Lincoln


Lincoln 2012
imdb72

2012 yılının en iyi biyografisi
2012 yılının en ödüllü filmi
2OW 119W184N
Golden Globe - BAFTA

Kölelik Karşıtı Baş Yapıtlar



Öncelikle Kölelikle ilgili şu Vikipedi kaynağının okunması gerektiğini düşünüyorum:
http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%B6lelik
Daha sonra da Lincoln'ü http://tr.wikipedia.org/wiki/Abraham_Lincoln

Film bir zenci askerin cephede ordunun dinlenmesi sırasında derdini başkana anlattığı bir sahne ile
başlıyor. Adaletin ne kadar zor dönemlerden geçtiğini anlatan bir konuşma bu. Zencilerin özgürlüğü için mücadele eden zenci bir asker, Başkan'a "neden beyaz erler siyah erlerden iki kat daha fazla alıyor ve hiç bir siyah asker rütbe alamıyor" diye soruyor. İnsanın dehşete düşüren anlamlı bir kurgu bu.





Filmde çok acayip bir gerçeği öğreniyorsun, köleliğin karldırılmasına karşı çıkan demokrat senatörler. Cumhuriyetçiler ise köleliği kaldırmak için mücadele ediyorlar. Hatta bir Cumhuriyetçi senatör filmin süprizi olarak siyahi bir kadınla evlendiğini öğreniyorsunuz.
Lincoln'a demokratlar, "diktatör" "Yunan Tanrısı" Roma Kralı" şeklinde yakıştırmalar yapıyorlar. Lincoln'ün bu mücadelesinde hiç dürüst yollara baş vurmadığını da anlıyorsun. Tuttuğu üç adam hem senatörlere vaatlerde bulunuyorlar, hem de gerektiğinde tehdit ediyorlar. Yani bu köleliğin kaldırılması hiç kolay olmamış batıda, bunu anlıyorsunuz.
Bu dünyadaki en büyük zulümlerden biri olan köleliği kaldırmış bu adam, hiç bir peygamberin  yapamadığını yapmış. İnanılmaz bir başarı.


Film'de bir türlü demokratların anlamadığı bir şey var "ya siz de zenci doğsaydınız"
Mecliste bu tartışılırken senatör'ün biri buna şöyle cevap veriyor "bu mümkün değil, bizler beyazız onlar zenci"
İnsnalık son yıllarda zekası hızla gelişmekte. Başka bir şekilde de bu dünyada olabileceği empatisini kavrayabilen nesil ancak Z nesli belki Y neslinde de biraz olabilir. Bu tamamen insan zekasının gelişimi ile değişmiş ve mukayesi gücü zekada epey bir yol kat etmiştir. Günümüzde gelişmemiş toplumlarda yapılan çalışmalar, örneğin eskimolarda bu zekanın hala daha oluşmadığı görülmüştür.
Mukayeseli zeka'nın o dönemlerde bazal seviyede olması sonucu kimse zenci doğabileceği ihtimalini göz önünde bulunduramamaktadır.
Film bu konuda da çok başarılırı bir  yapıttır. Yöneticiler, eşleri dünyanın en önemli özgürlükçü hareketini gerçekleştirirken olabildiğine Hıristiyanlık Yobazlığı içinde olduklarını da gözler önüne serer bir çok sahne. Herkes koyu dindardır. Halbuki, demokratların dediği gibi Hıristiyanlığa ihanet etmektedirler. Bunu insanlık adına  yaparlar.

Zenciler uzun yıllar dezavantajlı bir şekilde yaşamışlar Amerika'da. Ve özgürlüklerine kavuştuklarında Amerika'nın güçlü bir ülke olması için çok çaba sarf etmişler. Çünkü dezavantajlarını avantaja çevirmek zorunda oldukları uzun yıllar gerekmiş. Belki köle olduklarından daha çok çalışmak zorunda kalmışlar, kendilerini ispatlamak için. İşte bunlar hep acı gerçekler.

Bunu ben Prof. Dr. Psikiyatrist Yankı YAZGAN'dan öğrenmiştim:
Amerika'yı amerika yapan şeylerden biri de, dışlanan azınlıkların ve göç olarak gelenlerin kendilerini ispatlamak için daha çok çalıştıkları ve dürüst ticaret ve iş ahlakı yürüttüklerinden demişti Yankı Yazgan benim de aracı olduğum Kırklareli'ndeki konferansında.

Bu dünyaya önemli bir özgürlük kapsını açan bir liderin hikayesidir. Kölelik bu dünyada görülmüş, gelmiş geçmiş en acımasız gerçek insan sorunudur. Hiç bir peygamber, hiç bir kral bunu kaldırmaya cesaret edememiştir. 17. yüzyıldan önceki tüm ülkelerin, krallıkların, imparatorlukların yasalarında, islamdan, hıristiyanlığa, yahudiliğe tüm dinlerin kanunlarında maddeleri olan bir insanlık ayıbıdır, Kölelik.

Sinema Tarihinin Kölelik Karşıtı en iyi beş film.: (Unti-Slavery Films)
Apocalypto
12 Years A Slave
Django Unchanined
The Help
Amistad

The Queen

CC BY 2.0 via Wikimedia Commons

The King’s Speech’i izlemiş olanlar için şu bilgiyi paylaşmak isterim: Kraliçenin annesi olarak gördüğünüz ya da göreceğiniz asabi kadın King’s Speech’teki prensin (yine İskoçluğu ve inatçılığı vurgulanan) eşi, York düşesi oluyor: Elizabeth Bowes-Lyon

Elizabeth Bowes-Lyon
Braveheart’i izlemiş olanlar için de şu bilgiyi paylaşmak isterim: Kraliçenin annesi (ve dolayısıyla kraliçenin kendisi) Braveheart’taki Robert the Bruce’un soyundan gelmektedir. Hani cüzzamlı babası tarafından ezilen, filmin sonunda da “Bağımsız olalım gari” deyip hücuma geçen ezik İskoç kralı.
Robert the Bruce

Filmde bir de kraliçenin katibi var. Kraliçenin her işine koşturuyor. Filmde adı geçen katip (Robin Janvrin) aslında o yıllarda katip değildir. 1999’dan itibaren katiplik yapmıştır. Kraliçenin o yıllardaki katibi ise filmde adı geçen katibin selefi olan Robert Fellowes’tır. Ki Robert Fellowes aynı zamanda prenses Diana’nın ablasının kocasıdır (enişte-baldız). Charles ile Diana’dan 3 yıl önce evlenmişlerdir ve Diana o düğünde nedime olmuştur.

Diana ablasına nedimelik yaparken


Oldu olacak bir de komplo teorisi kurayım. Ama Robert Fellowes ile ilgili değil. Şöyle ki:

Blair başbakan ilan edilecekken telefon çaldığı için kraliçenin kalkıp gittiği sahneyi hatırlayalım. Büyük Britanya kraliçesi ile başbakanı arasındaki bu görüşmeden daha önemli ne olabilir ki? Diana’nın ölümünden 3 ay önce gerçekleşen bu görüşme muhtemelen Diana’nın özel hayatında yaptığı fakat sarayı da enterese eden fevkalade acil bir tercih/gelişme hakkındaydı: Dodi el-Fayed. Bir prensesin bir Arap zenginin oğlunun sevgilisi olması hangi derinlikteki kimleri rahatsız etmiş olabilir diye tahmin etmek zor değil. Öldüğünde Diana'nın 3 aylık hamile olduğunu da düşünürsek...

Fakat kraliçenin devlet sisteminin bir parçası olarak değil de birey olarak o konu hakkında ne düşündüğünü hatırladığım kadarıyla hiç duymuyoruz. Zaten filmde kraliçenin yalnız kaldığı tek bir sahne var. İşte o sahnede o boşluğu doldurmuşlar. Her ne kadar ‘saray’ o geyiğin peşinde olsa da aslında kraliçe, Diana ölsun istememiştir.

Daha önce de yazıldı çizildi; filmdeki geyik Diana’yı temsil ediyor. Mitolojideki av tanrıçası Diana yanında geyikle tasvir edilir. Kraliçenin geyikle baş başa kaldığı andaki tutumunu ve geyiğin komşu arazide (Fransa) ölümünü duyunca üzülüşünü ve geyiğin ölüsünü görmeye geldiği sahnede Diana’nın da cenazesine gitmeye karar vermesini ben buna yordum: Saray Diana’yı sevmiyordu ama kraliçe hiç kimsenin helvasını yemek meraklısı değildi.


Artemis/Diana tasvirli sikke
Belki bu dediğim ağır ikilemi yaşadığı için kraliçe, The Queen filmi çekileli 5 yıl olduğu halde “O günleri tekrar yaşamak istemiyorum” diyerek tamamen ona atfen yapılmış bu filmin tek bir karesini bile izlemek istememektedir.