadınının toplumu bilgilendirmek ve bilinçlendirmeye çalışıp ters düştüğünde yaşadığı çileleri çok güzel anlatmış.




Breakfast At Tiffany's


Breakfast At Tiffany's
1961
imdb78

* İki Seks Kölesinin "Tutunamayanlar" tadında hikayesi.

* Sinema Tarihinin en overrated filmleri arasındadır.

* Filmin şarkısı unutulmaz film müzikleri arasında yerini almıştır. Moon River:


Kezban Filmi:
Mottosu: "Bir erkek salt güzel olduğu için bir kadın ile evleniyor ise
Bir kadın da salt parası için bir erkek ile evlenebilir"

* "Moda ve Sinema" tarihinin ise baş yapıtı - Sinema tarihinin ise boş yapıtıdır.
Moda'ya damga vuran 25 film: http://kilavuzkarga.blogspot.com.tr/2010/04/times-gazetesinin-modaya-damga-vuran-25.html

* Romantik komediler arasında ilk 100'e bile girmemesi gerekir.

* Bu sinema klasiğini ilk defa izledim. Yahu nasıl kötü bir filmiş. Sık sık çalan şarkısı hatrına (güzel bir eser gerçekten) sonuna kadar bakayım dedim işkence oldu. 70 öncesine ait en şişirilmiş balon film diyebilirim. 4 tane hatun kişisi kıyafetlere tav olmuştur, bir de dönemin sinema severleri prensesler gibi yaşayan Audrey Hepburn'ü çok af edersiniz orospuyu oynadığı için köşelerinde yere göğe koyamamışlardır, o kadar. Sonuç bir elmas mağazasının adını tüm dünyaya ezberletmişler. Filmin devirdiği tabu'da ana karakterin jigolo olmasıdır, başka da bir nane yok.
(bu filmi döneminde erkek seyirciler açısından yukarılarda tutan Audrey Hepburn'ün ha verdi ha verecek frikik sahneleri değilse ben de bir şey bilmiyorum

* Audey Hepburn'ün bir orospuyu oynamasının merakıyla sinemaya doluşan hayranlarının ha orasını
gösterecek ha burasını gösterecek düşüncesiyle giden onun bu iki boyutlu yaşantısına aşık ergenlerin raiting olarak yükselttiği bir filmdir. Filmin gereksiz bir elmas mağazası reklamı yaptığını da belirtmeden edemeyeceğim.

* Sinema tarihinin ilk Jigolo konusunun işlendiği film olması da bu kadar başarılı olmasında etkili olmuş olabilir.

* Yönetmen Pembe Panter serisinin dahi yönetmeni Blace Edwards.

* Eksi Sözlükte sadece iki kişinin en sevdiği 10 film listesine girebilmiştir:
http://kilavuzkarga.blogspot.com.tr/2011/04/eksi-sozluk-en-film-seckisi_26.html

* Maalesef ölmeden önce izlenmesi gerekn 1001 film listesindedir:
http://kilavuzkarga.blogspot.com.tr/2010/07/en-erotik-sahne-mrskin-82-numara_03.html

* Maalesef Empire TOP 500 listesindedir.

" Rujumu sürmeden böyle şeyleri okuyamıyorum"




* Filmin tek palyaçosu,  Gürültülü partilere ve yağmura aman demeyen kedidir. Hatta filmin en iyi oyuncusu olduğunu da iddia edebilirim.

Filmin kötü palyaçosu ise üst kattaki japon komşudur.



* Minority Report filminde hem müzik, hem yağmur ile Alışveriş Merkezi sahnesinde bu filme gönderme yapılmıştır.




Filmin Hatunu ve hatta her şeyi: Audrey Hepburn



Filmin Final Sahnesindeki diyaloglar iç burkar:

- Holly, seni seviyorum.
- Ne olmuş yani?
- Ne mi olmuş? Daha ne olsun? Seni seviyorum. Sen bana aitsin.
- Hayır. İnsanlar insanlara ait olmaz.
- Elbette olurlar.
- Beni kimse kafese koyamaz.
- Ben seni kafese koymak istemiyorum. Seni sevmek istiyorum!
- Aynı şey.
- Hayır, değil! Holly!
- Ben Holly değilim. Lula Mae de değilim. Kim olduğumu bilmiyorum! Şu kedi gibi, isimsiz bir zavallıyım. Kimseye ait değiliz, Kimse de bize ait değil.

...............


Senin sorunun ne biliyor musun, Bayan her kimsen? Sen korkaksın. Cesaretin yok. Hayatı olduğu gibi kabul etmekten bile korkuyorsun. İnsanlar aşık olur. İnsanlar birbirine ait olur çünkü gerçekten mutlu olabilmenin tek yolu budur. Kendine özgür ruhlu, vahşi şey diyorsun. Ve birisi seni kafese kapatacak diye korkuyorsun. Bebeğim sen zaten kafestesin. Kendi kendini kafese kapatmışsın. Ve o kafes Tulip'in batısı, Teksas ve Somali'nin doğusuyla da sınırlı değil. Nereye gidersen git seninle.

 S O N F İ N E N D


Focus





Focus 2015
imdb66

* Yılın dolandırıcılık filmi.

* Margot Robbie oynadığını öğrenen tüm sinema manyakları, onun bu filmde ne kadar fora olacağını düşünmüşlerdir:
The Wolf Of The Wall Street filminde o kadar foraydı ki, sinematografisini bir Juliane Moore tadında fora devam edeceğini düşündü tüm nudografi severler. Fakat Robbie'den çok Will Smitt'in göğüsleri ile yetindiler.



* Filmdeki dolandırıcılık terimleri ve açıklamaları iyiydi: Kör Fare

*  Sinema Tarihinin dolandırıcılık filmleri arasında ilk onu zorlayabilir.
House Of Games 1987 imdb73
Matchstick Men 2003 imdb73
Catch Me If You Can 2002 imdb79

İyi bir mizahı da olan:
The Sting 1973 imdb84
Dirty Rotten Scoundrels 1988 Kirli çürük ve adi
Avrupa filmi olarak: Tornatore'nin La Migliore Offerta

* Sişman latin kardeşin diyalogları güldürdü (filmin palyaçosu)
Cep telefonundan fotoğraf gösteriyor: bu karım, bu köpeğim, bu evim, bu aletim...

- ağır spoiler -

= Filmin ortasında babası olduğunu kişi yüzünden şok geçirdiğimiz filmler:
Maverick (onda da hafif bir dolandırıcılık vardı)

Jurassic World


Jurassic World
imdb:74 - 2015
= Jurassic Park 4

* Yılın felaket filmi

* Her park açıldığında sorun çıkacaksa bu seri bitmez.

* Komik bir spoiler olacak ama esas ablamız o topuklu ayakkabılarla sağda solda dağda ormanda koşturdu ya, ben size ne diyim...



*"Jurassic" dinozorlara karşı tüm dünyanın dikkatini çeken bir markadır.


* İlk film gerçekçilik üzerine ortaya çıkmış, seyirciyi daha iyi bağlamıştır. Bu film ise bilim kurgu, fantastik dünya ve efektlerle biraz daha sanal bir hayal dünyasına sürüklüyor. Bu da seyirciyi gerçek olma ihtimal dışılığı ile daha çok filmden uzaklaştırıyor.



Jurassic Park, tıpkı eşdeşleri Terminatör, Alien ve benzeri filmler gibi ısıtıp ısıtıp önümüze konulacak sinema tarihinin unutulmazlarından. Jurassic World ise serinin düşüşünü ayağa kaldırabilecek derece özen gösterilmiş seriyi tekrar hayata döndüren bir eser olmuş.


* Adaya geliş Checked
* Ziyaretçilerin eğlendiklerine dair görüntüler Checked
* Esas adamın ne kadar özverili, çalışkan, cesur olduğuna dair karakter tanıtımı Checked
* Dinazorun kaçması Ta Taaa
* Kötü niyetli bir adamın işi içinden çıkılmaz hale getirmesi Checked
* Çocuklar üzerinden gerilimin arttırılması Checked
* Mantıklı bilim adamı olan esas oğlanımızın uyarıları, kimsenin onu dinlememesi Checked
* İnsanların çaresizce oraya buraya kaçışmaları Checked
* Ağır Spoiler ama tahmin ettiğiniz gibi Checked
* Adayı terk ediş - T - Rex'in kurt gibi bir yere çıkıp, yeri görü inleten uluması Checked



İlk Filme çok fazla gönderme vardı. Bu filmin hayranları için hoş jestler oldu.

- Bir canavar (İndominus Rex)  yarattım! (Frankeştayn)

- Canavar olayı göreceli bir kavramdır. bir kanarya için bir kedi canavardır mesela.

İndominus Rex çok görkemli ve çok ürkütücü yapılmış. T - Rex'ten çok daha üstün kılan kamuflaj ve ısı sensörlerinden kendini kurtarabilecek kadar ısını ayarlayabilmesi yenilmez bir canavar olmasına neden olmuş.


Jurassic Word'a gitmeden önce Jurassic Park serisini izlerken kızımla yaşadığım bir diyalog:
Dört buçuk yaşında kızımla, o ilk bilim adamlarının dinozorlarla tanıştığı sahnesini izledik.
- Biz de dinozorları görmeye gidelim mi?
- Ama onlar biz insanlardan çok çok önce yaşamışlar, senin dedenin dedesinin dedesinin dedesi bile hiç dinozor görmemiş, dedim. Çünkü dünyamıza kocaman bir taş çarpmış ve onları öldürmüş. sonra biz insanlar bu dünyada yaşamaya başlamışız.
- Ama benim arkadaşım çok uzaklarda dinozorların olduğunu söyledi.
- I ııh!
- Benim arkadaşım yanlış söylemiş değil mi?
- Evet yanlış söylemiş. ama müzelerde topraktan onların kemiklerini çıkartıp kemiklerinden oluşan dev heykelleri var. seni onlara götürüceğiz, orada dinozorları görmüş olacaksın.
- Benim dinozorum var.
- Evet plastikten... Yani dinozorların kendisinden.
- Ne?
- Dinozorlar ölünce petrole dönüştü, biz de petrolde plastik yapıp, o plastiklerden dinozor oyuncaklar yaptık, yani insanlar dinozorlardan dinozor yapıyor.
- Anlamadım...



Filmin en çok dalga geçilen sahnesi:


Hakkat böyle bir tasarım vardı filmde, Peki bu araç dinazor bokuna bulanınca n'oluyor?




İlk filme en iyi gönderme de bu olmuş:


Veeee filmin sonuna dair ağır bir spoiler olacak belki ama iki Spielberg eserinin posterde birleştirmesi:



Chappie


Chappie 2015
imdb:70

" Beni neden öldürmek için yarattın yaratıcı."

* "Robokop böyle çekilmeliydi" dedirten filmler.
Bazı yönetmenler vardır, örneğin David Fincher gibi, bazı filmleri beğenmez ve bunlar asıl böyle çekilmeliydi iddiasıyla film geçerler. Bu film de onlardan biriydi işte. Lakin böyle çekilmeli diyorsanız bir filme, o kadar çok devamlılık hatası da yapmamalısınız.
Film iyi bir fikri harcamış gibi duruyor, bazı kısımları havada kalmış hissettiriyor. Lakin gene de seyir zevki yüksek bir yapıt.

* Eksi Sözlükte film hakkında çok güzel bir yazı girilmiş.

"Dün vizyona giren chappie; son zamanlarda izlediğim en derin yapay zeka sci-fi örneği oldu. tüm zamanlar sci-fi listemde de sağlam bir yere oturdu şüphesiz. izlerken bir an geldi ve "vay be" şeklinde koltuğumda kitlendim kaldım. "tersköşe" anlamında değil, derinliği adına oldu bu.

Filmin güney afrikalı yönetmeni (neill blomkamp) için az zamanda çok şey yapan yeteneklerden kabul edebiliriz. çoğu insan gibi ben de onu ilk uzun metrajlı filmi olan yasak bölge 9 (2009) (district 9) ile tanıdım ve sevdim. (ki izlemeyen hemen izlesin derim. genelde klişe olarak hep uzaylılar dünyaya gelir ve insanlığa tehlike arz eder ama yasak bölge'de bu sefer uzaydan gelip mağdur olanlar uzaylılar oluyor. imdb puanı 8,0) o film de uzaylı ve insan ilişkisini çok derin bir şekilde işliyordu. sağlam başarı kazanınca da yönetmen 2. filmiyle daha büyük bütçeli bir iş denemişti. ve o da elysium: yeni cennet (2013) isimli film idi. matt damon, jodie foster gibi büyük isimlerin yer aldığı filmin imdb puanı da 6,7 olmasına rağmen genelde -tabi haddinden fazla olarak- kötü eleştirilmekte. şahsen ben o derece yerin dibine sokulacak bir film olduğunu düşünmedim asla. 1 filmiyle yüceltilip, sonraki filmiyle burun kıvrılan biri olarak chappie ile kapak yapmıştır o kitleye.

Ve chappie; yönetmenin 3. ve şimdilik son filmi. yasak bölge 9'daki gibi benzer bir şablonu kullanarak yönettiği filmin müziklerini de hans zimmer yaratmış. (kaldı ki üstadın interstellar işlerini kasım'dan beri dinlemeye devam ederken, şimdi keyifle hatmedeceğim bir albüme daha sahip oldum, şu an arka planda da çalmakta zaten.) spoiler olmaması için bilgi vermek istemiyorum ama konusu için kabaca; "insani hisleri de barındırarak kendi benliğine kavuşma sürecindeki bir yapay zekanın hikayesi ve bunun geçtiği distopik dünya düzeni" diyebiliriz film için. gün gelecek ve cyberpunk klasikleri arasında yerini alacaktır bence.

Bir de bilen bilir. bu yönetmenin has bir ana oyuncusu vardır. yasak bölge 9'da başrolde olan, elysium'da kötü rolde olan sharlto copley'den bahsediyorum. chappie'nin oyuncu kadrosuna bakmadan gitmiştim filme. ve izlerken hugh jackman'ın karakteri için "ya acaba, onun yerine keşke sharlto copley mi oynasaymış o rolde" diye içimden geçirdim durdum. film arasında imdb'yi kurcaladım ki sharlto copley zaten filmde varmış ve chappie'yi o canlandırıp, seslendiriyormuş. :))) güzel bir dumur yaşadım ve keyiflendim buna. çünkü adam chappie'ye adeta kan vermiş. hugh jackman dışında filmde sigourney weaver* ve dev patel de var. ayrıca yolandi karakterindeki hatunu yo-landi visser isimli güney afrikalı şarkıcı canlandırmış. ninja isimli karakteri de ninja isimli biri canlandırmış. die antwoord isimli bir müzik grubunun üyeleriymiş meğerse. film sayesinde tanışmış oldum kendileriyle. filmin derinliğine yardımcı olan tezat bir konumları var filmde. karton-karakterler sayabileceğimiz bu kişiler, chappie devreye girdikten sonra filmi zirveye çıkarıyorlar.

*sigourney weaver için şunu da söylemeden geçemedim. bu değerli ve başarılı yönetmenin 4. film projesi bir sonraki "alien" filminin ta kendisidir. o seriye kendi tarzıyla muhteşem bir lezzet katacağı şüphesizdir. ve eğer ki (alien denilince başka bir isim gelemez heralde kimsenin aklına) yeni alien filminde sigourney weaver da olacak ise yönetmen onunla bir ısınma turu atmış oldu chappie sayesinde...

13 parçalık muhteşem müzik albünü de
https://www.youtube.com/watch?v=SjGimzXze3o&list=PLrTPG8PZuwnQ11lJgZAaeXBy2bMrfdpLf