Çoğunluk


Çoğunluk 2010


Hayatımın üç-dört mottosundan biridir:

"Dünyada en zararlı varlık insandır, insanın en zararlısı zengin piçidir" sözüm... İşte bu sözümün filmini yapmışlar peeee !



* Bir hekim arkadaşım "ben o çocuk buzdolabından şişeyi ağzına diktiğini gördüğümden beri böyle su içmiyorum" demişti... Filmin özeti gibi lan ... Acaip oldum...

* Filmde direk diğil endirek anlatılması (Türkiyeki sosyolojik çarpıklığının) filmi bir sanat filmi olmasında çok etkin...

-eksi-

* otobüs ya da minibüse binmekten bile kaçınarak araba yoksa ille taksiye binme durumu da rahata alışmanın ötesinde bir şey bence. nasıl ki gül'ün mahallesine giderken tedirginlik yaşıyorsa avamın içine karışınca da rahatsız olmak zorunda hissediyor kendini. iyi bir hamburger çocuğu profili ve ne yazık ki bunlardan da epeyce çok var etrafta. yesin, içsin, tv izlesin, oyun oynasın, seks yapsın, askere gitsin, vatanı korusun, vatan için savaşsın, iyi bir iş sahibi olsun, evlensin, çocuk yapsın ve gebersin..

cinsiyetçilik, militarizm, faşizm ve erki temsil eden her türlü giydirme fazla gibi gözükse de bence yerinde giydirilmiş. zaten bunlar birbirini doğuran/besleyen şeyler değil mi? sağında solunda yani çoğunluğunda
erkek arkadaşı var diye kızının ense köküne yumruğu yerleştiren, oğlunu askere gönderirken konvoyda başı çekip “en büyük asker benim oğlan” diye kendinden geçer naralar atan, ardından “şerefsiz kürtler, vatan hainleri, bölücü komünistler” diye laf başı ama koyan herifler yok mu? kendi suçu olmasına rağmen gariban gördüğü adama saldırıp suç bastıran, tekme tokat dalan, araba aynası kıran, kendini haklı gösterip işini bir şekilde hallettiren adamlar değil mi bu adamlar..

peki ya böyle adamlardan olan çocuklar?



-eksi-
aslında ülkemizdeki farklı sosyal sınıfların tespitini yapabilmek, bunların hayatlarını en basit anlamıyla bile gerçekçi bir gözle aktarmak, meselenin çözümüne büyük katkı sunar bence. katkıdan kastım, insanların durup bir anlık bunun böyle olduğunu düşünmelerini sağlamak. diğer filmler gibi, sinema çıkışında anlık tebessümlere, hüzünlenmelere ve ertesi gün hiçbir şey yokmuş gibi yine aynı robotik hayatlara devam etmekten ziyade, insan zihninin çok ufak bir bölümünü uzunca süre işgal etmek bile büyük katkıdır. zaten her izleyende ufak bir zihin işgali yaratmak demek, duyarlılığın artmasına büyük katkı demektir. insanların birbirine daha duyarlı olduğu, üstüne basıp geçmeden önce bir düşündüğü ülke her zaman daha yaşanılasıdır.


Hiç yorum yok: