Soylu ingiliz kızlarının, soysuz şımarıklıklarını çeken proleteryaYA dair filmler desem beni anlar mısın?


Atonement - Kefaret 2007
fragman
imdb:79 (10 000 10 000 10 000)

beyazperde:81
daktilo ritminde akan, yazmaya dair destansı bir aşk filmi...
kısa bi an öncesine sık sık dönen flashback anlatımını ilk defa gördüm...
çok etkileyiciydi

= Başkalarının Hayatı
(kitaba dair konuşmayla ağlatan filmler)

= English Patient
Kütüphanede ve hatta ayakta sevişme sahnesi olan filmler

Filmin başında olan bir olayı yönetmen unutturarak seyirciyi şaşırtan filmler...

Hikayeyi daha gerçekçi kılabilmek için dev prodüksiyonlu sahneler yapmak...

*2. dünya savaşının ayırdığı insanlara dair filmler
(say say bitmez)

Film iyi kadrajlarıyla; oyunculuklarıyla; küçük yönetmen oyunlarıyla; daktilo sesi ritminde ilerlerken, final konuşmasıyla insanın içini burkuyor... "ağladık ne var"

Ufak tefek mantıksızlıklar bulsamda filmin büyüsüne kapılıp izledim... izlettirdi(m)...

+18
* Cunt: Şimdi bu filmin kilit kelimesi "cunt"... Bizim argomuzda "cık" la biten bir kelimeye tekabül ediyor... Elin adamı böylesine sosyetik başlayan pahalı bir prodüksüyonunda gerilimi, böylesine avam bir kelimeyle pazarlıyor! Üstelik film elit bir kesim tarafından da el üstünde tutuluyor... Filmin zıplama noktasının unutulmaz kelimeleri şunlar: "Senin o sırımsıklak 'cunt' cıını yirim"
Şimdi biz yapsak ne biliim Kartal Maltepe'nin Sibel Gökçe'ye olan tutkusunu filmin gerilim unsuru olarak kullansak... O unutulmaz "Senin O 'Cunt'ın var ya, Bal nedir ki Şeker nedir ki" sözünü kameranın gözüne gözüne soksak... Noolurdu... Olay olurdu a.q.

Hiç yorum yok: