Sinema Tarihinin en iyi Kara Komedisi


Dr. Strangelove or:
How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb

"Better dead then Red"

Filmi canlı tutan: Savaş manyağı paranoyak General Ripper

* Uçakta ciddi pilotların gayri ciddi şeyler yaptığını görmek:
Pilot'un Playboy okuması - İletişimcinin kağıt oynu oynaması...

* Kara komedi temelini aldığı noktalar: "ölüm, silahlanma, idari beceriksizlik ve insanoğlunun kötü karakteri"

-eksi-
* hava kuvvetleri komutanına hayran oldum, senin genaralin dünyayı yok edecek bireysel bir hata yapsın, sen gel bunu ağzında sakız çiyneyerek başkanına anlat. olur şey değil.

Udaan
Yılın hint filmi 2010
Ağır bir Baba (baskıcı şiddet yanlısı) - Oğul ilişkisi filmi
(Son dönem Danssız Hint Filmleri)


* Hint sinemasının o arabesk anlatımının kurbanı olmuş ve uzuuun planlarıyla baymasına rağmen kendini izlettirebilen nadir dramlarından...



imdb83


* Doğu kültüründe yazar demek şair demek olduğunu daha iyi anlıyorsun... Film boyunca yazar olmak isteyen çocuk, anlıyorsun ki aslında şair olma derdinde...
* Ama arada hikaye anlatıyor o biraz kırılma noktası gibi...

= Bu türün harikaları : Shine kat be kat daha iyi bir film...
Tiyatrocu olmak isteyen yatılı öğrenci babında da "Ölü Ozanlar Derneği" ni hatırlatmadı diil ...

Wo hu cang long


Wo Hu Cang Long
Crouching Tiger Hidden Dragon
imdb:80

Avangart Yapımlar
= Hero
Shinobi
-eksi- "zemine pek temas etmeyerek dövüşen asyalı savaşçılar filmi" furyasının başlangıç taşı.

Uzak doğu filmlerinin aksiyon sahnelerini direk etkilemiştir...

Bastırılan şey daha da güçlenir" vurgusu olan filmler...

* Dövüş Sanatı filmi... Ama Dövüşten çok (vurdulu kırdılı film) Sanat filmi olabilmiştir...
Bunu güzel manzaralarda uçmalara, olağanüstü güzel hikayesine,
harika müziklerine, dekorlarına, kostümlerine, yaratılan atmosferine borçlu...

'' bu dünyada tutunabileceğimiz hiçbir şey yok. ancak kendimizi salıvererek gerçek olana sahip olabiliriz. ''

Hero'daki göl sahnesi buradaki ağaçların üstündeki sahne sinema tarihinin en iyi kılıç düello sahneleridir...

* Sinema tarihinin en uzun flashback'i

* Tatar şarkısı:
Çöl kurdu zuagirli sevgilinin "güzel kız havalı kız" diye türkçe bir şarkı söylüyor olmasıydı. Onun için gitmeye değmez tabi.
(Mağara Spasında kıza söylenen türkü)

inside man


Inside Man
2006
Spike Lee


iyi bir soygun filmi

* Genelde aptal yerine konduumda çok sinirlenmem ama sen sabrımı zorluyorsun...

- eksi -
başlangıçta bir soyguncunun ağzından dinlemeye başladığımız hikayenin, klasik ve havalı bir dedektifin yatak odasında bitmesi de ayrı bir tat bırakıyor ağızda. etkileyici sahneleri ve değindiği harika noktalara rağmen kan gölü izlemeye alışmış beyinleri sıkabilir.




Source Code



Source Code
2011

Krzysztof Kieslowski abi sağolsun öyle bir tema bulmuş ki Hollywood bunu da sonuna kadar sömürecek...

* Komedi olarak bu teme zirve bir şekilde işlendi
= Groundhog Day

* Cinayet versiyonu da bir tabii bilakis mevcut:
12:00

* Bu da bilimkurgu versiyonu...

- eksi - colter'ın konuşmalarının ekrana yazı olarak gelmesi zaten olağandı.
ancak goodwin'in önündeki kameranın kaydettiği görüntü ve sesini colter'ın beynine anlayabileceği bir sinyale çevrilerek gittiğini düşünmüştük. bu bilim kurgu için bile basit bir teknoloji, zaten goodwin'in önüne eşşek kadar kamerayı koyarak bunu bize düşündürüyor. kaldı ki doktor rutledge kameranın önünden geçerken klavyeye birşeyler yazıyor, colter onları goodwin'in sesinden mi duydu ? e goodwin'in görüntüsü görüntü olarak; konuştukları ise klavyeden iletiliyorsa colter goodwin konuştukça klavyeye birşeyler yazan birini görürdü karşısında.
filmin sonundaki döngü saçmalığı ile yukarıdaki kurgu saçmalığı aynı şeyler değiller. bu bilim kurgu; bilimle ilgisi olmayan şeyler gerçekmiş gibi ya da gerçekleşebilirmiş gibi kurgulanabilir, buna saçma diyemeyiz o zaman bu tür olmazdı. ama yukarıdaki kurgu hatası kötü puan; çünkü bu bu film oyunculuğa dayanmıyor, hikayeye dayanmıyor, gerilim yok, tren patlayacak biliyoruz, bu örgülere dayanacak o da hatalı.

* Harika, başlangıç jeneriğinin arka planında çalan müzik, tarz itibariyle fazlasıyla Bernard Hermann'ın Hitchcock filmlerine yaptığı müzikleri hatırlatmaktadır.

* = hafif inception biraz deja vu hadi bir de Cell'i ekleyelim ...

Filmin Hatunu:
Michelle Monaghan
kiss kiss bang
1:11
0:35
1:00

unknown



Unknown
2011

* Film kendi türdeşleri arasında iyi bir film olabilir,
= Lakin bir macar animatörün bulduğu tema'yı Holly
wood
"Burn" serisiyle çok çok iyi işledi... Bu filmle beraber artık temanın suyunun suyunu çıkaracaklarını anlıyoruz...

* Filmdeki senaristlerin kullandığı bir "zorlama tesadüf" çözümlemesi mevcut... Bu da hoş olmamış...

* Türkçe konuşulan filmler
* Karakterin türk kökenli olması...

= Liam Neeson aksiyonları (renkler ve aksiyon ritmi babında Taken)

-eksi-
* Plato Almanya ise taksici türk olmalıydı... Evet türk :)

= Frantic (Harrison Ford Paris'e bir seminere giden doktordur ve
karısı kaybolur - Polonski filmi)

* "Delilik nedir, biliyor musunuz doktor? Kim olduğunu söyledikleri kişi ile olduğunu bildiğin kişi arasındaki bir savaşın ortasında bulunduğunu bilmektir. Sizce hangisi kazanır?"

Filmin Hatunu:
Diane Kruger
nudografi:
Troy 15'
Whatever you say 34'
The Target 9'


Sinema Tarihinin Stüdyo Batıran filmleri




Heavens Gate
1980
Benim notum: 3

* Sinema Tarihinin Stüdyo batıran fimleri

* 45 milyon dolar harcanmış olan film
(deli bir figüran kullanılmış- Beyaz yere kadar uzanan pardesülü kiralık katiller)
1,5 milyon dolar kazandırmıştır
* Isabelle Huppert ı kazandırmışlar piyasaya...
En fazla Cannes Film Festivali en iyi oyuncu ad
ayı ve alan oyuncusu...

* Bir film kötüyse güzel bir aktristi soyacaksın en azından düsturuna uymuşlar...

* Film boyunca " Esas Oğlanın" "yemini mi bozdum uleyn" sahnesini bekliyorsun olmuyor...

- Bir kadın iki erkeğe aşık olmaz mı sence
(filmin özeti gibi)

* Bi de bu filmde Huppert çok çok güzel...

nudografik
@ 1.10
@ 1:15







Limitless


Limitless imdb73

Şimdiden yılın en iyi bilim-kurgusu diyebilirim!

* Mide bulandıran sahneler ... Yerdeki kanı içme ... bööğğhk!

* Hangoverdan sonra abimiz bu kez başka bir hapı yutuyor...

* Son sahnesinde "Borsa" filmine selam çakmış ...

* Zekiysen Borsadan parayı bulursunun şişirildiği filmler... Ben buna inanmıyorum kardeşim... Bir 21'den para kazanalıcağına bir de borsadan para kazanalıcağına ... Şunları şişirmeyin artık...

Once


Once

Avrupa sinemasının en iyi müzik filmi...
(ikincisi de Farinelli falan olabilir)

*Böylesine şiir gibi müzik dolu bir film zor bulursunuz...

* Eğer Lost in Translation bu filmden sonra çekilseydi büyük lanetler yağdırırdım Sofia Coppolla ablamıza...

* Babanın ilk demoyu dinledikten sonraki tepkisi, destek olması ve tekrar çalmasını istemesi ...

* Bittiğinde insanın yüzünde gülümseme bırakan filmler...

-eksi - önemli

okyanusa baktıkları sahnede kızın adama verdiği çekce cevap:
'hayır,seni seviyorum'muş.

gece gece bir kez daha izledim ve daha çok mutlumsu oldum.

adamın kıza sürekli tekliflerde bulunması ve hayaller kurması beni hatırlattı.

Terms of Endearment


Terms of Endearment
1983
Çok sevdiğim James Brooks'un baş yapıtlarından biri...
Sonunda izleyebildim...

Kynodontastan sonra aşırı korumacı anne baba hiç bir anne babaya diyemem herhalde...
Lakin gene bunu şizofrenik derecede takıntılı olan bi anne görüyoruz ilk sahnede...
Bebeği yaşıyor mu diye, uykusundan uyandıracak kadar obsesif...
Düğününe gitmeyecek kadar kindar...

* Nefret dolu Kaynana -Damat diyalogları...

* Ağlatan filmler

-eksi-

Oscar ödüllü müthiş film. filmin içinde " sabırsız erkekler bazen lokumdan olurlar" gibi diyalogların mükemmelliği göze çarpar. aile kurumuna çok önemli görevler yükleyen filmde kadını edilgen bir yapıda gösterir. zira emma kadının ev içinde hapsolmuş sadece çocuk yetiştiren tarafıyla gösterilir. annesi aurora da kendini yıllarca bir ilişkiye kapatmış evinden ve bahçesinden çıkmayan çitlerle sınırları belirlenmiş bir yerde yaşayan ancak beyaz atlı birisi tarafından kurtarılmayı bekleyen bebeklikten beri kızını koruyan anne rolündedir. filmde özellikle anne ve kızı ilişkisini dikkatle incelemek gerekir. bununla birlikte kent/ kırsal kod ayrımı da göze çarpar. markette parası yetmeyen emma ya kötü davranan kasiyer kıza "new york lu olmalısınız" denmesi büyükşehirde yaşayanların meta odaklı ve insanların kötü duruma düşmesini anlamayan kişiler olarak gösterilir. bununla birlikte serbest cinsel yaşantıyı da onaylayan bir filmdir. emma nın kocasını aldattığı kişi tarafından baştan çıkarıcı olmanın övgüsü ile karşılaşır. burada zina vurgusuna rağmen yapılan eylemi olumlu gösterme hareketi vardır. en yakın arkadaşı tarafından new york a tatile götürülen emma burada büyükşehir yaşamını eleştir. her kadının çalışıyor olması ve yaşadıkları olaylar emma yı çok şaşırtır ilgi çeken iki nokta emma nın en yakın arkadaşının onu new yorklu arkadaşlarıyla tanıştırırken kullandığı cümledir "onlar senin gibi arkadaşlarım değil" diyerek büyükşehir yaşantısında ilişkilerin yapay sürecine bir göndermedir. film boyunca kırsal yerleşim yerlerinde dış mekan çekimlerde meydana gelen sessizlik new york ta yapılan dış mekanlar çekimlerde yerini adeta vuvuzela sesine bırakır. filmin sonlarına doğru insan ruhunu acıtan bir yapıya dönüşen filmde ilk olarak aurora nın ve sevgilisinin ayrılma sahnesinde esen rüzgar ruhunuzu yakar. buna ek olarak emma nın ölüm döşeğindeyken oğullarıyla vedalaşma sahnesinde göz yaşlarınız akmaya başlar. izleyiniz, izlettiriniz.




Çoğunluk


Çoğunluk 2010


Hayatımın üç-dört mottosundan biridir:

"Dünyada en zararlı varlık insandır, insanın en zararlısı zengin piçidir" sözüm... İşte bu sözümün filmini yapmışlar peeee !



* Bir hekim arkadaşım "ben o çocuk buzdolabından şişeyi ağzına diktiğini gördüğümden beri böyle su içmiyorum" demişti... Filmin özeti gibi lan ... Acaip oldum...

* Filmde direk diğil endirek anlatılması (Türkiyeki sosyolojik çarpıklığının) filmi bir sanat filmi olmasında çok etkin...

-eksi-

* otobüs ya da minibüse binmekten bile kaçınarak araba yoksa ille taksiye binme durumu da rahata alışmanın ötesinde bir şey bence. nasıl ki gül'ün mahallesine giderken tedirginlik yaşıyorsa avamın içine karışınca da rahatsız olmak zorunda hissediyor kendini. iyi bir hamburger çocuğu profili ve ne yazık ki bunlardan da epeyce çok var etrafta. yesin, içsin, tv izlesin, oyun oynasın, seks yapsın, askere gitsin, vatanı korusun, vatan için savaşsın, iyi bir iş sahibi olsun, evlensin, çocuk yapsın ve gebersin..

cinsiyetçilik, militarizm, faşizm ve erki temsil eden her türlü giydirme fazla gibi gözükse de bence yerinde giydirilmiş. zaten bunlar birbirini doğuran/besleyen şeyler değil mi? sağında solunda yani çoğunluğunda
erkek arkadaşı var diye kızının ense köküne yumruğu yerleştiren, oğlunu askere gönderirken konvoyda başı çekip “en büyük asker benim oğlan” diye kendinden geçer naralar atan, ardından “şerefsiz kürtler, vatan hainleri, bölücü komünistler” diye laf başı ama koyan herifler yok mu? kendi suçu olmasına rağmen gariban gördüğü adama saldırıp suç bastıran, tekme tokat dalan, araba aynası kıran, kendini haklı gösterip işini bir şekilde hallettiren adamlar değil mi bu adamlar..

peki ya böyle adamlardan olan çocuklar?



-eksi-
aslında ülkemizdeki farklı sosyal sınıfların tespitini yapabilmek, bunların hayatlarını en basit anlamıyla bile gerçekçi bir gözle aktarmak, meselenin çözümüne büyük katkı sunar bence. katkıdan kastım, insanların durup bir anlık bunun böyle olduğunu düşünmelerini sağlamak. diğer filmler gibi, sinema çıkışında anlık tebessümlere, hüzünlenmelere ve ertesi gün hiçbir şey yokmuş gibi yine aynı robotik hayatlara devam etmekten ziyade, insan zihninin çok ufak bir bölümünü uzunca süre işgal etmek bile büyük katkıdır. zaten her izleyende ufak bir zihin işgali yaratmak demek, duyarlılığın artmasına büyük katkı demektir. insanların birbirine daha duyarlı olduğu, üstüne basıp geçmeden önce bir düşündüğü ülke her zaman daha yaşanılasıdır.


Kynodontas





Kynodontas imdb:72
Köpekdişi
Dogtooth
2009
2010 29. istanbul film festivali en dikkat çeken filmleri

2009 yılının en iyi ikinci Avrupa filmi
(maalesef o yıl ejderha dövmeli kız kat be kat daha iyi bir filmdi)







* Yunanlılardan böyle bir başyapıt beklemiyordum... Filmi çok beğendim...

* Cannes'ten (onlarda bu filmle ödül almışlar) Bu film Cannes'den sonra bir de Oscar adayı oldu.
Yani Nuri Bilge Ceylan'ın bir tık önüne geçebildiler. Çünkü yönetmene Hollywood kapısını açtıracak nitelikte bir başyapıt olmuş.
(Cannes'den bir iki ödül aldılar ama o sene en iyi film ödülünü Haneke aldı)

* Bu sene yabancı dil oscarını alan film dışındakiler +18 temalı filmler...
Bu yüzden oscarı alan filmden kat be kat iyi olmalarına rağmen alamamışlar:

Bu yılın en iyi yabancı dilde oscar'ı
Danimarka kazanmıştı... Heavnen
Bence hak etmedi... O yılın diğer adayları arasında:
Incendies muhteşem bir filmdi..
Biutiful gene iyi bir film ve bence o bile hak etmişti bu oscar'ı...
Hors La Loi bir diğer adaydı (Arjantin)

Lakin o yılın en çarpıcı sinema eserleri arasında yukarıdakileri de sollayacak Köpekdişi - Kynodontas yer almaktaydı...





* Bir babanın çocuklarını korumacılığının en üst şizofrenik türevini almışlar...
Haliyle mükemmel bir film olmuş...
Eğreti gelin sahnesiyle başlayan +18 planlar daha sonra da devam ediyor...
Bu bağlamda pek aile filmi olmasada Yunanlıları bu konudaki cesaretlerinden ötürü de tebrik etmek gerekir...

Filmin bir süper sahnesi'de bağımsızlığını koparmak üzere olan kızın kareografinin dışına çıkıp, şehvetli ve vahşi dansını devam etmesi... Buradan itirbaren kayış kopuyor anlıyorsun ...

Kontrol manyağı olmuş çocuklar ve dansta kopuş...



* Dambılla kendi ( Canine) köpek dişini uçurduğu

sahne ...

Dış dünyadan tamamen kopartmak için sanırsam kelimelerin yanlış anlamlarını öğreniyorlar:
Kuku: büyük lamba demek!
Zombi: Sarı çiçek demek ... vb...

* Hollywood'a saygı Rocky ve Jaws

Eğreti Gelin Sahnesi:



-eksi-

altmetin:
sadece şunu söylemek istiyorum; filmde kurulan yalan dünyada bile oradan bir kaçış bileti var, köpek dişinin düşmesi. büyük kız, meyvenin olgunlaşmasını bekleyemeden ısıran. bizim dünyamızın o evin büyük halinden bir farkı olduğunu düşünen beri gelsin.


ben bu filmi izlerken nedense "yalama-seks-aile içi saçma sapan duygusal ilişkiler-porno" gibi şeylerden daha çok "şiddetin basitleştirilmesi" daha rahatsız etti beni.dahası insanın göbek bağı kesildiği andan itibaren "öyle ya da böyle" özgür olduğuna ve anasının babasının itaatkarı değil de silah arkadaşı olduğuna inanan ben için " belki bu çocuklar evlatlık, belki de bu insanlarla alakaları bile yok manyak mı lan bunlar" dedirtti bana...


*****
çocukların dedesi olan FRANK SİNATRA nın yunan HANEKE ailesine yazdığı nasihat şeklindeki parçanın sözleri:

fly me to the moon---babamız bizi sever
and let me play among the stars---annemiz bizi sever
let me see what spring is like---biz onları sever miyiz? evet, severiz.
on jupiter and mars---kardeşlerimi çok severim
in other words hold my hand---çünkü onlar da beni sever
in other words darling kiss me---ilkbahar evmize dolar
fill my life with song---ilkbahar kalbimden taşar
and let me sing forevermore---ailem benimle gurur duyar
you are all i hope for---çünkü tüm gücümle çalışırım
all i worship and adore---ama hep daha iyisini yapabilmek için uğraşırım
in other words please be true---evimiz çok güzeldir ve onu severiz
in other words i love you---seni asla terk etmeyeceğiz.


Çocuk Korku - Gerilim Filmi Danimarka

Vikaren 2007
benim notum:3

= Çocuk gerilim filmleri
Çocuk 6.hissi "The Lovely Bones
" kipin bi film işte
* Filmde tek iyi sahne çocuklar hakkında sonsuz bilgiler bildiği sahne...
Yani ilk tanışma sahnesi...





Filmin Hatunu :

Nudografisi:
Fear Me Not
54'
56'


Essential Killing 2010


Essential Killing 2010

Vasat bir kaçış filmi...

Polonya filmi diyebiliriz...
Noz w Wodzie - Sudaki Bıçak filminin senaryosunu da yazan (bu filmi Roman Polonski'yi şöhret etmişti) Polonyalı Yönetmen Jerzy Skolimowski'nin her şeyini üstlendiği bir film...

güneşin karanlığında


The Lincoln Lawyer
2011

* Yılın adalet - mahkeme -hukuk filmi

* = Law Abiting Citizen

* Karizmatik, yakışıklı ceza avukatı mick, karakter tanıtımında işlerini hiç de öyle usulüne uygun yürütmemektedir... Onu tutmak isteyen zengin piçi ile başı derde girer... İyi bir kurgusu, hikayesi ve gerilimi var...

* Zekice çözümlemeler finalde izleyicinin hoşuna gidiyor...