Rush 2013
imdb82
Top250 Filmi
Başyapıt
* Sinema tarihinin en iyi rekabet filmi.
* Uluslararası bir teması var filmin, İtalyanlar kendi arabalarının pilotu Avusturyalı pilota ne kadar hayran olduklarını gizleyemedikleri bir sahne var mesela. İngiliz Hunt, sevgilisini Amerikalı ünlü aktör Richard Burton'a kaptırıyor. Ve böylece Burton - Elicabeth Taylor evliliği sona eriyor... Filmin finali Japonya'da... vb....
* Bu filmi izleyince, Days Of Thunder, Speed Racer, Driven, Grand Prix, Need For Speed gibi pistin etrafında dönüp duran araba yarışı filmleri nasıl berbat olduğunu anlıyorsun.
* Tam puan verdim çünkü bende fikren değişikliğe yol açan, ufkumu iki katıma çıkartan filmlere bayılıyorum. Bu film başarı tanımını bende değiştiren bir film olmuştur. Hunt mı, Lauda mu başarılı, eğer 7 sonra bile Formula'da Lauda başarılı oluyor ise Hunt için "kıskandığım tek adamdı" diyor. Bu film gerçekten insanda başarının ne olduğunu sorgulatıyor.
* 2013 yılının en iyi Hollywood Filmi:
http://kilavuzkarga.blogspot.com.tr/search/label/2013%20Y%C4%B1l%C4%B1n%C4%B1n%20En%20%C4%B0yi%20Filmleri
* Sinema'nın neden sevildiğini bir kere daha hatırlatan ve ispatlayan filmdir.
* Belgesel tadında, çünkü Formula Pilotlarının aslında ne kadar yaptıkları işlerin tehlikesinin farkında olduklarını anlıyoruz. Buna dair bir çok emare ve yan hikaye oluşturulmuş.
* Filmin ne kadar büyük bir titizlikle çekildiğini filmden sonra yapılan araştırmalar ile daha iyi anlıyorsun, örneğin Casting. Filmi castingi muhteşem. Hem iyi oyuncular seçilmiş, hem yetenekliler hem de canlandırdıkları karakterlere çok benziyorlar.
Daniel Brühl'ü oyuncu olarak biraz daha öne çıkarmak gerekiyor lakin filmde. Googbye Lenin filmi ile büyük bir çıkış yapan ve daha sonra bu çıkışı iyi değerlendiren ve Rush ile zirveye oturan bir kariyerden bahsediyoruz.
- Lauda'nın eşi ile tanışma sahnesi çok iyi yazılmış ve kurgulanmış. -
* Filmin ikinci büyük başarısı, dönemi tüm gerçekçiliği ile yansıtması. Kaza sahneleri birebir benzerleri çekilmiş. Gazeteciler, yarışı yorumlayan spikerler bile çekimler öncesinde ciddi çalıştırılmış ve benzetilmiş. Film çok titiz bir çalışmanın ürünü, tartışılmaz.
* Alman disiplini - İngilizlerin kibiri rekabette çok iyi işlendiği film.
Filmi izleyenler Wikipedi'den kimin daha başarılı olduğunu görebilirler:
FORMULA WİKİPEDİ VERİ TABANI LİNKİ
Ama yine de film bize başarı nedir'i sorgulatıyor:
- Spoiler -
-Final konuşması filmin tüm derin duygularını ve anlatmak istediğinin özeti gibi-
Hunt: Seni görmek ne güzel. Duyduğuma göre bunlara epey bir zaman harcıyormuşsun.
(Niki Lauda - uçaklarla ilgilenmeye başlamıştır. Bir havayolu şirketi sahibi olur sonra bunu satar bir havayolu şirketi daha sahibi olur. Aslında sahnenin zıtlığını vermek adına da önemli bir plato olmuş. Çünkü daha önce de gördük ki, Hunt hostesleri götüren, Lauda uçaklar alan formula şampiyonları)
Lauda: Uçar mısın?
Hunt: Hayır. (ne kadar vizyonsuz olduğuna dair bize iyi ipucu veriyor) Bana sigorta yapacaklarını sanmıyorum. (espri yapması bu sert olumsuz kelimeyi yumuşatmış)
Lauda: Denemelisin. Disiplin için iyidir. Kurallara uymalısın, işleyişe sadık kalmalısın, egonu bastırmalısın. Yarışta yardımı dokunur.
Hunt: Ben de uçmanın cazibesiyle ile ilgili masal anlatacağını düşünmüştüm.
Lauda: Hayır, onlar tamamen saçmalık. Burada ne işin var?
Hunt: Bir arkadaşın düğünü. En azından ben öyle olduğunu düşünüyorum. Doğum günü ya da onun gibi bir şey de olabilir. Her şey biraz puslu. Sen ne yapıyorsun? (bohem yaşantı içinde düğün doğum günü bahane. Hunt neden çağrıldığını biliyor, o gelirse güzel kızlar da gelecek, partiyi veren, Hunt'tan arta kalanların hayali kurduğu için onu çağırmış.)
Lauda: Fiorano'da bulundun mu? Sezon öncesi testi.
Hunt: Durmak bilmiyorsun.
Lauda: Teşekkür ederim.
Hunt Bunun bir iltifat olduğundan çok emin değilim.
Lauda: Sen ne zaman teste başlıyorsun?
Hunt: Önümüzdeki hafta?
Lauda: Hayır. Ne, deli misin?
Hunt: Hayatımın en büyük şeyini işe tekrar geri döneyim diye kazanmadım.
Lauda: Neden? Yapmalısın. Kazanmanın sebebini konuşacak insanlara bir şeyi kanıtlamak
için kazandın çünkü...
Hunt: Çünkü ne? Senin kaza yüzünden mi? Niki, bu diğer insanlar mı, yoksa sen misin? Ben kazandım, tamam mı? En önemli zamanda, eşit koşullarda ve denk hızda arabalarla yarıştık. Hayatımı ortaya koydum ve yarışın sonunu gördüm.
Lauda: Sen de buna kazanmak mı diyorsun?
Hunt: Evet.
Lauda: Risk kabul edilemez derecede yüksekti. Sen ölmeye hazırdın. Bu benim için kaybetmektir.
Hunt: Evet öyleydim. Kabul ediyorum. O gün seni yenebilmek için ölümü göze aldım. İşte üzerimdeki etkin bu. Beni bu hadde kadar zorladın. Harika da hissettirdi. En başta bunun için burada değil miyiz zaten? Ölümle karşı karşıyayken onu aldatmak? Hadi ama, bunda asalet yok mu? Şövalye olmak gibi.
Hunt: Siz İngilizler, hepiniz pisliksiniz.
Lauda: Benim duruşumu biliyorsun. Yüzde yirmi risk.
Hunt: Hayır, hayır, Niki yüzdeleri buna dahil etme. Profesyonel olma. Bunu yaptığın dakika, asıl güzelliği bitiriyorsun. Sporu öldürüyorsun... Gitmeliyim. Bu şeydeyken kendine dikkat et.
Lauda: James, hastanedeyken tedavinin en zor kısmı vakumdu. Ciğerlerimdeki pisliği pompalıyorlardı. Pompa yapılırken, televizyonu izliyordum. Tüm puanlarımı kapıyordun.
Hunt: Puanların mı?
Lauda: "Piç kurusu Hunt," derdim kendi kendime.. "Nefret ediyorum bu adamdan." Bir gün doktor yanıma geldi ve şöyle dedi; Bay Lauda, size bir öneride bulunabilir miyim? Bir düşmanınız olduğu için lanet etmekten vazgeçin. Bunda da bir hayır olabilir. Akıllı bir insanından düşmanından, dostundan öğreneceğinden daha fazlasını öğrenir. Biliyor musun. Haklıydı da. Bize bir bak. Tanıştığımızda ikimiz de çocuk gibiydik. Formula 3'te tepesi atmış iki ahmak. Aileleri tarafından reddedilmiş. Amaçsızca yol alıyorduk. Şimdi ikimiz de dünya şampiyonuyuz. Kötü değil, değil mi?
Hunt: Evet değil.
Lauda: Öyleyse artık beni hayal kırıklığına uğratma. Tekrar yakama binmeni istiyorum. İşine geri dön.
Hunt: Döneceğim Niki. Döneceğim. Ama önce keyfimi sürmek istiyorum. Hayattan zevk almak gerekir. Eğlenemeyeceksen milyonlarca kupanın, madalyanın ya da uçağının olmasının ne anlamı var. Bu nasıl kazanmak?
Lauda: Yarışta görüşürüz şampiyon.
Hunt: Göreceksin. Şampiyon. İyi görünüyorsun Niki. Yüzü yandıktan sonra düzelme gösteren, tanıdığım tek kişisin.
Ve Niki Lauda'nın sesi biner:
Tabii ki beni dinlemedi.James için, bir ünvan yeterliydi.Kanıtlaması gerekeni kanıtlamıştı. Kendine ve ondan şüphe duyan herkese. İki yıl sonra da emekliye ayrıldı. 7 yıl sonra onu Londra'da gördüğümde, ben yine şampiyondum,o ise televizyoncu. Lastiği patlak bir bisikleti çıplak ayakla sürüyordu. Hâlâ hayatını son günü olacakmış gibi yaşıyordu. 45 yaşında kalp krizinden öldüğünü duyduğumda, Şaşırmamıştım. Sadece üzgündüm.
İnsanlar bizi hep iki rakip olarak görürlerdi. Ama o sevdiğim sayılı kişilerden biriydi. Hatta saygı duyduğum nadir insanlardandı. Kıskandığım tek adam olmaya devam ediyor.
1 yorum:
Yorum Gönder