Bir İnsalık Ayıbı Kölelik

12 Years A Slave
imdb83
2013
Kafadan Top250'ye giren filmler
9 Oscar Adayı, Şimdiden 123 Ödül, 130 Adaylık
- Başyapıt -

* Filmin başındaki 12 olunca, herkesin bunu Türkçe 12 (oniki) ile okumasına yol açıyor. Belkide tüm İngilizce konuşulan ülkeler dışındaki tüm dünya'da gerçerlidir bu....






= Sinema'da bir takım sayılar uğurludur: oniki (12) ve özellikle yedi (7)
12 Öfkeli adam
12 Maymun
Nine 1/2 Weeks (şaka şaka)
Sodoma'nın 120 günü ya da 127 saat vb de bunlara katabiliriz...

= Uyarlama Filmler. Filmi izlerken en çok üzüldüğümüz nokta işte burası. Solomon Northup'ın otobiyografisinden çekilmiş.
Solomon gerçekten bu olayları yaşayan, dönemin en acı çekmiş tanıkları arasında. Bir sanatçı olduğu için en iyi intikamını kaleme sarılarak, yaşadıklarını yazarak alabilmiş. Filmin sonundaki yazılardan bunu daha iyi anlıyoruz.
http://en.wikipedia.org/wiki/Solomon_Northup


Film bir Kara Tenli Yönetmenin,
Köleliği bir Kara Tenli adamın çilesi üzerinden anlattığı bir şaheser.
Köle Zencilere yapılan zulümlerin cesurca beyaz perdeye aktarılmış.
Teması bir insanlık ayıbı.
Pekiyi, İnsanlık bundan dersini alabilmiş mi?
Bakıyorsun, İtalya'daki afişleri resmen filme hakaret gibi, gayet ırkçı ve popülist.
http://www.darkhorizons.com/news/30241/-12-years-a-slave-posters-recalled-in-italy


* Bir çok eğitim veriyorum, Özellikle İnsan Hakları konusunda verdiğim eğitimlerde uzun uzun kölelikten bahsediyorum. Yakın çağımıza kadar uzanan insanlığın bu karanlık tarihi, maalesef tüm dünyayı kaplayan acımasız, insanlık dışı bir sistemdi. Bu film bunu en iyi anlatan film olmuştur benim nazarımda.
Tüm insanlık suçlarına ait filmler sürekli çekilmedir, İnsanlık bunlardan yeteri kadar ders alana kadar.


* Filmde o dönemdeki zencilerin çaresizliği ve umutsuzluğunu tüm izleyenleri geren, içini acıtan, göğsünün ortasına yumruk gibi oturan sahnelerle anlatmış Steve McQueen.

* Köleliğe dair son zamanlarda her yıl bir başyapıt çekiliyor diyebiliriz.
2011: The Help
2012: Django Unchained Zincirsiz
Tarantino olaya sarkastik bakmıştı. Hepimiz şu film boyunca bu kadar zenci adam nasıl olur da şu pislik beyazlardan fazla olmalarına rağmen onlara karşı ayaklanamamış diye dövünüp durduk. Tarantino işte seyirci isteğini büyük bir orgazm ile anlatmıştı zincirsizde, zincirleri kırarak.. Ama gerçek böyle değildi. Gerçek bu film kadar acımasızdı. Birsi gerçekleri tüm çıplaklığıyla anlatmalıydı.



SPOİLER
* Filmde iki şey var, yönetmenin altını kalın çizdiği,
Birincisi bir köle zenci, özgür bir köle olarak ileride 12 yıl köleliğin çilesini çekmiş kişiyi büyük bir şaşkınlıkla dükkandan alışveriş yaparken görüyor. O sahne'de köleliği kabul eden bir bakışı var Solomon'un!
İkincisi Filmin en acımasız sahnesi Solomon çamurlu kaygan zenimde parmaklarının ucuyla hayatta kalmaya çalışır. Çünkü boynundaki urgan onu boğmamak için bir kaç santimlik bir yaşam hakkı vermiştir. Bu manzaranın hemen yanı başında tüm zenciler günlük yaşantısını yaşarlar etrafında. Çocuklar oyunlarını oynar. Diğerleri günlük işlerine bakar.
Üçüncüsü, Solomon'u kurtaracak insanlar gelir, Solomon giderken dönüp'de arkasına bakmaz bile.

- Ezilenlere en büyük kötülüğü gene Ezilenler yapmıştır yönetmen bunu da çok güzel vermiş seyirciye -


Steve Mc Queen'in Vücut üzerine üçlemesi diyebileceğimiz üç filminden sonuncusu:
Hunger'da : Vücutlar hapishanede çıkan bir isyanın, direnişin önemli birer parçası gibiydi.
Shame'de: Vücutlar şehvetin, seks ticaretinin, şehir hayatında var olma mücadelesini anlatımının simgesiydi.
Bu filmin adı Torture - İşkence gibi bir şey olsaydı üçlemeyi tamamlayacaktı.
12 Years A Slave: Filminde vücutlar, işkencenin, köleliğin, insanın hayvan gibi, makine gibi kullanılmasının simgesi gibi duruyordu.

Filmin bir arka planda anlatmak istediği derdi daha vardı:
-Eksi Sözlük- te Siyah Giysili Adam bunu çok güzel anlatmış, üzerine kalem oynatmaya gerek yok:

Dinin, kölelik sistemini uzun süreler ayakta tutan temel etmenlerden biri olduğunu da bir kez daha hatırlatan bir filmdi bu. Dinin insan hayatlarındaki yeri öyle ilginç ki:
-1- İnsanları pasifize edip köleliğin ekmeğine yağ sürüyor ve onu ayakta tutuyor,
-2- Aşağılanan insanları öteki dünyada mükafatlandırılacaklarına inandırarak tüm kırbaçlara rağmen ayakta kalmalarını sağlıyor.
Öyle bir güç ki bu, zor koşullarda çalıştırılan, tecavüze maruz bırakılan ve onlarca kırbaç darbesiyle derileri adeta lime lime edilen insanlara sınırsız bir dayanma kuvveti veriyor. Efendiler de bunu iyi bildiklerinden, kölelerine Hristiyanlığı tebliğ ediyor ve bu sayede bir taşla iki kuş vurmuş oluyorlar:
Hristiyanlık,
Köleleri hayatta tutacak ve onları tüm baskılara karşı pasif bir pozisyonda tutacaktır;
Ayrıca onların bu pasif hayata ısrarla devam etmeleri ise kölelik sistemini hayatta tutacaktır.
Şüphesiz, bir öteki dünyanın varlığına inanmıyor olsalardı bu insanlar, rahatlıkla son verebilirlerdi hayatlarına. Ki, buna dair bir örneğin, william shakespeare'in "julius caesar"ında mevcut olduğunu hatırlıyorum. Oyunun ilk perdesinin üçüncü sahnesinde, Caesar'ın krallığını ilan etmesi halinde özgürlüğünün tehlikeye düşeceğini bilen Cassius, şöyle söylüyordu:
~~
nor stony tower, nor walls of beaten brass,
nor airless dungeon, nor strong links of iron,
can be retentive to the strength of spirit;
but life, being weary of these worldly bars,
never lacks power to dismiss itself.
if i know this, know all the world besides,
that part of tyranny that i do bear
i can shake off at pleasure.
~~
yani,
~~
ne taş kuleler, ne tunç duvarlar,
ne havasız zindanlar, ne zincirler
bağlayabilir insan kafasındaki gücü.
ama can usandı mı dünya nimetlerinden
kendi kendini azat edebilir her zaman.
ben bildiğim gibi herkes bilir ki
insan kendi payına düşen zorbalık yükünü
kaldırıp atabilir dilediği zaman.
~~
insan bu tablo karşısında, karl marx'ın o malum deyişini hatırlamadan edemiyor:
~~
das religiöse elend ist in einem der ausdruck des wirklichen elendes und in einem die protestation gegen das wirkliche elend. die religion ist der seufzer der bedrängten kreatur, das gemüth einer herzlosen welt, wie sie der geist geistloser zustände ist. sie ist das opium des volks.
~~
yani,
~~
dinsel üzüntü, bir ölçüde gerçek üzüntünün dışavurumu ve bir başka ölçüde de gerçek üzüntüye karşı bir protestodur. din ezilen insanın içli ezgisi, kalpsiz bir dünyanın sıcaklığı, tinin dıştalandığı toplumsal koşulların tinidir. din toplumların afyonudur.
En güzel eleştiri de budur



Hiç yorum yok: