The Big Sleep

The Big Sleep
imdb81 1946
Top250 Film
Ölmeden önce izlenmesi gereken 1001 film
Film Noir - Kara Film

* Film noir- kara film sevenler hele Bogart'ın kara filmlerini sevenler için kaçırılmaması gereken bir baş yapıt.
Festival Linki: http://film.iksv.org/tr/film/3068





Filmde çok hoşuma giden ve başlangıçta daha beni ekran karşısını kitleyen bir bölüm var.

General tarafından çağrılır dedektifimiz. Dedektif,
dürüst, çalışkan, karizmatik, ve çok zekidir. General şantaj yediği ve şantaj parasını vermek istemediği için çağırmıştır Dedektifi. Küçük kızının çıplak fotoğraflarını çekmişlerdir. Daha önce bu tür aile işlerini içki kaçakçısı bir irlandalı albay aracalığı ile yürüten general, albay'ın ortalıklardan yok olması sonucu yeni bir dedektif arayışına girişmiş, polis teşkilatından bir komser'in (ki Bogart'ın o da dostudur) tavsiyesi ile Philip Marlowe (yani Bogart) ile anlaşmıştır.

Bogart abimizi başlangıçtaki bu  sahneden sonra Hollywood Halk Kütüphanesinde görürüz. Kitap okumayacak kadar avam olan, içki ve karı kız muhabbeti bu kadar sağlam bir ağır abinin kütüphanede ne işi var diye düşünür seyirci. Sonra (fular takıp) bir kitap evine gider:

A.G.Geiger Nadir Kitaplar - Lüks Baskılar yazmaktadır tabelada.
Film boyunca tüm hatunların sarkmaktan kendini alamadıkları abimize güzel hatun kişisi sorar:
- Yardımcı olabilir miyim?
- Sizde Ben Hur, 1860 var mıdır?
- İlk baskılarla ilgilenecek birine benzemiyorsunuz.
- Sarışınlar ve şişelerle de ilgilenirim. Ben Hur, 1860 var mı?
- Bir ilk baskı mı?
- Hayır, hayır, üçüncü, üçüncü!
- 1 16. sayfasında tertip hatası olan.
- Korkarım yok.
- Peki ya Chevalier Audubon, 1840, tam set?
- Şu anda yok.
- Kitap satıyor musunuz?
- Bunlar neye benziyor? Greypfurta mı?
- Kitaba benziyorlar. Bay Geiger'ı görsem iyi olur.
- Şu anda burada değil.
- Çok yazık çünkü...
- Bay Geiger burada değil, dedim!
- Sizi duydum. Bağırmanız gerekmiyor.

Bunun üzerine üstat karşıdaki kitabevine gider. Aynı soruları oradaki güzel hatuna sorar. Hatun kişisi saçmalık, bu söylediğiniz tarihler yanlış der. Bogart abimiz "ama sizin karşınızdaki kitap evi bunları bilmiyor" der. Aslında orası bir kitapevi şeklinde Paravan olarak kullanılan Amerika'da yeni yeni ortaya çıkan çıklak kadın dergilerinin basıldığı ve satıldığı bir yerdir. Raymond Chandler'in aynı adlı romanından uyarlanan filmde, diyaloglar birebir kullanılmasına rağmen kitapta uzun uzun anlatılan yozlaşma eleştirisi burada kesilmiş daha da detaylandırılmamış, polisiye öyküye yoğunlaşılmıştır.


Hele hele o cool laf çakmalar yok mu?
- Şansını zorluyorsun dedektif
- Paramı böyle kazanıyorum
ya da
- Bu çocuğu sütten kesin, büyümüş...
güzel kadın taksici
- beni her zaman arayabilirsin (kartını veriyor)
- gündüz mü gece mi? (yani hangi zamanlarda taksi olarak seni arayım da ima ediyor)
- tabi ki gece, gündüzleri çalışıyorum.

eksi sözlükte bu kadınlarla yaptığı manevraları çok güzel özetlemiş bir suser:

The Big Sleep’te Humphrey Bogart, çevresinde birçok çekici, erotik ve seksi kadın bulunmasına karşılık, görev aşkıyla yanıyormuşcasına hepsine teğet geçer. kadınların cazibesine genel bir karşı koyuş söz konusudur. Oral dönem’de takılmış (fixation) izlenimi veren, parmağını emen genç kadın Carmen Sternwood (Martha Vickers) en başta olmak üzere, bogart’ın karşılaştığı bütün kadınlar tek tek çemberin dışına çıkarılırlar. bütün bunlar hollywood ölçülerinde en bilindik manevralardır. Çünkü Nihai Telos, Bogart’ı Lauren Bacall ile buluşturmak, Bir araya getirmektir. (Lauren Bacall, Femme Fatale figürü kimliğinde sunulsa bile düz anlamıyla asla ölümcül bir karakter olmamıştır. onu jane greer, ava gardner, barbara
stanwyck ve lizabeth scott’tan ayırt etmek gerekir) gece kulüplerinde, şık ve pahalı malikânelerde karşısına çıkan seksi kadınları geride bırakan bogart, eni sonu kendini bacall’ın kollarına bırakır. bacall, kimi kez erkeğinin aklını çelmeye çalışır, bazen onu yanlış yönlendirir; ama sonuç olarak bogart, öyküdeki bütün kadınların güvenini kazanır; o hep biraz tanıdık gelen cesareti sayesinde.  izole yaşadığında, cool takıldığında, alaycı tavrını takındığında, umursamaz havalara girdiğinde bile meydanı boş bırakmayan biridir bogart.



Filmi Film Noir hayranları ile birlikte 35 mm izleme şansını kaçırdığım bu baş yapıtı ikinci defa ev konforunda izledim, festival hatırına. Gerçekten muhteşem bir film.

1 yorum:

M dedi ki...

The Big Sleep, Humprey Bogart'ın en iyi filmlerinden biri olmakla beraber, yapılmış en iyi polisiyelerden de biridir. Kısıtlı anlatım tekniğine mükemmel bir örnek.