Skandallarla dolu bir dünya, her şey skandal... Ölüm de skandal... Ama hepimiz ölüyoruz!

Cosmopolis 2012 Boşyapıt
imdb52

* kimilerinin sevdiği ama kimilerinin nefret ettiği filmler vardır ya. işte onun listesini yapsalar, ilk 10'a garanti girer...

* Ağır Kapitalizm eleştirisi yapan kitap uyarlaması,
Eee, Dövüş Kulübü'de ağır Kapitalizm eleştirisi yapan bir uyarlama, şimdi konusu aynı olmasına rağmen kalitesini örtüştürebilir miyiz?

* Neredeyse tek mekanlı filmler: Filmin %95'i limuzinde geçiyor.

* 2012 Türk Sineması için olmasa da, Türklerin filmlerde kullanılması olarak zirve bir yıl oldu.
Marjinal cenaze töreni olarak, Semazenler kullanmışlar...

* Diyaloglar filmi öldürmüş:
Geçmişi yok et. Geleceği yarat. Zekayla alakalı bir şey bu. Zeka kendi doğasının koşullarını değiştirir.
Teknoloji uygarlığın önemidir, neden? Çünkü kaderimizi yaratmaya yardım eder.
Tanrıya, mucizelere ya da oto bot dövüşüne ihtiyacımız yok...

* Hep kötü filmler için yönetmenine şunu söylemişimdir, bari filmin belle güzelliğini soyda bir işe yara  be adam... Filimin güzel oyuncusu Sarah Gadon, milyarder abimizin elini bile süremediği eşini oynamış.

Spoiler:
Filmin konusunu -eksi- de biri güzel yazmış... bunu okuyun yeterli... Film sizi sıkıntıdan öldürebilir:

filmde hakikatin bilgide ve bilginin içindeki matematikte olduğuna inanan eric, bunu en rahat uyguladığı alan olan ekonomide bile hesaplanamayan veriler olduğunu görüp bunalıma girer. saçını kestirmek için çıktığı yolculukta kaosun kucağına girer ve orada neler olduğunu merak eder. hesaplanamayan o alanda neler olmaktadır?
şehrin gürültüsünde birleşik devletler başkanı için yollar kapatılır, eric kendisine bir suikast düzenleneceği istihbaratını alır, en sevdiği müzisyen hayatını o gün kaybeder, sokaklar bunun için de tıkanmıştır. anti-kapitalistler düzendeki olumsuzluğu haykırırken bile eric'in gözleri bağlıdır. kendisini yakan göstericiye "orijinal değil" diyen kadını onaylar. karısı ve cinselliği sadece ihtiyaçlardır. ama bunlarda bile onlarca kaotik durum vardır.
eric hayatını adadığı matematiğin işlemediğini yavaş yavaş gördükçe, önce bu matematiği koruyan korumasını öldürür ve ardından kendisine suikast düzenlemeye hazırlanan adamın kucağına gider. ona sorar;
-neden beni öldürmek istiyorsun?
-bu bir soru değil. hiç bir soru bu kadar kolay olmaz.
eric cevabını herkesin bildiği bu soruyu neden bugüne kadar fark edemediğini düşünür. suikastçisi bile buna tam bir yanıt veremezken, bu kadar kolay bir yanıtı vermekten çekinirken, o yanıtı biliyordur.
hergün yaptırdığı doktor kontrollerinde prostatının asimetrik çıkması da o güne denk gelmiştir. o gün saçlarını asimetrik kestirecek, suratında pasta kreması ile gezecektir. kendisinin diğer insanlardan bir farkı kalmamıştır. o da ölecektir. tüm kontrollere rağmen, o da ölecektir. çünkü doğa matematikten daha güzeldir. bu yüzden doğa onu öldürmek istemektedir. bu bir soru değildir, bu kadar kolay bir soru olmaz. ölüm kadar bariz bir şeyi sorgulayamazsınız.
dinlerken ağladığı şarkıda dediği gibi;
"nereye gidersen git, ölüm seni yakalar."

Juliette Binoche filmde görünce şaşırıyorsun:

Hiç yorum yok: