The Act Of Killing



The Act Of Killing 2012
imdb82

Bu film zulmedenlerin yaptıkları cinayetleri ve işkenceleri kafalarında nasıl meşrulaştırdıklarını anlatan bir BAŞYAPIT'tır.

Film Voltaire'in şu sözü ile başlar:
"It is forbidden to kill. Therefore, all murderers are punished,
Unless they kill in large numbers and to the sound of trumpets."
Yani
"Öldürmek yasaktır, o nedenle tüm katiller cezalandırılır. Tabii kitleler halinde ve bando-mızıka eşliğinde öldürmedikleri sürece" Voltaire

* Koministleri katleden Müslüman teröristlerin (ki kendilerine Gangster diyorlar) kendilerinin başarı hikayelerinin çekileceği filmde oynadıklarını sanmaları sonucunda ortaya çıkan - Sinema tarihinin en büyük İRONİ baş yapıtı.

Bu filmi sıradan bir belgesel olmaktan çıkaran şey; Anwar ve adamlarının yaptığı zulmü, amerikan sinemasının kovboy ve mafya filmlerine göndermeler yaparak ve hatta onların anlattıklarını uyarlayarak - küçük platolarda tekrar çekmekleri. Ve hatta bu harmanladıkları gerçek ile gerçek dışılığı Anwar ve arkadaşlarını ikna ederek yapmaları. Yani gerçek aktörleri kullanmaları.

2014 yılında en iyi belgesel filmi oscar'ına aday olmuş.
BAFTA - Altın Ayı - Avrupa - Bağımsız Ruh - Hong Kong da dahil çok prestijli bir çok yerden Belgesel dalında en iyi film ödülü ile dönmüş.
50w41n (Belgesel filmlere tek bir ödül olduğu için bu kurgu filmlere göre 200 ödüle denk geliyor)





Endonezya 1970 yılında çıkan kominist ayaklanmayı 3 Milyonluk Paramiliter Çete ile 1 Milyonu aşkın insanı katlederek bastırmış. Jochua Oppenheimer buradaki savaş suçlularını film çekiyoruz diye kandırarak suçlarını itiraf etmelerini sağlamış. Buna güçlü siyasileri bile katabilmişler.

Film'in başlangıcı işte bu 1 Milyon insanla görüşmek ve bunun belgeselini çekmek. Lakin insanlar öyle kanlı ve acımasız bastırılmış ki kimse bir tek kelime etmemiş.
Nasıl etsinler ki: Film için ikna edilen Çinli komünist üvey babasının nasıl işkence ile öldürüldüğünü anlatırken bile  "Beni yanlış anlamayın sizi eleştirmiyorum, Yaptıklarınız doğruydu." diyor...

Film birden proje olarak tamamen yön değiştiriyor. Kameranın rotasının tam tersine çevirerek infazcılarla konuşmaya karar veriyorlar.

Film'in ön çalışmasında 40'tan fazla infazcıyla konuşulmuş, Lakin hiçbiri bu konuda konuşmak - kameranın karşına geçmek istememişler...
Anwar Congo en düşük IQ'ya sahip olanlardan biri olabilir bu ara - gene de liderliğe kadar yükselmiş.
Forest Gump'ta bu çok iyi işlenmişti. Çavuş Forest Gump'a öyle zekisin ki elimde olsa seni general yaparım diyordu...

Anwar Congo büyük bir heyecanla bunu kabul etmiş. Çünkü yaptığı büyük kahramanlığın bu dünyada da ödüllendirilmesini görmeyi hep umuyormuş. Film'de onu nasıl bir cenneti beklediği de canlandırılmış. Zaten bu kısımlarda Anwar Congo bir gurur abidesi gibi şelalenin önünde duruyor. Ama filmin bir yerinde empati kurabiliyor, "Onlar da benim şu an acı çektiğim kadar acı çekmişler midir?" diye soruyor. Yönetmen bunu çok daha acımasızca cevaplıyor. Anwar bunun üzerine tüm geçmişini onlarca insanı öldürdüğü sundurmaya kusmaya başlıyor.


Anwar Congo filmin bir yerinde insanları nasıl katlettiklerini anlatırken kendi icat ettiği bir şeyden bahsediyor. "Başlarda insanları döve döve öldürüyorduk. Sonradan bunun çok fazla kan çıkmasına ve ortalığın temizlenmeyince çok kötü kokmasına neden olduğunu fark ettik. Ben de telle bu şekilde boğma yöntemini buldum. Böylece hiç kan çıkmıyordu.



Filmde inanılmaz olaylar silsilesi bunlarla da kalmıyor. İlin valisi Anwar'ı övdüğü sahne:
"Ondan herkes korkardı. Ama ben korkmazdım. Çünkü ona saygı duyardım. Ben Anwar'dan çok şey öğrendim" diyor. Vali diyor bunu.
Anwar gibi o dönemki işkencecilerden biri köyde ev yakmayı canlandırdıkları bir sahnede korken bir kız çocuğuna "ağlama bu film diyor" ve iyi rol yaptığı için teskin etmeye çalışıyor.
Daha önce ev yakmalarda - ya da öldürdüğü insanların çocuklarının suratındaki hallerin bundan bin kat olabileceğini düşünemiyor.
Devlet Televizyonu bu filmin (tabi ki kurgulanan yani gaddarların övüleceğini sandıkları filmin) reklamını yapıyor.
Spor bakan müsteşarı çağrılıyor. Önce militanlara karşı konuşması kaydediliyor. Evet uzaktan culüm gibi duruyor. Bunların çekilmemesini düşünüyordum ama düşmanlarımıza kızdığımızda neler yapabileceğimizi de hatırlatması açısından iyi yapıyoruz falan diyebiliyor.

İşte Anwar'ın her Müslüman micait gibi kafasında yarattığı Tanrının ona bahşedeceği cennet:




Filmin çok büyük bir başarısı var:
Bir devlet tetikçisi cani'nin kafasındaki cenneti hem göstermek - hem de bunu çok ince işleyerek cehenneme çevirmek.
Yönetmen bunu başarı olmadığını şöyle açıklıyor:
"Bir milyon kişinin ölümü karşısında, suç işleyenler hala güç sahibi iken, bir kişinin pişmanlığı başarı değildir"Lakin milyonların böyle bir şeyi izlemesini sağlamak, binlerce insanda yaptığı değişikliği görmek başarıdır hodjam.

Filmin tek başaramadığı ise kontrast olarak sunulan diğer gangster karakter.

Anwar'ın pişmanlığı ve kabuslarının karşısına konulan diğeri.
zaman aşımına güvenen ve "Lahey beni yargılayamaz çünkü ben kaybeden değil kazanan taraftaydım. Suçlu hissetmiyorum çünkü suçlu olsaydım cezalandırılmış olurdum. Oysa bakın sadece ödüllendirildim." diyor


Her şeyin arkasında olduğu gibi bu katliamın arka planından da ABD çıkıyor:
https://tr.wikipedia.org/wiki/30_Eyl%C3%BCl_hareketi
1965 yılında Endonezya'da yapılmış siyasi (antikomünist) sebepli katliam.
Endonezya'da oluşan siyasi dengesizlik, Halim Hava Üssü'nde konuşlanan ordu komplocularından oluşan bir gurubun 30 Eylül 1965'te bir darbe gerçekleştirmek için Endonezya Komünist Partisi'ne (PKI) katılmalarına neden oldu. Aralarında kurmay sınıfı başkanlarının da bulunduğu altı generali kaçırdılar ve öldürdüler. Daha sonra hükümete darbe düzenlediler.
Başkan Achmed Sukarno, General T. N. J Suharto'yu geçici kurmay başkanlığına getirdi ve darbecilere karşı sefer düzenlendi. Java ve Bali'deki tüm kasabalar PKI'ya misilleme yapmak için bombardımanla yok edildi. Şüpheli 300.000 komünist işkencelerle öldürüldü.[1]. Gücünün temeli iyice zayıflayan sol, yavaş yavaş kontrolü devretti.
Daha sonra ortaya çıkan belgeler ışığında, yüksek rütbeli ABD görevlilerinden bazıları, bu katliamdan önce en az 5.000 PKI'lının kimliğini devlet başkanına ifşa ettiklerini itiraf ettiler.
Bu katliamın esas sebebi ABD'nin bölgede bir "Komünist süpergüç" istememesiydi. Zira Endonezya oldukça büyük bir nüfusa sahip ve Vietnam'a da yakın.



Hiç yorum yok: