The Office

THE OFFİCE
SEZON 1
2005-2006



The Office imdb93 (50bin)

* Mokumentari (ti dokumentari)
Ti-gesel (ti belgesel) türü sitkom

İzleyicinin Michael Scott karakteri adına utanmasına yol açan bir dizi...
Michael Scott = george kostanza kadar sorunlu bir adam...

Dizinin en komik ikinci karakteri: Dwight Schrute
Düzgün adam Jim Halpert'ın şamar oğlanı
Jim verdiği bir ev partisinde: ' bir arkadaşım dwight'i benim uydurduğumu/gerçek olmadığını sanıyo' türü birşey demiştir...
Kendini şirketin bu bürosunun ikinci adamı gibi lanse etmesi
Hele, böyle duvar dibine dayanıp da ulur gibi "mooooooo" diye bir ağlayışı vardır...

Jim Halpert dizinin düzgün adamı... Onun tek bir takıntısı var Sekreter Pam...

Dizinin güzeli Jenna Fischer, canlandırdığı Pam Beesly

Dizinin başlarında üst düzey yönetici Melora Hardin o da hoşşş :)




S1B1

sezon 1 bölüm 1
imdb:76
Pilot
-5-

maykıl: yönetimden gelen kağıtlarla ilgili çok özel bir kutumuz var bunu bilmiyor musun?
sekreter: hayır bilmiyorum
maykıl: çöp kutusu ha ha ha ...

farklı tonda naber diyor hitler taklidi berbat
karakter tanıtımı: dünyanın en iyi patronusun bardağı var
onu kendi almış bi mağazadan... ona almamışlar... ama onu delil olarak gösteriyor...

Maykıl'ın kötü bir mizah anlayışı olduğunu ilk bölümden anlıyoruz:
Tüm şirkete yayılmış şirketin küçülme politikası gerilmini bir şaka ile süsler Maykıl,
Pam'i çağırır... Ve kovulma şakası yapar...

S1B2

imdb:83
Diversity Day
-7-

Irkçılık üzerine konuşmaya gelen, şirket'in tuttuğu danışman ve Maykıl'ın ırkçılık kepazelikleri:

- Bakın buna imza atacaksınız... Çünkü aslında şirket beni sizin eğitiminiz için gönderdi...
Elemanlarınız attı, ama asıl siz imza atmalısınız...

Maykıl: Abraham Linkol'ün meşhur bir sözü vardır, (atıyor) "eğer ırkçılık yaparsanız, kuzeylilerle sizin üzerinize giderim" ... işte benim ırkçılık konusundaki duruşumu bu söz belirler...
.
* Dwight: ben gaylerin yanına yaklaşmak istemiyorum...
- gayler bir ırk diil

* herkes farklı ırklardan kağıtlara yazılı alınlarında ne olduklarını tahmin etmeye çalışıyorlar
- sen iyi bir şoför diilsin (alnında asyalı yazıyor)
- ne ben kadın mıyım

* hintli ile daga geçiyor

Irksal çeşitlilik günü kutlaması... Maykıl: sıkıldım bir şeyler yiyelim
Pam: Spagetti!
Maykıl: Bir saniyeliğine şu çeşitlilik gününün dışına çıkabilir miyiz!

* meksikalıyım diyen adama
- kendin o kadar hor görme diyor... meksikalıyım demenin nesi kötü
- hadi meksikalı diyince akla gelenleri biliyorsun ...

* Jöle içinde alet olması dizinin kalıplarından... İkinci seriide de Jim, yeni gittiği iş yerinde bunu yapıyor... Hiç hoş karşılanmıyor...

Uzman: Şimdi size insan ilişkilerinde iyi olabilmeniz için basit bir kısatma söylüycem:
HERO: Yani tüm ihtiyacınız: Dürüstlük - Honesty, Empathy, Respect- Saygı , ve Açık Fikirli olmak (DESA)
Dwight: Pardon ama bu benim düşündüğüm kahramanlık (HERO) kalıbına hiç uymuyor...
Uzman: Size göre bir kahraman nasıl olmalıdır?
Dwight: Dünyayı kötü adamlardan kurtaran, Felakete neden olabilecek herkesi öldüren, yarı insan yarı süper yaratık... Herhangi bi çocukluk travması olmayan, hastalanmayan ve her zaman intikamını alan
Uzman: Tamam, ama senin bu söylediğin süper kahraman...

S1B3

imdb80
-3-
Health Care

Maykıl'ın sağlık konusundaki süper egosu...
Maykıl: Ben kollestrolümü hem yükseltip hem de indirebiliyorum...
Dwight: Neden kollestrolünü yükseltiyorsun ki!
Maykıl: Böylece indirebiliyorum...

sen ne yazdın ebola ve
sen: uduruk hastalık isimleri yazıyorum
mesela dişlerim erise ve genizimden aksa buna ne derdim
kendiğinden gelişen diş hidroplantasyonu (spontaneous dental hydroplosion)...
iimiş yaziiim

Jim Halpert: Wait, what are you writing? Don't write ebola or mad cow disease, all right? Because I'm suffering from both of them.
Pam Beesly: I'm inventing new diseases.
Jim Halpert: Oh, great.
Pam Beesly: So, like, let's say that my teeth turn to liquid and then they drip down the back of my throat. What would you call that?
Jim Halpert: I thought you said you were inventing new diseases. That's spontaneous dental hydroplosion.
Pam Beesly: Nice.

- ölümcül nano robotlara karşı sağlık sigortası mı?
- evet, bu bir salgın

akapunktur ve masaj... bunlar olamaz... goldda var ama... en ucuza mal olanı bulmalısın

süprizim var size diyor...
beleş kumarhane gezisi arıyor...
kömür madeni asansörle gezinti falan
90 metre ama asansör çok yavaştır diyor telefondaki

büyük süpriz ne?
bekliyerek dağıtıyor ordakileri.... bunu zekice sanıyor..

hastalığınız söylersiniz ona göre bir sağlık sigortası ayarlarız
ters penis... sanırım benim rahmimde bir ameliyat
kişilik haklarına nooldu
anüsümde çatlaklar var kim dalga geçti benimle...
şişman adam el kaldırıyor gerçekten rahatsızlığıymış...

S1B4


imdb83
-10-
The Alliance

- Rahatsız ettiğim için özür dilerim.
- Rica ederim. İçeri gel.
-Yeğenim, beyin felci ile ilgili bir yardım derneğinde çalışıyor. Merak ettim sen de bu... Şey...
- Ne?
- Bu hayır derneğine yardım etmek ister misin?
- Tanrım. Tabi ki isterim. Buraya getir.
- Teşekkür ederim.
- Hayır, bu tip işlerde. Her zaman varım.
... İki dolar, üç dolar...
- Buradakiler hastalıklarla hiç ilgilenmiyorlar. Sana 25 dolar vereceğim.
- Bu... Bu... Bu çok cömertçe.
- Tanrım... Bak Oscar, cömertlik, birliktelik ve toplu yaşam sonunda morale dönüşüyor. Ben böyle düşünüyorum.

* Bi süre sonra anlaşılır ki felçli çocukların her yürüdüğü mil için bu parayı vereceğine dair bir imza atıyorsun...

- Laf açılmışken söylemeliyim. Oscar'ın hayır kuruluşuna bağışın çok etkileyici. Ne kadardı, 25 kağıt mı?
- Biliyorsun, para her şey değil. Mutluluğun anahtarı değil. Peki ne biliyor musun? Neşe. Bunu hatırlamalısın. Bir dahaki sefere belki üç dolardan fazla verirsin.
- Evet ama mil başına 3 dolar toplamda neredeyse 50 kağıt ... Tanrım ne kadar vereceğini
hesaplayamıyorum bile...
- Oscar buralarda mı? Ben bunu bir seferlik sandım... 25 dolar, her defasında. Ben
böyle olduğunu düşünmemiştim, yoksa... Evet, walkathon böyle birşey.

- Biliyorum.
- Kağıdın üzerinde yazıyor. Kağıda bak. Diyor ki, "Mil başına kaç dolar."
- Anladım. Evet...
- Yardım derneğine bağış yapmamak biraz adice.
- Hayır. Hayır. Benim yaptığım bu değildi... Hayır. Parayla alakası yok. Sadece... Etik meselesi, Oscar. Yeğenin nasıl? Sağlığı iyi mi?
- Evet.
- Geçen sene kaç mil yaptı?
- Geçen sene 18 mil yürüdü.
- O... çocuğu. Çok etkileyici.

.......................
"Meredith, haberler iyi. Zamanın durduğu
bir yerde çalıştığın için bir yaş daha yaşlanmıyorsun."


...
onun hakkında ne biliyorsun
kimse üzülmez
hayır kişisel bişiiler
iki kere boşanmış ve vajinasını aldırdı...
"Meredith, dilerim ki karşılaştığın tek küçülme yaşının küçültülmesi olsun."
- "Meredith öyle yaşlı ki..."
- Kaç yaşında?

"Öyle yaşlı ki, bir antikacıya gitti
ve onu orada alıkoydular."

...........

bu arada dwight şirket içi dedikoduları duyabilmek için su makinasını yanına alıyor
suyunu evden getiriyormuş
gaza getiriyor jim onu ... kutuda bekliyor mahsende
kimlik değiştir saçını beyaza boya diyor boyatmış sonunda o da çok komik...

* ne kadar iyiliksever olduğunu anlatmak için şu hikayeyi uyduruyor:

Şey gibi olmasını istiyorum: "Hey, bir sürü hayat kurtaran
bu hastane binasını kim bağışlamış?"
"Bilmiyorum. İsimsizdi."
"Tahmin et.
"O, Michael Scott idi."
"Ama isimsizdi. Nereden biliyorsun?"
"Çünkü o benim."
Teşekkür ederim, Michael.

Buraya gel. Cuma'ya kadar bunu nakite çevirme, tamam mı?

Jim Halpert: You are not going to believe this.
Dwight Schrute: What? I believe it.
Jim Halpert: Well, tensions were high in the kitchen.
Dwight Schrute: I could tell from the body language.
Jim Halpert: [in the kitchen] That looks good. What is it? Turkey?
Kevin: Italian.
Jim Halpert: Oh, Italian. Nice. Wow! You got the works there. Red onion. Provolone...
Kevin: Yeah.
[back outside]
Jim Halpert: Toby and Kevin, they're trying to get Angela kicked off.
Dwight Schrute: Good. Let 'em. That's fine. It helps our cause.
Jim Halpert: Well, I don't know, because if Kevin's in Accounting and Toby's in Human Resources and they're talking...
Dwight Schrute: They're forming an alliance.
Toby: [back in kitchen] I love their sandwiches.
Jim Halpert: I love their sandwiches too.
Kevin: Their bread's really good.
Jim Halpert: Their bread is very good.
Dwight Schrute: [back outside] Damn it. God. Gah!
[kicks car and car alarm sounds]
Jim Halpert: Okay, listen. We need to assume that everyone in the office is forming an alliance and is therefore trying to get us kicked off.
Dwight Schrute: God damn it! Why us?
Jim Halpert: Because we're strong, Dwight. Because we're strong!


S1B5
imdb:83
Basketball
-4-

Sit-kom kuralı bir palyaço herhangi bir sporu ne kadar kötü yapacaksa
o kadar donanımlı giyinir (cabble guy da Jim Carrey)
Burada da maykıl deli bir spor takım giyiyor...

Cumartesi çalışmasına basketball oynayacaklar...
Yönetim ve yükleyiciler... Yönetim üst kat olmanın avantajlarını faul yapıp onlar
yaptıklarında aşırı cezalandırarak kullanıyorlar...

Maç öncesi ısınmalar:
Sürekli potaya basıyor ( o gene pota aşağı indirilmiş :)

S1B6

imdb78
Hot Girl
-5-

Patronlar o ayın en fazla satış yapan elemanına 1000 dolar vermeyi düşünüyorlar...
Maykıl bu parayı kendisinin alıp alamacağını soruyor ... Alamayacağını öğrenip üzülüyor...

Maykıl: Çalışanları ne motive eder biliyor musun?
Divayt: Seks?
Maykıl: Hayır!
Divayt: İşkence?

Maykıl, "Satıcı giremeyeceğini söylemiştim" diye bağırıyor
Satıcı kızın güzel olduğunu görünce vazcayıyor...
satıcı kız: Amy Adams

Hiç yorum yok: