Cheers 1. Sezon




Cheers 1. SEZON

 "Sometimes you want to go... ...Where everybody knows your name and they're always glad you came."

Unutulmaz sıcacık bir melodi ile bağlandığımız dizidir Cheers.
"Herkesin sizin adınızı bildiği ve sıcacık selamladığı bir yer olsun istersiniz diil mi?" Cheers öyle bir yer işte.



Mizah olarak her karakterin kendine ait bir mizah üslubu var. Bir palyaçonun olmadığı herkesin


Dizi genelde bir "GAG" ile başlıyor ve sonra çok sevilen müziği giriyor. Topu topu 15 dakka'da hr şey olup bitiyor. Dram ağırlıklı bölümleri de var.


kendine özgü mizahının olduğu bu sit - kom tam bir avangart yapım. Tek bir palyaço'nun ya da başrol komedi oyuncusu çevresinde dönem komedilerden değil.


Koç: Dizinin stupidi palyaçosu. Aptallık mizahının zirvesinde gezinen biri. O kadar çok koç denmiş ki kendisine gerçek adını bile bilmiyor. Çirkin ama başarılı bir kızı var. Yalnız birisi. İzin gününde bile geliyor. Genel'de "Norm" bara girdiğinde onun espri yapması için dişi bir söz söylüyor. Ve Norm yapıştırıyor cevabı.
Unutamadığım esprisi:
- Koç senin izin günün yok mu? Hep buradasın...
- Perşembeleri benim izim günüm...
- Eee Perşembeleri de buradasın.
- Evet ama o gün daha yavaş çalışıyorum...


- Koç ilk basketbolu kimler oynuyormuş biliyor musun?
- Maya'lar
- Vayyy koç nerden biliyorsun?
- Bir Maya'lı anlatmıştır büyük ihtimalle.

Koçun bir kitabı yıllardır okuduğunun ortaya çıkması.

MS olan hastanın MIT'de PhD  mi yapmış
Koç: Bakın ben anlamayayım diye kısaltma yapıyorsanız dışarı çıkabilirim.


Cliff:  Çok orjinal bir karakter aslında. Gereksiz bilgilerle ve şehir efsaneleri ile dikkat çekmeyi seviyor. Koç ile muhabbetleri çok komik. "Ağaç devrilirken çıkardığı sesi kimse duymamışsa o ağaç devrilmemiştir" tartışması çok komikti. Kimse görmediyse nereden bileceksin Cliff o ağacın devrildiğini...

Carla: En sert mizaha Carla sahip. Hayatın sillesini yemiş ama bir yandan da gününü yaşayabiliyor. Çok çocuğu var. Onlar aradıklarında ben sizin asıl anneniz değilim falan bile diyebiliyor. Dizinin esas kızına sürekli taktığı lakaplar (çırpı bacak - entel tavuk) gibi arada güldürebiliyor.

En sevdiğim esprisi: 1 sent bahşiş mi? İlk FERRARİ'me senin adını vereceğim.

Norm: Evlidir. Eşini hiç görmeyiz ama sürekli eşinin niye yanında olmadığına dair iğrenç bir espri yapar.
- Hayat nasıl norm.
- Yatakta eşinle basılmak gibi...

- Sana bir bira resmi yapabilir miyim Norm!
- Gerek yok, neye benzediğini biliyorum. Ama bana bir bira doldurabilirsin...

- Çok erken bir saat değil mi?
- Bira için mi?
- Hayır. Böyle salak sorular sormak için!





Dizinin en büyük defekti bana göre "AŞK"
Çok gereksiz bir gerilim ve dram yüklüyor.
Devamlılık için kullanılıyor ama bence çok gereksiz.
Bir avantajı var. Dizi zaten skeç skeç ilerliyor.
Bu biraz diziye akış sağlamış.




Dizinin en büyük çatışması:
Diane ve diğerlerinin arasındaki entellektüel tartışmalar.
Bir tarafın ağır snop olması da diziye bir tat getirmiş. Bir de böylesine donanımlı birinin garsonluğa düşmesi de belki izleyicinin duygularını okşuyor olabilir.

Nostalji sevenler için.
İlk sezonda en komik bölümler:
9 puan verdiğim 4. Bölüm
9 Puan verdiğim 7. Bölüm
10 Puan verdiğim 8. Bölüm

8. Bölüm: Sam iki garsonu Carla ve Diane'i aralarındaki husumeti azaltmaları için bar'ın kapanış saatinden sonra bir süre oturup konuşmalarını ister.
Carla bomba bir içki hazırlar. Ve büyük bir yalan söyler. Sonra olaylar gelişir...




Hiç yorum yok: