Batoru rowaiaru
Battle Royale
imdb78
2000
* Her şey "Sineklerin Tanrısı" ile başladı.
* Bu filmi izledikten sonra Açlık Oyunları - Hunger Games filminin gözümde hiç bir orjinalliği kalmamıştır.
* İlginç Ada filmlerinden.
Öncelikle Makarna Lütfen, Sayın Eşim Tuğba Bayburtluoğlu bu film hakkında ne düşünüyor ona bakalım:
"Ne göklere çıkartılacak ne de yerlere sokulacak bir film.
Directors cut'a kendi cutımı uygulamış durumdayım netekim o kadar vahşeti herkes kaldıramaz.
Kimi oyuncular iyiydi (özellikle öğrenciler içinde kötü oynayanlar vardı. yok mu bu japonyanın en azından iyi bir tiyatro okulu yahu?);
eksiklikler vardı (hocanın ve nakil öğrencilerden hiç konuşmayanının hikayesi);
mantık açıkları vardı (ilk değilmiş meğersem bu "oyun", iyi de hiç mi ders çıkarmamış madem öyle japon gençliği bu işten? yalana yalana mı seyretmişler bundan öncekileri?)
korku filmlerinden, vahşetten hoşlanmayanlar ve tabi ki kan görmeye dayanamayacaklar için hiçç tavsiye etmem. gidin Woody Allen filan seyredin...
Eksi Sözlük'te filmle dalgalarının geçildiği bir kaç güzel entry var:
* Hepsi birbirine benziyor bu capon milletinin. Film boyunca hangisi öldü, hangisi kaldi, onun ismi neydi, bunun olayi neydi diye tirmalatip duruyor. otomatik silahla ortaligi kan gölüne çeviren zibidinin o kadar yedek sarjörü nereden edindigini de anlamadim bir türlü.
* Worms hayrani 3-5 Japon Milletvekili, bos vakitlerinde yeni bir yasa hazirlar ve olaylar gelisir...
* Otobüste yer vermeyen gençlere kızan yaşlı insanların bilinçaltna hitap eden, yönetmeninin ölmeden önceki fantezlerine hayran bırakan, malatyalı beden eğitimi öğretmeni tiplemesiyle Takashi Kitano'yu zevkle izleten güzel film...
A Love Song for Bobby Long
A Love Song for Bobby Long
imdb72
2004
* Şiir gibi şarkı gibi bir dram.
* Yılın Edebiyat - Sinema buluşması. Kitap dünyasına dair bir film aynı zamanda. Yılın Müzik filmi de diyebiliriz. Yani müzikleri muhteşemdi.
* Alkolizm üzerine, Dostluk üzerine, Edebiyat üzerine...
* Filmin özeti filmin içinde ünlü sözlerden biri ile açıklanmış gibiydi:
"Hayatımızın tek bir sayfasını bile yırtıp atamayız, ama koca bir kitabı ateşe atabiliriz" Bu filmin özeti gibiydi.
* Aşktan çok dostluk filmlerinden biri denilebilir. Huysuz ihtiyarı John Travolta üstat iyi çıkarmış.
Scarlet Johansson Ablamızın,
Orada Olmayan Adam filmindeki, Berberi çıldırtan piyanist küçük kızı ile dikkat çekmişti. Araba finalinde yaşanan sinema tarihinin hiç bir şey olmamasına rağmen akıllar kazınan nadir erotik sahnelerden birini canlandırmıştı.
Güzelliği ile boy gösterdiği, kariyerindeki zıplama noktalarından biri olan İnci Küpeli Kız filminin İnci Küpeli Kızı oldu tüm güzelliğiyle.
Bu filmin de odağında, yetenekli aktristimiz.
-Spoiler-
Filmi tavsiye etmek yerine filmin devamlılıklarından biri hakkında yazmak istiyorum. Ünlü yazarların ünlü kitaplarından sözler söyleyip karşı tarafın bilmesi üzerine entellektüel sidik yarışı vardı filmde.
Bir benzerini Yılmaz Erdoğan Kelebeğin Rüyası'nda şairler için yapmaya çalışmıştı.
İşte orada söylenen sözler:
''hayatımızın bir tek sayfasını bile yırtıp atamayız ama bütün kitabı ateşe atabiliriz.'' george sand*
''sadece bir kez ve çok uzun bir zaman için ölürüz.'' moliere
''100 yıl yaşayacakmış gibi çalışmalı ve yarın ölecekmiş gibi dua etmelisin.'' benjamin franklin
''büyümek dururken neden toprağın altında bekliyoruz?'' robert browning
''asla bir yabancıyla adil dövüşme.'' arthur miller*
''dost gibi gözüken düşmanım sana sesleniyorum:
sen, sen cebinde türlü hileleri olan..sen oradaki benim ihtişamlı dostum..
en utanç verici sırrıma sinsice baktın ve beni mahvettin!
tüm kalbimi çekicinin altına koyacak kadar sana güveniyorken..
yanlışlarını da doğruları kadar sevdiğim kafası şeytani bir bulutla kaplı dostum!
biz uzun sopalar üzerinde cambazlık yapan iki düşmanız.'' dylan thomas
''mutluluk havalanmadan uçabilmemi sağlıyor.'' robert frost
''keşfetmeye devam edeceğiz ve tüm keşiflerimizin sonunda başladığımz yere dönecek ve ilk kez bulunduğumuz yeri tanıyor olacağız.'' t.s.eliot
arasında bir söz benim zihnimi kurculadı...
''100 yıl yaşayacakmış gibi çalışmalı ve yarın ölecekmiş gibi dua etmelisin.'' benjamin franklin
Bunun hadis olduğunu söylendiğini duymuştum. yoksa yeni bir dede korkut masallarının heredot'tan arak durumu mu... ya da gel ne olursan gel sözünün Mevlanaya ait dediği tiflisli bir filozov'a ait olması durumu mu...
Hadis ile ilgili bir iki yere baktım... gerçekten merak ediyorum... daha da inceleyeceğim....
Hiç Ölmeyecekmiş Gibi Dünya İçin, Yarın Ölecekmiş Gibi Ahiret İçin Çalışmak
Facebook yazışmalarında kardeşim şunu söyledi:
"Sahih hadis değil o, kütub-u sitte de geçmez... "en güzel kırk hadis" vb gibi, eyüp kitapçılarında bolca bulunan üfürükten kitaplarda geçer"
Filmin sonuna doğru söylenen şu söz beni çok etkiledi yalnız:
''keşfetmeye devam edeceğiz ve tüm keşiflerimizin sonunda başladığımz yere dönecek ve ilk kez bulunduğumuz yeri tanıyor olacağız.'' t.s.eliot
imdb72
2004
* Şiir gibi şarkı gibi bir dram.
* Yılın Edebiyat - Sinema buluşması. Kitap dünyasına dair bir film aynı zamanda. Yılın Müzik filmi de diyebiliriz. Yani müzikleri muhteşemdi.
* Alkolizm üzerine, Dostluk üzerine, Edebiyat üzerine...
* Filmin özeti filmin içinde ünlü sözlerden biri ile açıklanmış gibiydi:
"Hayatımızın tek bir sayfasını bile yırtıp atamayız, ama koca bir kitabı ateşe atabiliriz" Bu filmin özeti gibiydi.
* Aşktan çok dostluk filmlerinden biri denilebilir. Huysuz ihtiyarı John Travolta üstat iyi çıkarmış.
Scarlet Johansson Ablamızın,
Orada Olmayan Adam filmindeki, Berberi çıldırtan piyanist küçük kızı ile dikkat çekmişti. Araba finalinde yaşanan sinema tarihinin hiç bir şey olmamasına rağmen akıllar kazınan nadir erotik sahnelerden birini canlandırmıştı.
Güzelliği ile boy gösterdiği, kariyerindeki zıplama noktalarından biri olan İnci Küpeli Kız filminin İnci Küpeli Kızı oldu tüm güzelliğiyle.
Bu filmin de odağında, yetenekli aktristimiz.
-Spoiler-
Filmi tavsiye etmek yerine filmin devamlılıklarından biri hakkında yazmak istiyorum. Ünlü yazarların ünlü kitaplarından sözler söyleyip karşı tarafın bilmesi üzerine entellektüel sidik yarışı vardı filmde.
Bir benzerini Yılmaz Erdoğan Kelebeğin Rüyası'nda şairler için yapmaya çalışmıştı.
İşte orada söylenen sözler:
''hayatımızın bir tek sayfasını bile yırtıp atamayız ama bütün kitabı ateşe atabiliriz.'' george sand*
''sadece bir kez ve çok uzun bir zaman için ölürüz.'' moliere
''100 yıl yaşayacakmış gibi çalışmalı ve yarın ölecekmiş gibi dua etmelisin.'' benjamin franklin
''büyümek dururken neden toprağın altında bekliyoruz?'' robert browning
''asla bir yabancıyla adil dövüşme.'' arthur miller*
''dost gibi gözüken düşmanım sana sesleniyorum:
sen, sen cebinde türlü hileleri olan..sen oradaki benim ihtişamlı dostum..
en utanç verici sırrıma sinsice baktın ve beni mahvettin!
tüm kalbimi çekicinin altına koyacak kadar sana güveniyorken..
yanlışlarını da doğruları kadar sevdiğim kafası şeytani bir bulutla kaplı dostum!
biz uzun sopalar üzerinde cambazlık yapan iki düşmanız.'' dylan thomas
''mutluluk havalanmadan uçabilmemi sağlıyor.'' robert frost
''keşfetmeye devam edeceğiz ve tüm keşiflerimizin sonunda başladığımz yere dönecek ve ilk kez bulunduğumuz yeri tanıyor olacağız.'' t.s.eliot
arasında bir söz benim zihnimi kurculadı...
''100 yıl yaşayacakmış gibi çalışmalı ve yarın ölecekmiş gibi dua etmelisin.'' benjamin franklin
Bunun hadis olduğunu söylendiğini duymuştum. yoksa yeni bir dede korkut masallarının heredot'tan arak durumu mu... ya da gel ne olursan gel sözünün Mevlanaya ait dediği tiflisli bir filozov'a ait olması durumu mu...
Hadis ile ilgili bir iki yere baktım... gerçekten merak ediyorum... daha da inceleyeceğim....
Hiç Ölmeyecekmiş Gibi Dünya İçin, Yarın Ölecekmiş Gibi Ahiret İçin Çalışmak
Facebook yazışmalarında kardeşim şunu söyledi:
"Sahih hadis değil o, kütub-u sitte de geçmez... "en güzel kırk hadis" vb gibi, eyüp kitapçılarında bolca bulunan üfürükten kitaplarda geçer"
Filmin sonuna doğru söylenen şu söz beni çok etkiledi yalnız:
''keşfetmeye devam edeceğiz ve tüm keşiflerimizin sonunda başladığımz yere dönecek ve ilk kez bulunduğumuz yeri tanıyor olacağız.'' t.s.eliot
Anonim Mizah, 4Chan, Hactivistler üzerine bir başyapıt: We Are Legion
We Are Legion
Hacktivists Hikayesi
imdb:75
2012
2012 yılının en önemli belgesellerinden biri:
* Dünya'da mizahın devinimine baktığımızda, Aristofanes'ten Moliere'e kadar 2000 küsür yılda komedi alanında tiyatro eserleri yazmış bu ve benzeri büyük üstatların dışında mizah'ı yönlendirmiş ustalar yok. Yani, matbaanın bulunmasına kadar olan dönemde büyük bir anonim - fıkra mizahının olduğunu görürüz.
* Aristo bile Trajedi asil bir oyundur, komediler avamdır der Poitika - Estetik kitabında...
* Mizah'ın halk hareketlerinde bu denli yer almasının bir başlangıcı olmalıydı. Gezi olaylarında gördüğümüz üst mizah'ın kökenlerini bu film çok güzel anlatmış.
* Kara Mizahta bunu organize nasıl yapabiliriz'i hep sorgulamıştım. Alper gibi manyaklar lazımdı. Dünya çapında bir harekete biz de önderlik edebilirdik. Şimdi buna üzülüyorum.
* Matbaa, düz yazı, resim sanatında deformasyon'un karikatür sanatını zirveye taşıması, sinemanın coşması ile birlikte kişilerin eline geçmiştir Mizah. Artık biz mizahı üstatları ile birlikte andık. Mizah'ı elinde tutanlar birer Marka idi. Ve bir ordu ile çalışmalarına rağmen (Bir çok mizahçı'nın dıştan beslemeli yazıları ya da arkasında bir ordu beslediğini düşünürsek)
Ta ki internetin bulunmasına kadar.
İnternet her şeyi değiştirdi. Anonimleştirdi. Mizahın tekelini kırdı. O arkalarda dıştan beslemeli ortamlar kırıldı. Her birey ortamı patlatan bir espri üretebildi.
* İnternetin bulunduktan sonra mizah, mahlaslar, nick'ler altında şekillenmeye ve git gide anonimleşmeye başladı. İnternet mizahının devasal öncülerinden 4Chan'de herkesin nick'i anonimdir mesela. Daha radikal, daha serbest, daha özgür bir mizah ortaya çıktı haliyle.
* 4Chan hakkında bu filmde çok şey öğreneceksiniz.
Film'de Hacktivizm'in başlangıcı olarak MIT öğrencilerin yaptığı ve bizim Kara Mizah Merkezi eylemlerini hatırlatan ama daha teknik şeyler içeren bir takım mizah eylemlerini görüyorsunuz.
Bunlar arasında gece yarısı nasıl yerleştirildiği anlaşılamayan binaların sağlarına sollarına çatılarına konulan arabalar (üniversite yönetimi ne biçim şok olmuştur)
- İzmir Atatürk Lisesinde iki öğrenci üst üste çıkıp ayakabıya sopa saplayıp, 5 metrelik okul alt koridorundaki tavanda yürümüş izlenimi verdiklerini hatırlıyorum, onda bile nasıl yapmışlar lan bunu olmuştu hocalar, buradaki proflar falan dibi düşmüştür, baksanıza yüzyıl geçmiş hala efsane...
Ve bir köprünün boyunun kaç Mr Smith boyunda olduğuna dair işaretler efsaneler arasında...
Hacktivism:
Filmi izlemeden önce bir çok kavram hakkında bilgi toplamanız gerekiyor:
DDOS: eksi'de 6 yaşında bir çocuğa değil bir teyzeye anlatır gibi anlatmışlar.
"teyzeye anlatir gibi izah sekli;
şimdi teyzecim bi market sana bozuk süt sattı, sen de gıcık oldun diyelim. gidiyosun bütün akrabalarını konu komşuyu, eşi dostu, cocukları topluyorsun, onlar da kendi akrabalarını alıp geliyor markete, sonra içeri dalıyorsunuz, hepiniz rastgele bi ürün alıyosunuz elinize, aynı anda hurraa diye kasalara hücum ediyosunuz. böylece kasalar felç oluyor, market satış yapamıyor çünkü tam ödeme yapacakken vazgeçip içeri başka ürün almaya gidiyosunuz.
işte buna ddos saldırısı deniyor.
eğer içeri dalıp dükkanı dağıtır, reyonları devirir, her yere boya ile yazı falan yazarsan bu da "hacklemek" oluyor."
Hacktivists Hikayesi
imdb:75
2012
2012 yılının en önemli belgesellerinden biri:
* Dünya'da mizahın devinimine baktığımızda, Aristofanes'ten Moliere'e kadar 2000 küsür yılda komedi alanında tiyatro eserleri yazmış bu ve benzeri büyük üstatların dışında mizah'ı yönlendirmiş ustalar yok. Yani, matbaanın bulunmasına kadar olan dönemde büyük bir anonim - fıkra mizahının olduğunu görürüz.
* Aristo bile Trajedi asil bir oyundur, komediler avamdır der Poitika - Estetik kitabında...
* Mizah'ın halk hareketlerinde bu denli yer almasının bir başlangıcı olmalıydı. Gezi olaylarında gördüğümüz üst mizah'ın kökenlerini bu film çok güzel anlatmış.
* Kara Mizahta bunu organize nasıl yapabiliriz'i hep sorgulamıştım. Alper gibi manyaklar lazımdı. Dünya çapında bir harekete biz de önderlik edebilirdik. Şimdi buna üzülüyorum.
* Matbaa, düz yazı, resim sanatında deformasyon'un karikatür sanatını zirveye taşıması, sinemanın coşması ile birlikte kişilerin eline geçmiştir Mizah. Artık biz mizahı üstatları ile birlikte andık. Mizah'ı elinde tutanlar birer Marka idi. Ve bir ordu ile çalışmalarına rağmen (Bir çok mizahçı'nın dıştan beslemeli yazıları ya da arkasında bir ordu beslediğini düşünürsek)
Ta ki internetin bulunmasına kadar.
İnternet her şeyi değiştirdi. Anonimleştirdi. Mizahın tekelini kırdı. O arkalarda dıştan beslemeli ortamlar kırıldı. Her birey ortamı patlatan bir espri üretebildi.
* İnternetin bulunduktan sonra mizah, mahlaslar, nick'ler altında şekillenmeye ve git gide anonimleşmeye başladı. İnternet mizahının devasal öncülerinden 4Chan'de herkesin nick'i anonimdir mesela. Daha radikal, daha serbest, daha özgür bir mizah ortaya çıktı haliyle.
* 4Chan hakkında bu filmde çok şey öğreneceksiniz.
Film'de Hacktivizm'in başlangıcı olarak MIT öğrencilerin yaptığı ve bizim Kara Mizah Merkezi eylemlerini hatırlatan ama daha teknik şeyler içeren bir takım mizah eylemlerini görüyorsunuz.
Bunlar arasında gece yarısı nasıl yerleştirildiği anlaşılamayan binaların sağlarına sollarına çatılarına konulan arabalar (üniversite yönetimi ne biçim şok olmuştur)
- İzmir Atatürk Lisesinde iki öğrenci üst üste çıkıp ayakabıya sopa saplayıp, 5 metrelik okul alt koridorundaki tavanda yürümüş izlenimi verdiklerini hatırlıyorum, onda bile nasıl yapmışlar lan bunu olmuştu hocalar, buradaki proflar falan dibi düşmüştür, baksanıza yüzyıl geçmiş hala efsane...
Ve bir köprünün boyunun kaç Mr Smith boyunda olduğuna dair işaretler efsaneler arasında...
Hacktivism:
Filmi izlemeden önce bir çok kavram hakkında bilgi toplamanız gerekiyor:
DDOS: eksi'de 6 yaşında bir çocuğa değil bir teyzeye anlatır gibi anlatmışlar.
"teyzeye anlatir gibi izah sekli;
şimdi teyzecim bi market sana bozuk süt sattı, sen de gıcık oldun diyelim. gidiyosun bütün akrabalarını konu komşuyu, eşi dostu, cocukları topluyorsun, onlar da kendi akrabalarını alıp geliyor markete, sonra içeri dalıyorsunuz, hepiniz rastgele bi ürün alıyosunuz elinize, aynı anda hurraa diye kasalara hücum ediyosunuz. böylece kasalar felç oluyor, market satış yapamıyor çünkü tam ödeme yapacakken vazgeçip içeri başka ürün almaya gidiyosunuz.
işte buna ddos saldırısı deniyor.
eğer içeri dalıp dükkanı dağıtır, reyonları devirir, her yere boya ile yazı falan yazarsan bu da "hacklemek" oluyor."
iksv 33. Film Festivali
33. İstanbul Film Festivali
Son bir yılda üç tane sinema günleri düzenleyen ben, artık festivallere bir başka bakıyorum.
Kırklareli ve Lüleburgaz'da Sinema - Sağlık Buluşması,
Kırklareli'nde valilik adına İnsan Hakları Film Günleri
Eskiden sinemaya sadece katılımcı ve arşiv manyağı olarak bakan biriydim...
Son bir yılda, sinemaya fiilen katkı sağlayan biri olmuştum.
Takipçilerim bilir, bundan dolayı blogum daha az çalıştı, ben daha az film izledim, daha az yazı yazabildim.
Sağlıkla Sinema Buluşması adı altında:
Bir Zamanlar Anadolu'da
Intouchables
Barfi
A Separation
Ve en önemlisi Valilik adına
İnsan Hakları Film Günleri'nde şu filmleri gösterdim:
Baraka
Pan'ın Labirenti
Oldboy
Babam ve Oğlum
Sinemanın Beyaz Perde demek olduğunu çok iyi bildiğimizden, Perdemizi gerdik gittiğimiz yere:
https://pbs.twimg.com/media/BZlfHzgCAAAqW8P.jpg
Bölgedeki sinemalardan daha kaliteli sunduk filmlerimizi.
İstanbul Film Festivali Dana Önceki Yıllara Ait Öneri Sayfalarımız:
Daha önceki film festivallerinde ne oldu bitti, buradaki toparlamalarımdan bakabilirsiniz:
http://kilavuzkarga.blogspot.com.tr/2013/03/iksv-32-film-festivali.html
İstanbul 31. Film Festivali şöyle geçmişti:
http://kilavuzkarga.blogspot.com.tr/2012/03/iksv-film-festivali-listesi.html
Bu yılki program:
http://film.iksv.org/tr/film/2858
Festival'in mutlak izlenmesi gereken filmi:
Mandalina Kabuğu: MANDARIINID
17-18 Nisan'da yönetmen yapımcı ve oyuncu ile izleme şansı, 17'sinde ben de orada olmak istiyorum.
http://www.kilavuzkarga.blogspot.com.tr/search?updated-max=2014-02-18T12:11:00%2B02:00&max-results=30
Mandariinid
2013
imdb86
Film bana Kavkazskiy plennik (1996) - Kafkas Mahkumu
imdb77 Filmini hatırlatmıştır.
İki düşmanın masa muhabbetleri ise En İyi yabancı film oscar'ını da alan Tarafsız Bölge filmine benzettim.
Tarafsız Bölge - No Man's Land imdb80
Savaştan kaçan halk, Gürcistan - Çeçenistan savaşı orasında kalan iki yaşlı adam. Uzak durdukları savaş evlerinin ortasına kadar gelir. Gürcü ve Çeçen iki asker bi yaşlının evinde kalmak zorundadır.
Bilge İvo ikisine de söz verdirir, kendi hanesinde birbirlerine zarar vermeyeceklerdir.
İvo savaşın tüm zararlarını çekmiş biridir. "kimin savaşı" olayını kafada çözmüştür.
Bu iki düşmana savaşın anlamsızlığını pasif direnişi ile anlatabileceğine kesinkes inanır.
Kalın kafalı Ahmet bile bunu anlayacak ve finale doğru tırmanan gerilimde rolünü tamamen değiştirecektir.
Savaş karşıtı filmler:
Gürcü: Ben bir aktörüm
İvo: Savaş bitince Seni izlemeye Tiflis'e geliriz. Ahmet'de yanımda olur. Seni alkışlar.
(İvo'nun Ahmet'in alkışlama taklidi filmde tek gülümseyebildiğimiz sahnesi)
-Oğlunu gürcüler mi öldürdü?
-Evet, ama ne fark eder ki?
-Nasıl yani? oğlunun mezarının yanına bir gürcü gömdün.
-Ahmed, fark eder mi? Cevap ver!
-Hayır, fark etmez.
- Ben ölseydim, beni de oğlunun yanına gömer miydin?
- Evet, ama biraz daha uzağına (Gözler hüzne boğulurken, Ağzınızda bir gülümseme yaratıyor bu diyalog)
* En iyi yabancı film oskar'ına gönderilmeyi Bloom'a kaptırmaları çok yazık olmuş.
Çok daha evrensel ve çok daha dünyayı kucaklayan bir film oysa ki!
Festivalde Mutlak izlenmesi gereken ikinci film:
Prisoners 2013
imdb81
Başyapıt
Yılın Polis Filmi
Yılın Seri Katil Filmi
* Başarı değil, tekrarlanabilir başarı önemlidir.
Denis Villeneuve, Incendies ile ile inanılmaz bir başyapıt çektiğini ispatladı.
Lakin, 3 yılda imdbtop250 iki film sokabilmek bence oscar'dan daha değerli.
Yalnız yönetmen dakika olayına dikkat etmiyor dile kolay 153 dakika Incendies de 139 dakikaydı bir sonraki filmi 3 saat olacak sanırsam.
* Film baştan sona sizi avucunuzun içini alıyor ve soluksuz izlemenizi sağlıyor. Sürekli meraklandırması, ve finale doğru adım adım ilerlemesi çok etkileyici.
= Zodiac
Filmin dedektif karakterinin gene Jake Gyllenhaal olmasından mı yoksa Fincher'i o koyu lacivert kasvetli havasını yönetmen aynen aktardığından mı, film Zodiac'a çok benziyor. Ama tabi ki bu o film gibi ucu açık değil, iyi bir finali olan ve olay örgüsünün nedeni ve nasılı çok zekice bağlandığı bir baş yapıt.
* Sıradan gözüken mahallenin alayının psikopat çıkması filmi: Şarküteri - Hot Fuzz
http://kilavuzkarga.blogspot.com.tr/2014/01/prisoners-2013-imdb81-yln-polis-filmi.html
Bu filmi izlemiş olanlar için festivalde yönetmen ve oyuncu olarak aynı olan ikinci bir gala sunduğunu bilmenizi Enemy - Düşman
isteriz:
2013 imdb:77
Filmin konusu Crononberg, Lynch, Nolan filmlerinin gizemliliğiyle boy ölçüştürebilecek kalitede.
Tarih öğretmeni Adam, bir gün izlediği filmde kendisine tıpatıp benzeyen bir adam görür. Bu oyuncunun izini sürmeye başladıkça da gizemli ve ürkütücü bir dünyanın içine çekilir.
O Homem Duplicado, Kopyalanmış Adam kitabının uyarlamasıdır.
Benim için önemli bir nostalji:
Arabistanlı Lawrence
33. düzenlenen festival'de ilk zamanları Türkiye'de yasaklanmış filmlere ilgi çok büyüktü. Bunlardan iki tanesini net hatırlıyorum festivalde izlediğimi. Hemşerim Kazan'ın Amerika Amerika'sı ve Arabistanlı Lawrence...
İkisinde de Türkleri aşağılayan sahneler vardı.
Benim için Lawrence'ın yayınlanması bir nostalji olmakla birlikte, film sinema tarihinin tartışılmaz en önemli 3-5 biyografısi arasında, TOP250 çakılı baş yapıtlardan 8 Oscar almış, BAFTA ve Golden Globe en iyi film ödüllü 1963'ün tartışılmaz En İyi Filmi.
The Grand Budapest Hotel
imdb:85
2014
Wes Anderson Hayranlarının
Festival Gala'sında sinemayı
Dolduracakları en renkli filmi.
Fragmanı bile hepimizi
heyecanlandırmıştır.
Festivalin en eğlenceli filmi olduğu net!
Bilet Bulabilirseniz seansları:
http://film.iksv.org/tr/film/2683
Groundhog Day: Tartışmam festivalin en komik filmi
(bakın diğerlerini izlemeden kafadan diyebiliyorum)
Bu filmi fanları ile birlikte, gülme krizleri içinde tekrar izlemek istemez misiniz?
İşte size festivalin sunduğu inanılmaz bir fırsat.
Groundhog Day, tartışmasız sinema tarihinin en komik filmleri arasındadır. Çok zekice kurgulanmıştır. Çok derin laf gömmeler sizin içinizi acıtır. İzlememiş olanlar bile izleyip gitsin derim, filmin detaylarında büyük hazineler gizli çünkü.
Top250 filmi, BAFTA ödüllü bir komedi baş yapıtı.
The Master - Usta
2012
imdb72
20w40n
Oscar'a aday olan en iyi erkek oyuncu: Joaquin Phoenix
ve En iyi yardımcı oyuncu: Philip Seymour Hoffman
sonuna kadar bu ödülleri hak etmiş.
Philip Seymour Hoffman'ın hatırına bile izlenir bu film. Büyük bir üstadı kaybettik.
Adnan Hoca gibi tarikatlar nasıl oluşuyor'a dair de bir baş yapıt resmen:
Daha önce blogda yazmıştım:
http://kilavuzkarga.blogspot.com.tr/2013/05/the-adnan-usta.html
Festival'de gösterim tarihleri ve yerleri: http://film.iksv.org/tr/film/2813
L'image manquante
Eksik Resim - The Missing Picture
2013
imdb:75
Bu sene en iyi yabancı film OSKARına da aday olan ve CANNES'te özel ödül alan Belgesel Film.
Kamboçya filmi.
Yönetmen, 1970 Kamboçya'sında Kızıl Kmer rejimi tarafından dağıtılan ailesinin (5 yaşında ve sadece o sağ kalmış) fotoğrafını ararken hem ağaç heykeller ile komposizyonlar hazırlıyor hem de bir yandan dönemin acımasızlığını belge görüntüler eşliğinde bize sunuyor.
Festival'in insan hakları yarışması'nın önemli ve ödüllü filmi.
Bu Oscar adayı olan filmi sinemada sadece festival'de izleyebiliriz.
http://vimeo.com/71424773
The Book Thief - Kitap Hırsızı
2013
imdb:76
Gene nazi almanyası - Gene ikinci dünya savaşı
İyi bir roman uyarlaması
Geoffrey Rush için bile izlemeye değer.
Şiddeti sert bir şekilde değil, ince ince bir naiflikte anlatıldığı bir film.
Markus Zusak'ın 2005'te yayınlanan II Dünya savaşı sırasında Almanya'da Liesel Meminger adındaki bir kız çocuğunun başından geçenleri ölümün ağzından anlattığı eserinin uyalandığı film. Bi yandan savaşın yarattığı kaos, günlük hayatın değişimi, trajedilerine değinirken, diğer yandan olağan ve olağan dışı olayların kurgusu ile yürek parçalayan bir eser. Her nazi filminde olduğu gibi: "bunlar gerçek mi" diye sormadan geçemiyorsunuz:
Ağır Spoiler:
Sözünün eri bir adam bir ömür evinde bir yahudi sakladı
Bir kız çocuğu teselliyi kelimelerde buldu, önce okuduklarında daha sonra yazdıklarında.
Bir oğlan ancak öldükten sonra yaşarken en çok istediği şeye - sevdiği kızın öpücüğüne kavuçtu...
Macar Sinemasının En Önemli Baş Yapıtı:
Csillagosok Katonak - Kızıl ve Beyaz - The Red And The White
Eksi Sözlük yazarlarından Bela Tarr, filme dair en güzel kelimeleri dökmüş:
67 yapımı Jancso filmi. savaşın ne derece aptalca bir şey olduğunu görmek için izlenmesi gerekli olan filmlerden. film boyunca her iki taraftan da bol miktarda insan öldürülüyor ve sinir katsayınız her geçen dakika artıyor ve diğer taraftan insan savaş durumunda bende böyle vahşileşebilir miyim acaba diye kendisine sormaktan kaçınamıyor.
Anti militarist filmler arasında apayrı bir yere koyabileceğim bu film kızıl ve beyaz hastaların bir arada bulunduğu bir manastırı basan ve hemşireye "hangileri kızıl, hangileri beyaz; ayır bakalım" diye soran albaya hemşirenin verdiği şu cevap ile aklıma kazınmıştır;
"burada kızıl veya beyaz yok, sadece hasta var."
La Jaula De Oro
2013
imdb78
İnsan Hakları Yarışma Grubundan bir film olması,
Amerika'ya geçmek isteyen iki küçük çocuğun dostluk hikayesini anlatan bir film olması,
Meksika sinemasının da dünya sinamasında esamisi okunan bir sinema olması,
Afişinin bana Türk Dramasının en iyi 10 filmi arasına girebilecek "Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak" filmini hatırlatması,
filmi izleme konusunda bende merak uyandırıyor.
Fragman'ı da dikkat çekici: http://vimeo.com/75196510
Uluslararası Yarışmada:
Nick Cave'in 24 saatini anlatan bir belgesel:
Dünyada 20.000 Gün
20 000 Days on Earth
DÜNYADA 20.000 GÜN | 20,000 DAYS Oa dN EARTH
2014 imdb83
Blind Körlük
2014
Norveç Filmi
Festivalin uluslararası yarışma kategorisindeki kadın filmleri: Buluşma-Atertraffen (isveç) ve
Tracks (avustruralya çöl filmi dönem filmi) arasında en iyisi gibi duruyor.
Son yılların en iyi yunan filmi Dogteeth - Köpekdişi filminin
görüntü yönetmeni çekmiş. Blind uluslararası yarışma kategorisindeki filmler arasında en izlenileybılı gibi duruyor. (çok az karakterin olduğu filmler, çok iyi çıkabiliyor.)
Film'de şiddet ve cinsellik sahneleri olduğu uyarısı var...
Zaten, Dogteeth muhabbetini de bu yüzden yazdım.
Filmin kendine ait bir kara mizahı olduğu da söyleniyor.
Eğlencelik Bir Film: Cadde Tete Chionois
Bir Fransız Romantik Komedisi - Tüm dünyayı sarıp sarmayalan bir film gibi duruyor.
tekrar ediyorum festivalin eğlenceliklerinden: Casse Tete Chionois
http://www.imdb.com/title/tt1937118/
Lans Von Trier'in Her ülkede olay yaratan fimi SANSÜRSÜZ
İstanbul Film Festivalinde... Festivalinde ancak sansürsüz izleyebileceğiniz bir film. Avrupa Birliği ülkelerinde bile bu filmi sansürlü yayınlayanlar var oolm! Ben öyle Crononberg'in Crash'ini izlemiştim festivalde sansürsüz, sinenamanın yarısı boşalmıştı (böyle geyikler vardır ya, ben de bir tanesini yapıştırıyim dedim fırsat bu fırsat)
Nymphomaniac Vol:1 - İtiraf Bölüm 1
imdb:74
Nymphomaniac Vol: 2 - İtiraf Bölüm 2
imdb:71
Bu Hatunlar için bu filmler izlenir:
Emmanuelle Seigner - Roman Polonsky'nin çektiği tiyatroya dair estetik bir film olan
La Venus La Fourrure - Kürklü Venüs'te izlemek gerek:
İsabella Adjani Kraliçe Margot
Queen Margot
Son bir yılda üç tane sinema günleri düzenleyen ben, artık festivallere bir başka bakıyorum.
Kırklareli ve Lüleburgaz'da Sinema - Sağlık Buluşması,
Kırklareli'nde valilik adına İnsan Hakları Film Günleri
Eskiden sinemaya sadece katılımcı ve arşiv manyağı olarak bakan biriydim...
Son bir yılda, sinemaya fiilen katkı sağlayan biri olmuştum.
Takipçilerim bilir, bundan dolayı blogum daha az çalıştı, ben daha az film izledim, daha az yazı yazabildim.
Sağlıkla Sinema Buluşması adı altında:
Bir Zamanlar Anadolu'da
Intouchables
Barfi
A Separation
Ve en önemlisi Valilik adına
İnsan Hakları Film Günleri'nde şu filmleri gösterdim:
Baraka
Pan'ın Labirenti
Oldboy
Babam ve Oğlum
Sinemanın Beyaz Perde demek olduğunu çok iyi bildiğimizden, Perdemizi gerdik gittiğimiz yere:
https://pbs.twimg.com/media/BZlfHzgCAAAqW8P.jpg
Bölgedeki sinemalardan daha kaliteli sunduk filmlerimizi.
İstanbul Film Festivali Dana Önceki Yıllara Ait Öneri Sayfalarımız:
Daha önceki film festivallerinde ne oldu bitti, buradaki toparlamalarımdan bakabilirsiniz:
http://kilavuzkarga.blogspot.com.tr/2013/03/iksv-32-film-festivali.html
İstanbul 31. Film Festivali şöyle geçmişti:
http://kilavuzkarga.blogspot.com.tr/2012/03/iksv-film-festivali-listesi.html
33. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ FİLM ÖNERİLERMİZ
Bu yılki program:
http://film.iksv.org/tr/film/2858
Festival'in mutlak izlenmesi gereken filmi:
Mandalina Kabuğu: MANDARIINID
17-18 Nisan'da yönetmen yapımcı ve oyuncu ile izleme şansı, 17'sinde ben de orada olmak istiyorum.
http://www.kilavuzkarga.blogspot.com.tr/search?updated-max=2014-02-18T12:11:00%2B02:00&max-results=30
Mandariinid
2013
imdb86
Film bana Kavkazskiy plennik (1996) - Kafkas Mahkumu
imdb77 Filmini hatırlatmıştır.
İki düşmanın masa muhabbetleri ise En İyi yabancı film oscar'ını da alan Tarafsız Bölge filmine benzettim.
Tarafsız Bölge - No Man's Land imdb80
Savaştan kaçan halk, Gürcistan - Çeçenistan savaşı orasında kalan iki yaşlı adam. Uzak durdukları savaş evlerinin ortasına kadar gelir. Gürcü ve Çeçen iki asker bi yaşlının evinde kalmak zorundadır.
Bilge İvo ikisine de söz verdirir, kendi hanesinde birbirlerine zarar vermeyeceklerdir.
İvo savaşın tüm zararlarını çekmiş biridir. "kimin savaşı" olayını kafada çözmüştür.
Bu iki düşmana savaşın anlamsızlığını pasif direnişi ile anlatabileceğine kesinkes inanır.
Kalın kafalı Ahmet bile bunu anlayacak ve finale doğru tırmanan gerilimde rolünü tamamen değiştirecektir.
Savaş karşıtı filmler:
Gürcü: Ben bir aktörüm
İvo: Savaş bitince Seni izlemeye Tiflis'e geliriz. Ahmet'de yanımda olur. Seni alkışlar.
(İvo'nun Ahmet'in alkışlama taklidi filmde tek gülümseyebildiğimiz sahnesi)
-Oğlunu gürcüler mi öldürdü?
-Evet, ama ne fark eder ki?
-Nasıl yani? oğlunun mezarının yanına bir gürcü gömdün.
-Ahmed, fark eder mi? Cevap ver!
-Hayır, fark etmez.
- Ben ölseydim, beni de oğlunun yanına gömer miydin?
- Evet, ama biraz daha uzağına (Gözler hüzne boğulurken, Ağzınızda bir gülümseme yaratıyor bu diyalog)
* En iyi yabancı film oskar'ına gönderilmeyi Bloom'a kaptırmaları çok yazık olmuş.
Çok daha evrensel ve çok daha dünyayı kucaklayan bir film oysa ki!
Festivalde Mutlak izlenmesi gereken ikinci film:
imdb81
Başyapıt
Yılın Polis Filmi
Yılın Seri Katil Filmi
* Başarı değil, tekrarlanabilir başarı önemlidir.
Denis Villeneuve, Incendies ile ile inanılmaz bir başyapıt çektiğini ispatladı.
Lakin, 3 yılda imdbtop250 iki film sokabilmek bence oscar'dan daha değerli.
Yalnız yönetmen dakika olayına dikkat etmiyor dile kolay 153 dakika Incendies de 139 dakikaydı bir sonraki filmi 3 saat olacak sanırsam.
* Film baştan sona sizi avucunuzun içini alıyor ve soluksuz izlemenizi sağlıyor. Sürekli meraklandırması, ve finale doğru adım adım ilerlemesi çok etkileyici.
= Zodiac
Filmin dedektif karakterinin gene Jake Gyllenhaal olmasından mı yoksa Fincher'i o koyu lacivert kasvetli havasını yönetmen aynen aktardığından mı, film Zodiac'a çok benziyor. Ama tabi ki bu o film gibi ucu açık değil, iyi bir finali olan ve olay örgüsünün nedeni ve nasılı çok zekice bağlandığı bir baş yapıt.
* Sıradan gözüken mahallenin alayının psikopat çıkması filmi: Şarküteri - Hot Fuzz
http://kilavuzkarga.blogspot.com.tr/2014/01/prisoners-2013-imdb81-yln-polis-filmi.html
Bu filmi izlemiş olanlar için festivalde yönetmen ve oyuncu olarak aynı olan ikinci bir gala sunduğunu bilmenizi Enemy - Düşman
isteriz:
2013 imdb:77
Filmin konusu Crononberg, Lynch, Nolan filmlerinin gizemliliğiyle boy ölçüştürebilecek kalitede.
Tarih öğretmeni Adam, bir gün izlediği filmde kendisine tıpatıp benzeyen bir adam görür. Bu oyuncunun izini sürmeye başladıkça da gizemli ve ürkütücü bir dünyanın içine çekilir.
O Homem Duplicado, Kopyalanmış Adam kitabının uyarlamasıdır.
Benim için önemli bir nostalji:
Arabistanlı Lawrence
33. düzenlenen festival'de ilk zamanları Türkiye'de yasaklanmış filmlere ilgi çok büyüktü. Bunlardan iki tanesini net hatırlıyorum festivalde izlediğimi. Hemşerim Kazan'ın Amerika Amerika'sı ve Arabistanlı Lawrence...
İkisinde de Türkleri aşağılayan sahneler vardı.
Benim için Lawrence'ın yayınlanması bir nostalji olmakla birlikte, film sinema tarihinin tartışılmaz en önemli 3-5 biyografısi arasında, TOP250 çakılı baş yapıtlardan 8 Oscar almış, BAFTA ve Golden Globe en iyi film ödüllü 1963'ün tartışılmaz En İyi Filmi.
The Grand Budapest Hotel
imdb:85
2014
Wes Anderson Hayranlarının
Festival Gala'sında sinemayı
Dolduracakları en renkli filmi.
Fragmanı bile hepimizi
heyecanlandırmıştır.
Festivalin en eğlenceli filmi olduğu net!
Bilet Bulabilirseniz seansları:
http://film.iksv.org/tr/film/2683
Groundhog Day: Tartışmam festivalin en komik filmi
(bakın diğerlerini izlemeden kafadan diyebiliyorum)
Bu filmi fanları ile birlikte, gülme krizleri içinde tekrar izlemek istemez misiniz?
İşte size festivalin sunduğu inanılmaz bir fırsat.
Groundhog Day, tartışmasız sinema tarihinin en komik filmleri arasındadır. Çok zekice kurgulanmıştır. Çok derin laf gömmeler sizin içinizi acıtır. İzlememiş olanlar bile izleyip gitsin derim, filmin detaylarında büyük hazineler gizli çünkü.
Top250 filmi, BAFTA ödüllü bir komedi baş yapıtı.
The Master - Usta
2012
imdb72
20w40n
Oscar'a aday olan en iyi erkek oyuncu: Joaquin Phoenix
ve En iyi yardımcı oyuncu: Philip Seymour Hoffman
sonuna kadar bu ödülleri hak etmiş.
Philip Seymour Hoffman'ın hatırına bile izlenir bu film. Büyük bir üstadı kaybettik.
Adnan Hoca gibi tarikatlar nasıl oluşuyor'a dair de bir baş yapıt resmen:
Daha önce blogda yazmıştım:
http://kilavuzkarga.blogspot.com.tr/2013/05/the-adnan-usta.html
Festival'de gösterim tarihleri ve yerleri: http://film.iksv.org/tr/film/2813
SAVAŞIN - DİKTATÖRLERİN
YIKTIĞI HAYATLARA DAİR ÜÇ BAŞ YAPIT
1
L'image manquante
Eksik Resim - The Missing Picture
2013
imdb:75
Bu sene en iyi yabancı film OSKARına da aday olan ve CANNES'te özel ödül alan Belgesel Film.
Kamboçya filmi.
Yönetmen, 1970 Kamboçya'sında Kızıl Kmer rejimi tarafından dağıtılan ailesinin (5 yaşında ve sadece o sağ kalmış) fotoğrafını ararken hem ağaç heykeller ile komposizyonlar hazırlıyor hem de bir yandan dönemin acımasızlığını belge görüntüler eşliğinde bize sunuyor.
Festival'in insan hakları yarışması'nın önemli ve ödüllü filmi.
Bu Oscar adayı olan filmi sinemada sadece festival'de izleyebiliriz.
http://vimeo.com/71424773
2
The Book Thief - Kitap Hırsızı
2013
imdb:76
Gene nazi almanyası - Gene ikinci dünya savaşı
İyi bir roman uyarlaması
Geoffrey Rush için bile izlemeye değer.
Şiddeti sert bir şekilde değil, ince ince bir naiflikte anlatıldığı bir film.
Markus Zusak'ın 2005'te yayınlanan II Dünya savaşı sırasında Almanya'da Liesel Meminger adındaki bir kız çocuğunun başından geçenleri ölümün ağzından anlattığı eserinin uyalandığı film. Bi yandan savaşın yarattığı kaos, günlük hayatın değişimi, trajedilerine değinirken, diğer yandan olağan ve olağan dışı olayların kurgusu ile yürek parçalayan bir eser. Her nazi filminde olduğu gibi: "bunlar gerçek mi" diye sormadan geçemiyorsunuz:
Ağır Spoiler:
Sözünün eri bir adam bir ömür evinde bir yahudi sakladı
Bir kız çocuğu teselliyi kelimelerde buldu, önce okuduklarında daha sonra yazdıklarında.
Bir oğlan ancak öldükten sonra yaşarken en çok istediği şeye - sevdiği kızın öpücüğüne kavuçtu...
3
Macar Sinemasının En Önemli Baş Yapıtı:
Csillagosok Katonak - Kızıl ve Beyaz - The Red And The White
Eksi Sözlük yazarlarından Bela Tarr, filme dair en güzel kelimeleri dökmüş:
67 yapımı Jancso filmi. savaşın ne derece aptalca bir şey olduğunu görmek için izlenmesi gerekli olan filmlerden. film boyunca her iki taraftan da bol miktarda insan öldürülüyor ve sinir katsayınız her geçen dakika artıyor ve diğer taraftan insan savaş durumunda bende böyle vahşileşebilir miyim acaba diye kendisine sormaktan kaçınamıyor.
Anti militarist filmler arasında apayrı bir yere koyabileceğim bu film kızıl ve beyaz hastaların bir arada bulunduğu bir manastırı basan ve hemşireye "hangileri kızıl, hangileri beyaz; ayır bakalım" diye soran albaya hemşirenin verdiği şu cevap ile aklıma kazınmıştır;
"burada kızıl veya beyaz yok, sadece hasta var."
La Jaula De Oro
2013
imdb78
İnsan Hakları Yarışma Grubundan bir film olması,
Amerika'ya geçmek isteyen iki küçük çocuğun dostluk hikayesini anlatan bir film olması,
Meksika sinemasının da dünya sinamasında esamisi okunan bir sinema olması,
Afişinin bana Türk Dramasının en iyi 10 filmi arasına girebilecek "Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak" filmini hatırlatması,
filmi izleme konusunda bende merak uyandırıyor.
Fragman'ı da dikkat çekici: http://vimeo.com/75196510
Uluslararası Yarışmada:
Nick Cave'in 24 saatini anlatan bir belgesel:
Dünyada 20.000 Gün
20 000 Days on Earth
DÜNYADA 20.000 GÜN | 20,000 DAYS Oa dN EARTH
2014 imdb83
Blind Körlük
2014
Norveç Filmi
Festivalin uluslararası yarışma kategorisindeki kadın filmleri: Buluşma-Atertraffen (isveç) ve
Tracks (avustruralya çöl filmi dönem filmi) arasında en iyisi gibi duruyor.
Son yılların en iyi yunan filmi Dogteeth - Köpekdişi filminin
görüntü yönetmeni çekmiş. Blind uluslararası yarışma kategorisindeki filmler arasında en izlenileybılı gibi duruyor. (çok az karakterin olduğu filmler, çok iyi çıkabiliyor.)
Film'de şiddet ve cinsellik sahneleri olduğu uyarısı var...
Zaten, Dogteeth muhabbetini de bu yüzden yazdım.
Filmin kendine ait bir kara mizahı olduğu da söyleniyor.
Eğlencelik Bir Film: Cadde Tete Chionois
Bir Fransız Romantik Komedisi - Tüm dünyayı sarıp sarmayalan bir film gibi duruyor.
tekrar ediyorum festivalin eğlenceliklerinden: Casse Tete Chionois
http://www.imdb.com/title/tt1937118/
Lans Von Trier'in Her ülkede olay yaratan fimi SANSÜRSÜZ
İstanbul Film Festivalinde... Festivalinde ancak sansürsüz izleyebileceğiniz bir film. Avrupa Birliği ülkelerinde bile bu filmi sansürlü yayınlayanlar var oolm! Ben öyle Crononberg'in Crash'ini izlemiştim festivalde sansürsüz, sinenamanın yarısı boşalmıştı (böyle geyikler vardır ya, ben de bir tanesini yapıştırıyim dedim fırsat bu fırsat)
Nymphomaniac Vol:1 - İtiraf Bölüm 1
imdb:74
Nymphomaniac Vol: 2 - İtiraf Bölüm 2
imdb:71
Bu Hatunlar için bu filmler izlenir:
Emmanuelle Seigner - Roman Polonsky'nin çektiği tiyatroya dair estetik bir film olan
La Venus La Fourrure - Kürklü Venüs'te izlemek gerek:
İsabella Adjani Kraliçe Margot
Queen Margot
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)