Kılavuzkarga Değerlendirmesi.

Blogumuzda bu yıl 94050 sayfa açılmış
Geçen yıl  86332 sayfa açılmıştı.

2013 Ağustos ayında 12625 sayfa açılmasıyla en yüksek sayıda giriş yapılan ay oldu.
2012 Ocak'tı bundan önceki rekor ve 10125 kişiydi.

En çok ziyaret edilen sayfalar:
Sinema'da kadın erkek değerlendirmesi ve Sinemanın en güzel bacakları ... 2491
Django Unchained ... 894
Sinema'nın En Gaddar Hemşireleri - Hemşireler Haftası Özel bir toplama ... 701
Barfi ... 584
İmposter ... 343
Vavien 2 ... 334
2012 Yılının En İyi Filmleri ... 332
Jagten ... 328
Iron Sky... 277
Argo ... 255
The Master ... 253
Romantik Komediler toplaması ... 243
İstanbul Film Festivali Değerlendirmesi ... 238
Skyfall ... 228
The Sessions ... 210
Maskeli Süvari Filmi ... 208




Holy Motors

Holy Motors
Kutsal Motorlar
2012
imdb70

* Bu film için Hollywood'a gönderme olduğunu (isminin)
Hayat bir sahnedir'i anlattığını sinema sever ve bu izlemiş herkesten duyabilirsiniz.

Ödüller:
20W29N Cannes'da yarışması ve Toronto'dan ödülle dönmesi şaşırtmıyor.


* filmin iki büyük ıskası iki kadın başrol oyuncusu...
Eva mendes'in rolünü Kate Moss (evlilik muhabbetine red etmiş),
Kylie Minogue'un oynadığı bölüm ise Juliette Binoche ile işler yolunda gitmediği için şarkıcıya uydurulmuş. Juliette Binoche oynasaydı filmin şanı ve şöhreti daha zıplardı diye düşünüyorum.



Benim için bu filmi etkileyeci olduğunu ifade etmenin iki yolu var:
Birincisi tabi ki filmin akordiyon sahnesinin izlenmesi.






Film tam bir Simgesel Başyapıt - Metaforlar'a boğulmuş
Eğer filmden bir şey anlamadıysanız, filmi en iyi eksi sözlük yazarı  anlatmış.

- Spoiler -
filmde modern dünyamızda bir bireyin öyküsünü metaforlar ile anlatılırken,
bir iş adamının öyküsünü eleştirel bir şekilde ela alınıyor..

film uyanan karakterimizle ile başlıyor.gidip vahşi ağaçlar dekoruna elini sürüyor.
anahtar kendisi.zorlu bir güne başlayacak ve her şey onun ellerinde.
sahneyi hayat olarak düşünebiliriz.ve insanlar ilgisiz.
yeni uyandığı için masum.bir çocuk gibi.
yaşlı bir köpek gibi de paytak paytak yürüyor.
evden çıkarken çocuğu "iyi çalış" diyor.buradan da anlayacağımız üzere asıl işi bu mr.oscar'ın.
klasik bir iş adamı.iş ile ilgili konuşmalar görüşmeler yapıyor.ve güne başlıyor.

1-mr.oscar karşımıza dilenci olarak çıkıyor.
iş hayatını dilencilik gibi gösteriyor leos carax.
para için dilenen onurunu ayaklar altına alan kişiler olarak görüyor paraya tapan iş adamlarını.

2-tüm filmler içinde izlediğim en estetik, en sanatsal sahnelerden biriydi.

burada bir iş görüşmesi için önce savaşan, sonra savaştan galip ayrılan,
belki de önemli bir birleşmeyi sağlayan bir iş adamının toplantısını 2.randevuda anlatıyor yönetmenimiz.
toplantının, görüşmenin, birleşmenin-her neyse- başarılı sonuçlandığını anlayabiliyoruz sevişme sahnelerinden.

3-bir deli rolünde denis lavant.inanılmaz rol kabiliyeti ile izleyenleri büyülüyor m. merde olarak.
benim filmde en beğendiğim bölüm de buydu sanırım.

mezarlıktaki taşlarda internet sitelerinin isimlerini görebiliyoruz.
kay m rolündeki eva mendes de ulaşılamaz bir figür.
ve m.merde'nin ondan kat be kat daha aşağılarda olduğunu gözlemliyoruz.
koltuk altını yalaması da bunu doğrular nitelikte.
asistan kızın parmaklarını koparmasından da başarılı olmak için gerektiğinde kendinden aşağıdakileri ezen,
gerektiğinde de kendinden güçlülerin suyuna gidebilmek için kendini her türlü rezil duruma soktuğunu düşünebiliriz.
kendinden daha güçlü bir iş adamıyla görüşmek için çok çabalamasını anlatıyor bu bölüm.
paraları ısırması ve ereksiyon halinde olmasından da paranın seks kadar tatmin edici olduğu vurgusu yapılıyor.
uyuyarak sona ermesi de olumlu sonuçla sonlandığına delalet ediyor.

4- ailelerin parti kadar eğlenceli gördüğü, ama çocukların sevmediği korktuğu kaçtığı ne vardır ? tabi ki okul.burada öğle arasında kızını okuldan alıp eve götüren bir baba olarak karşımızda mr.oscar.
kızının ilk okul gününün kötü geçtiği, korkup tuvalete gizlendiğini görebiliyoruz.
dans olarak karşımıza çıkan şeyin ise sınav veyahut başarı olduğunu düşünebiliriz.
mr.oscar da kızına kızıyor.daha çok çalışması gerektiğini söylüyor.

5-akordeon sahnesi ile de filme bir nevi mola verişmiş. gerçekten çok başarılı bir sahne.çok güzel bir müzik.

6- burada kendisiyle hemen hemen aynı güçte ve şartlarda bulunan birisiyle gerçekleşen iş görüşmesi anlatılıyor.

görüşmenin olumsuz sonuçlandığı, iki tarafın da zararlı çıktığını anlayabiliyoruz.

7- bu sahnede gerçek mr.oscarı bir cafede görüyoruz.iş arkadaşlarıyla yemekte yada toplantıda.
filmin bize anlatılanın ne olduğunu anlama fırsatını en net verdiği sahne diyebiliriz buraya.
geç kalmak ile ilgili bahanelerin öne sürüldüğünü de görüyoruz.

8-otel odasında yaşlı biri ve yeğenini görüyoruz bu bölümde.
şimdiye kadar maddi olarak destek verdiği yeğeninin bu desteği istememesi de ölüme benzetilmiş.

yolda giderken eski sevgilisini gören mr.oscar'ın hala ona aşık olduğunu da anlıyoruz.
kendisiyle değil şimdiki kocası-sevgilisi ile yaşamasını ve onunla sonsuza kadar olmak istemesi de ölüm metaforuyla anlıyoruz.mr oscar'ın tepkilerinden de bundan acı duyduğu anlaşılıyor.

9-eva karakterine duyduğu aşkın, gündelik hayattan bıkmışlığın bıkkınlığın doruğa çıktığı saatleri yaşıyor mr.oscar. yorucu bir gün geçirmiş.evine dönüyor. lakin sevdiği kadınla birlikte olmayan, belki de bir takım ekonomik planlar yüzünden yaptığı evlilikten de mutsuz olan mr.oscar karısını ve çocuğu maymun gibi görüyor.
mutsuz bir şekilde zengin bir iş adamının bir günü sona ermiş oluyor.

sonda çalan müzik de gerçekten harika.

film ile ilgili başka bir fikir de limuzinlerin beyni temsil ettiği yönünde.
son sahnede kendi aralarında konuşmaları da uyumadan önceki son fikirler olarak düşünebiliriz.

modern dünyada paraya tapan bir iş adamının gün içinde karşısındaki kişilere göre kılıktan kılığa girmesini randevu metaforuyla bizlere veren leos carax gerçekten çok başarılı bir filme imza atmış.
son derece sanatsal estetik sahnelerle kafa karıştırıcı beyin yorucu bir film izliyoruz.

filmi izledikten sonra elini sallayıp "ben anlamayacaksam ne anlamı var bunların" diyenleri duyuyor gibiyim.
izledikten sonra aynı şeyleri ben de düşündüm.
ama tüketim çılgınlığının inanılmaz boyutlara ulaştığı günümüzde biraz olsun zor hazmedilen yapımlara da ihtiyaç var.klasik "bakın böyle bir senaryo düşündük çok zekiyiz 110 dksı çok zekice son 10 dk da size filmi anlattık çünkü siz anlayamazsınız" mantığıyla çekilmiş hollywood filmlerinden değil.
üzerine kafa yormayacaksak ne anlamı var ki zekice çekilmiş yazılmış filmleri izlemenin ?
önemli olan size sorulduğunda -evet okudum -evet izledim demeniz değildir. 
en azından nietzsche'nin yarısı kadar düşünmüyorsanız ne anlamı var ki okumanın ?
işte bu yüzden "10 adımda hayatı anlama rehberi" "5 hamlede doğru aşk" vs vs şeklinde kitaplar yok satıyor.
eğer o fikrin nasıl çıktığını anlayamazsanız, fikrin son halini sadece duymuş okumuş olursunuz.
hayatınızda hiçbir değişiklik olmaz.
tüm dünya bundan muzdarip iken çıkıp da filme 5 dk kafa yormadan filmi aşağılamak da verilen emeğe, düşüncelere o zekaya büyük ihanet olur.

filmin tartışılacak yönü yok mudur ? elbette vardır.ama en azından biraz kafa yorduktan sonra.
örneğin ressamların yaptığı kimi tabloları yalnızca simge bilimciler çözebilirken şu soruyu sormak kaçınılmaz oluyor : ne için sanat ? kimin için sanat ?
halk anlayamayacaksa sanatın işlevi nedir ?
sonuçta yönetmen ile seyircinin tecrübesinin aynı seviyede olması çok çok düşük bir olasılık.
hele de filmde anlatılan gibi bir dünyada yaşarken..

denis lavant'ın inanılmaz performansı leos carax'ın dahiyane zekasıyla gerçekten çok çok etkileyici, can alıcı düşündürücü bir film holy motors.


Mükemmel yazmış, Suser... Tebrikler. Üstüne söylenebilecek tek kelime bulamıyorum. 


La Migliore Offerta - Tornatore'den bir baş yapıt daha

La Migliore Offerta
imdb:78
2013

Yönetmen Giuseppe Tornatore
Farklı türlerde, çok iyi yapan yönetmenler benim idollerimdir.
Örneğin Kubrick:
Her türde başyapıtı var adamın
Savaş: Full Metal Jacket
Bilim Kurgu: 2011 A Space Odyssey
Gerilim: The Shining
Komedi: Dr Strangelove
Dram: Barry Lyndon
Tarihi - Macera: Spartaküs



* İtalya'nın gelmiş geçmiş en iyi yönetmeni bence Tornatore'dir.
Adam, sanat alanında üçleme yapıyorum dese ve
Sinema: Cinema Paradiso
Müzik: La leggenda del pianista sull'oceano
Resim: La Mejor Offerta
dese sanat severler hiç bir yere sığdıramayacaklar yönetmenimizi.

Ki bu adamın, Robert De Nero'nun amerikan versiyonunda oynadığı,
Stanno tutti bene - Herkesin Keyfi yerinde gibi bir başyapıtı falan var.
Ya da erotizm dediğinizde Kubrick'in Lolita'sına, Eyes Wide Shut'ına bile on basacak
Monica Bellucci ile yüreklerimizi yakan bir Malena'sı var.



*  Tonatore'nin sinemasında tatlı bir cinsellik her zaman var olmuştur.
Cinema Paradiso filminin sonunda sansürlenmiş sinemanın kesilmiş karelere dair nasıl bir görsel şölen izlediğimizi hatırlayalım. (Tıpkı The Fall filminin figüranlara film sonu saygı duruşu gibi.) Tornetore o yüzden bu filminde de Nü sanatına saygı duruşunda bulunduğu bir çıplaklık sergiliyor.
Bu iki filmi daha önce şu filmin eleştiri yazımda bahsetmiştim: Hugo
Bu filmdeki Otomat ile bu Otomat'da birbirlerine acayip benzemekte.
Bu filmdekinin dünyanın en ünlü otomatı "Türk" e de benzetenler olmuş:
http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk_(satran%C3%A7_otomat%C4%B1)

* Aşkın hayatınıza ne zaman gireceğini bilemezsiniz.

* Filmin Müziklerini Morricone yapmış, zaten Bir zamanlar amerika filminin müziklerine benziyor.
Zaten Tornatore filmleri için en az Sergio Leone  (iyi kötü çirkin, bir avuç dolar için, bir zamanlar amerika) yaptığı müzikler kadar güzel besteler yapmıştır.
* Geoffrey Rush'da
Biyografiler olarak: The Marquis de Sade - Peter Sellers filmleri hariç - Shine filmleri hariç,
Tamamen filmi sırtlarığı ilk dram diyebiliriz.


Filmin Hatunu:
Sylvia Hoeks: Narin bedeni bu filme çok iyi uymuş ve tablo izlenimi veren sahnelerde vücudunu çok cömertçe ve rahatça sunmuştur. Bunları yönetmenin birer imzası olduğunu düşünüyorum.

-spoiler-
Sinema Tarihinin en iyi dolandırıcı filmleri arasına giren:
Üç Kağıtçılar - Matchstick Men dolandırıcılık babında benzerlik vardır.
* Sinema Tarihinin en sanatsal dolandırıcılık filmidir.
House Of Games 1987 imdb73
Matchstick Men 2003 imdb73
The Sting 1973 imdb84
Catch Me If You Can 2002 imdb79
Dirty Rotten Scoundrels 1988 Kirli çürük ve adi

The Grifters 1990 imdb70
Paper Moon 1973 imdb81
The Spanish Prisoner 1997 imdb77
Confidence 2003 imdb67
The Flim- Flam Man 1967 imdb69

Her gittiğim şehri sinematografik olarak da gezen benim gibi bir manyaksanız siz de Prag'a gittiğinizde bu kafeye gideceksinizdir diye düşünüyorum...
Adı: Restaurace u Milosrdnych

Ağır Spoiler:
Filmin kapalı olarak verilen sonu bu bence. Kızımız onların izini sürebileceği çok önemli bir tiyo veriyor abimize. Oğlanın kafesi büyük ihtimalle orası. Ama gözleri aşkından kör olmuş abimiz "la kız hala beni seviyo la" düşüncesi ile günlerce aylarca oraya gidip kafayı yiyor. Kafayı yemese, Kafeyi incelese olayı çözecek.

Filmin Esprisi:
Bununla tamamlıyorum en ünlü kadın portreleri kolleksiyonumu dedi, oolm hani inci küpeli kız, mona lisa falan... Yeme bizi abiciğim...

Harry Sally İle gerçek hayatta karşılarşırsa: Sinema Tarihinin unutulmazı arasında bir sahneyi 20 Kadın Aynı restoranda tekrar gerçekleşti.

En iyi romantik filmlerden biri, hayranları tarafından toplu
Tekrar hatırlatıldı:
http://www.kilavuzkarga.blogspot.com/2013/11/romantik-komediler.html


Hanry Sally ile tanışınca Filminin en unutulmaz sahnesini
20 kadın aynı lokantada gerçekleştirerek benim gibi bir sinema manyağını ihya etmişlerdir...

Sacha Baron Cohen, Adamımsın!

Sacha Baron Cohen, kendisine ödül takdim eden Chaplin'le oynamış en yaşlı oyuncuyu tekerlekli sandalyesiyle sahneden aşağıya düşüyor.

Tabi ki iyi kurgulanmış, iyi emek verilmiş bir ödül töreni kurgusu...


Daha önce de Blake Edwards yaptığını hatırlıyorum:



Romantik Komediler

Romantik komedilerde, mutlak mutlu sonla bitmesinden ötürü, hep sinemanın en klişe konu örgüsüne sahip filmler olarak görmüş ve uzak durmuşumdur. Tabii bu Romantik Komedilerinin çoğunun pembe romantik komedi filmler olmasından kaynaklanıyor. Benim pek de romantik komedi filmleri arasına sokmayacağım ama sinemanın "Romantik Komediler" den de baş yapıtlar çıkar diyerek bir şekilde potaya soktukları filmleri burada değerlendirmeye çalışacağım.

Bu bağlamda, benim beğendiğim komedi diyebileceğimiz filmler içinde romantizmin ağırlık bastığı:
Animasyonlar:  
Wall - E
Corpse Bride
Alaaddin
Tangled
Buz Devri 2  ki bunları beğenmemin sebebi birer animasyon başyapıtı olmaları, romantik olmalarından çok.


Ya da, romantik komedi bilim kurgular:
Eternal Sunshine of the Spotless Mind
Groundhog Day
The Curious Case of Benjamin Button
Edward Scissorhands
Stranger Than Fiction

Biraz daha ciddi olanlar, Midnight in Paris, Vanilla Sky, Gattaca...
Suyunu çıkaranlar: The Mask, Yes Men, Big ve Click....
Gibi...


Bu filmler ki bir kaçı tam bir kurgu ve senaryo baş yapıtı filmler, romantiklikten ve komediden daha çok farklı bilim kurgu örgüleriyle ön plana çıkıyorlar.

http://kilavuzkarga.blogspot.com/2011/08/bir-jeunet-klasigi-amelie.html

Le fabuleux destin d'Amélie Poulain yani Amelie bir romantik komedi midir. Bence o başka bir filmdir. Romantik komedilerin kalıplarına sığdırabilir miyiz böyle bir şah eseri. Hadi En ünlü Fransız filminden en ünlü İtalyan filmine geçiş yapalım,

La Vita E Bella - Hayat Güzeldir filmi ilk yarısı değerlendirildiğinde tam bir romantik komedi olabilir, (Wall E gibi) ama filmin bütününe baktığımızda, ağır bir dramın filmidir ve aslında romantik filmlerin ana kuralına uymaz... Romantik komediler mutlu sonla biter, ya da en azından birileri evlenir!

Beni Romantikliği Güldürmeyi başarmış çok az film vardır. Bunlar Romantik Komedi baş yapıtları diyebiliriz. Ama hiç biri romantik komedi klişelerini içinde barındırmazlar.





Baş Yapıtlar
Casablanca
Annie Hall
Forget Paris
When Hanry meet Sally
Barefoot in the Park
As Good As İt Gets
50 First Dates
There is something about mary (1998)
The Artist
Nothing Hill

Hanry Sally ile tanışınca filmi, asıl romantik komedi sevicilerin listelerine koyabilecekleri tek film belki bu benim listem... Çünkü gene romantizmden çok, senaryonun güçlülüğü ön planda olan filmler bunlar. Lakin bu filmin içinde çok manidar bir gönderme vardır, o filmin adı da, gelmiş geçmiş en bilinen ve beğenilen romantik komedi filmi: Casablanca

Annie Hall hakkında biraz klavye tıkırdatmak lazım...
Woody Allen "Annie Hall" filmine Groucho Marx'ın:
"I would never want to belong to any club that would have someone like me for a member."
Yani:
"Beni kabul edecek bi kulübe asla üye olmam"
esprisiyle başlar.
Ama bunu kadınlar için söyler.
"Beni sevebilecek bi kadınla asla evlenmem" demek ister yani.
O filmde nasıl "basit nedenlerden" dolayı hatunları terk ettiğini anlatır.
Hatta bazen kendini seven bi kadını sırf kendini sevdiğinden dolayı ucuz bulur.

Yul Brynner'ın bi başka Anni'(Anne and king) ye dediği gibi:
"Vesaire Vesaire" (sırf be espri ile romantik komediler arasına girer bu film bence)
Peki, Sunay Akın buna nasıl bi kelime esprisi yapmıştır:
"Ve Şaire Ve şaire"

Ha bir de romantizmin içine eden romantik komediler var, onlar da emin olun romantik komedilerden evla filmler...
Örneğin:
Wedding Crashers - Davetsiz Çapkınlar 2005

Son zamanlarda bir de Aksiyon eklendi Romantik Komedilere.
Bunun zannedersen ilk örneği:
Mr. & Mrs. Smith

Absürt komedi olarak:
The Princess Bride
Belki de Romantik Komediler arasında tektir.

Bir de erkeğin yaşamının üzerine gidenler var:
40 yıllık Bekar, bunlar arasında tek geçerim.

Bağımsız Sinema olarak, en elde tutulabilir romantik komedi:
Garden State diyebilirim.

Seri olarak da:
Meet the Parents - Meet The Fockers

Sulu gençlik komedisi olarak da:
American Pie'lar olabilir.

- THE END -



Kılavuzkarga'dan Bir Karga hikayesi

Hikaye:
Cihangir Bayburtluoğlu
Çizer
Derya Işık Özbay


Marmaray Animesi:



MARMARAY ANİMESİ
İstanbul'u o mini mini sanatçı elleriyle çok güzel resmettiklerini görüyoruz.





MARMARAY'ı yapan firma olan Taisei Corporation'ın hazırladığı ve Makoto Shinkai'nin yönettiği bu 2011 yapımı animasyon, Marmaray projesini bir mühendis kızın gözünden anlatıyor.

Twilight ile Vampir Filmi klişesi Kurt köpek dişleri klişesinin reseetlenmesi






Bin bir Surat Bin bir Kılığa girenler...

Hugo Weaving


Samuel L. Jackson

 Helle Berry
Rhys Ifans

Sam Rockwell

Jeff Daniels

Gary Oldman


Meryl Streep
Helena Bonham Carter


Ewan Mcgregor

VE Tek Tip Tek kılıkta oynayanlar:
Jason Statham


THY'nin Kötü Reklamının Yapıldığı Filmler


Fotoğraf: THY'nın kötü reklamının yapıldığı filmler:
1 Kapışma (2000) Snatch.
2 I am Legend
1 Kapışma (2000) Snatch.
2 I am Legend
3 Zilyon tane Türk Filmi

- Detaylar bu hafta bu blogda -


toplama ve değerlendirme çalışmaları devam etmektedir.

Fütüristik Film Fıkraları: "Neden şu yok?" - "Çünkü olay gelecekte geçiyor"

Gelecekte konusu geçen futuristik, distopik, post apocalyptic era gibi bilim kurgu filmlerde neden şunlar olmadığına dair yapılan esprileriler:

Suudi Arabistan büyükelçisi uluslararası bir toplantıda fırsatını bulup başkan Bush'a yanaşmış:
- Sayın başkan, oğlum sizin Star Trek dizinizi çok sever hiç kaçırmaz... Ama dikkatini çekmiş... O dizide Ruslar, Zenciler, Asyalılar, neredeyse her ırktan her Kıtadan insan var ama bir tek Araplar yok... neden?
Bush gülümsemiş:
- Çünkü dizi gelecekte geçiyor.



ya da:
Çocuk babasına sorar: Baba yıldız savaşları'nda neden hiç Hıristiyan, Yahudi ya da Müslüman yok?
Ateist baba gülümseyerek: Olaylar gelecekte geçiyor evlat...

Fotoğraf: Benim bildiğim aslı şu:

suudi arabistan büyükelçisi uluslararası bir toplantıda fırsatını bulup başkan bush'a yanaşmış:
- sayın başkan, oğlum sizin `star trek` dizinizi çok sever hiç kaçırmaz... ama dikkatini çekmiş... o dizide ruslar, zenciler, asyalılar, neredeyse her ırktan her kıtadan insan var ama bir tek araplar yok... neden?
bush gülümsemiş:
- çünkü dizi gelecekte geçiyor.

Gündemdeki Haberlerin Sinemanyak Değerlendirilmesi: Bebeğinin Katili Anne

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/24952094.asp
sinemanyak olarak direk uyuşturucu bağımlısı annenin uyuyup kalıp çocuğunun ölümüne sebebiyet verdiği Trainspotting [1996] - Allison'ın bebeğinin öldüğü sahneyi hatırlattı:
http://www.youtube.com/watch?v=CrEJrI2pU5w



Trainspotting Kilavuzkarga Linki:
http://kilavuzkarga.blogspot.com/2012/02/trainspotting-1996-imdb82-19w13n.html

Habercilik ne kadar berbat bu ülkede:
Ne olmuş olabilir hiç sorgulanmamış...
Postpartum Psikoz- Bizde Kırk Basması da denilen olay yaşanmış olabilir mi?
Evlilik dışı bebeği ölüme terk eden bir anne midir?
Burada cinsiyetçi bir haber anlayışı zaten hakim, bebeğin erkek olduğunun vurgulanması ve olayın arka planındaki erkek veya erkeklerin hiç gündeme getirilmemesi?
Komşular "evden kötü kokular geliyordu" demişler
-Bebek ağlamasını duyan oldu mu? - bunu niye sormadın?
Anne ise çocuğunu gelir gelmez karnını doyurmaya çalışmış (şu ikisi bile iyi bir haber çalışması için irdelenecek şeyler)
Kadın hastane hastane randevu almış da bunları ne zaman almış... Kürtaj yasağının bu olayda kötü bir etkisi olmuş olabilir mi?

Olay çok vahim, vahşi, acı ve kelimelere dökülemeyecek kadar iç burkucu...
Bir de şu bakış açısı ile bakmak lazım:
böyle bir olay karşısında bizim uzmanlarımızın yaklaşımları ne?
Medya bunu nasıl sunuyor?
Olaylardan nasıl dersler çıkarıyoruz... Günah Keçisi yaratıp cahil toplumun onu taşlamasına izin verecek bir hukuk sistemimiz mi var?
Yoksa derinlemesine sorgulayan, akıl sağlığını hesaba katan, ortada bir bebek söz konusu ise bunun babası hakkında da soru işaretlerini cevap arayan bir adalet sistemimiz mi?

Şundan da rahatsız olmak lazım: bu olayda her şey açık ve net mi gerçekten?

Sinemayı bu yüzden seviyorum öğretmen ve çocuk üzerine en iyi gerilimlerden biri olan JAGTEM'i de bu vesile ile yüzde yüz tavsiye ediyorum:
2012'nin en iyi avrupa filmi: http://www.imdb.com/title/tt2106476/

http://kilavuzkarga.blogspot.com/search/label/2012%20y%C4%B1l%C4%B1n%C4%B1n%20en%20iyi%20filmleri

Sinema Tarihinin en unutulmaz bebek gerilimi:
Rosemary'nin Bebegi (1968)
"Rosemary's Baby

Pan'in labirenti (2006)
"El laberinto del fauno"

Eraserhead (1977)

Sinema Klişeleri: Bebek katili bebek bakıcıları
Türk Sineması: Cami önüne bırakılan bebekler
Dünya Sineması: Klise önüne bırakılan bebekler
en meşhuru herhalde Quasimodo'dur


Another Earth

Another Earth
2011
imdb69

* ikinci şans filmi

* Filmin ana teması çok işlenen "vicdan" olduğu için, filin güzel aktristi Brit Marling senaryosuna bu ağır dramı kaldırabilecek bir bilim kurgu ceketi giydirerek anlatmış.

* Paralel dünya kazadan önce doğması, kaza'da farklı bir şey olabileceği kuşkusunu yaratmış. Baba'nın dediği gibi biz onlara dünya 2 dememiz, bizim dünya 2 olmadığımız manasına gelmiyor.

* Eski bilim kurguları hatırlattı bana. düşük maliyetli bilim kurgular. Sık sık gözüken ana manzara dışında olayların vahametini, büyüklüğünü ve hatta bilim kurgu yapısını diyaloglardan anlardın.

* Rhoda'nın kabul edilmesini sağlayan yazısı:
"İlk kâşiflerin Atlantik okyanusunun batı kıyısına geçtiği ilk dönemde çoğu insan Dünya'nın düz bir yer olduğunu sanıyordu. Çoğu insanın düşüncesine göre, yeterince batıya giderseniz bir düzelmeden boşluğa düşermişsiniz. Bilinmeyene yelken açan bu taşıtlar asilleri, aristokratları, sanatçıları veya tüccarları taşımıyormuş. Hayatının sınırlarında yaşayan bir ekipten oluşan insanlar varmış. Deliler, yetimler eski mahkûmlar, serseriler... Aynı benim gibi."

* Rhoda'nın kozmonot hikayesi:
Rus kozmonotun hikâyesini biliyor musun? Uzaya giden ilk insan. Ruslar, Amerikalıları yenmişler. Büyük bir uzay gemisiyle yukarı çıkmış ama çok küçük bir alanında yaşıyormuş. Kozmonot içerideyken böyle bir portal penceresi varmış dışarı bakıyormuş ve Dünya'nın kavislerini görüyormuş hem de ilk defa. Gezegene dışarıdan bakan ilk insan oymuş. İşte o anda kendini kaybetmiş. Birden bire gösterge panelinden tuhaf bir tikleme sesi
çıkmaya başlamış. Kontrol panelini söküp atmış. Aletlerini çıkarmış. Sesin kaynağını bulup durdurmaya çalışmış.Ama bulamamış. Durduramamış.Ses çıkmaya devam etmiş.Birkaç saat bu şekilde devam edince. İşkence ediliyormuş gibi oluyor.Birkaç gün bu sesle geçmiş. O da biliyormuş. Bu küçük sesle kafayı yiyecekmiş.Aklını yitirecekmiş.Ne yapabilirsin ki?Yukarıda, uzayda bir başına,bir uzay odasında. Kalan 25 gününü bu sesle geçirmek zorundaymış.Kozmonot da aklını korumanın tek yolunun bu sese aşık olmak olduğuna karar vermiş. Gözlerini kapamış hayallerine dalmış sonra da gözlerini açmış. Artık tikleme sesini duymuyormuş. Müzik duyuyormuş.



Müzikal Testere denilen Musical Saw ise yaygın kullanılan bir aletmiş gibi duruyor:

-  Bakınız You Tube Videoları - 


Ağır Spoiler:

Filmin sonunda Rhoda'nın gelişini görmemiz, Paralel dünyada Rhoda'nın yaşadıklarını tamamen bize bırakmalarına yol açmış:
Alternatif açıklama 1: Karşı tarafta da kazaya sebebiyet verdiği açık. Çünkü paralel dünyadaki Rhoda'yı gördük sonunda. Ama baba'yı değil de kendini göndermesi bir takım değişikliklerin olduğunu ispatlıyor. En iyi ihtimal paralel dünyadaki Rhoda'nın babayı göndermediğine göre, ki babanın gitmeden önceki röportajında da neşeli konuşması da buna işaretti, orada babanın ölmüş olması, ve ailenin geri kalanın yaşıyor olması. Seyirciye kalmış optimist yaklaşımlardan biri.

Alternatif açıklama 2: Şimdi MiT kazanmış Rhoda orada kazayı hiç yapmamıştır. Neden, çünkü paralel dünya'dan gelen Rhoda saçı tıpkı filmin başındaki gibi salık ve temizdi. Bunalımda olan buradaki Rhoda ise kendini salmış, pis saçlara sahip ve saçları toplanmış olarak sürekli gördük. Bu da teoriyi destekleyen bulgulardır.

The Big Bang Theory 4. Sezon

S4B1
The Robotic Manipulation
imdb87
Muhteşem bir bölüm 10

* iki nokta üst üste kapa parantez.

* Ve bu 28 dakika sürdü (yeni robot tasarısını getirmiş)

* Ve Shaldon'ın sevgilisi olur. Amy... biz onlara Shamy diyoruz!

* üçleme güzel:
Benim fizik dalındaki çalışmalarımdan, onun nörobiyoloji çalışmalarından ve son zamanlarda da birlikte bir çocuk sahibi olma ihtimalimizden. Teşekkür ederim.
- Dur bakalım! Çocuk mu? Kızla görüşmüyorsunuz bile! Sadece e-posta, mesaj ve Twitter kullanıyorsunuz. Çocuk sahibi olmayı mı düşünüyorsunuz yani?
- Amy'e göre ikimizin genomları düşünüldüğünde insanlığı daha parlak yarınlara götürebilecek, zeka açısından üst düzey bir derebeyi üretebilecek bir potansiyel var.
- Bence geleceğin tarihçileri şu an Sheldon'ı öldürme fırsatını kullanmadığımız için bizi suçlayacaklar.
- Tamam, benim bir sorum var.
- Buyur Penny.
- İnsanların sana dokunması bile hoşuna gitmiyor.
- Nasıl seks yapacaksın?
- Ne diye seks yapalım ki?
- Ah be tatlım, annen seninle o konuşmayı yapmadı mı? Hani özel bölgelerin büyümeye başladığı zaman.

Süper Kahraman Teorileri:
Aquaman Atlantis'te yaşarken nasıl sıçıyor. Eğer Atlantiste tuvalet varsa sifonu çektiklerinde bok nereye gidiyor.

İkinci sarmal ilerleyen konu: Robot elin üzerine düştüm (klasik anal alet deneyenlerin bahanesi)

Howard kendi yaptığı robot eli eve getirir. (28 dakika yemekleri dağıtması)
Çaldığını anladıklarında oyuncu suratları çok çok iyi.
Masaj yaptırırken robota başka bir şey aklına gelir.



Tekrar espri:
- hangi parfümü kullanıyorsun çok güzel kokuyor
- kepek şampuanı
ZAZ Hot Shots filminde
- parfümün çok güzel!
- vics sürdüm!

* Gönderme Harry Potter'a
Sheldon Penny için Muggle diyor Potter'da sihirbaz olmayan yani normal insanlara Muggle denir ya...

Sheldon Penny ve Amy randevu muhabbeti:
- Bu gece Sheldon'ın ilk kez resmi bir buluşmaya çıktığını demek istiyorum. Tartışın.
- Doğru mu?
- Görünüşe göre gençler için İsa'nın Dört Temmuz'u dans gösterisindeki yarı ensest bir ilişki sayılmıyormuş.
- Peki Amy senden ne haber? Sen sık sık çıkar mısın?
- Yılda bir kez. Annemle sessiz kalması için yaptığım bir anlaşma...
- Peki sen Penny? Sen pek çok kişiyle çıktın mı? (buna sheldon cevap verir)
- Tahminen 171 farklı erkeği birkaç olarak tanımlaman.
- Ne?
- 171 adamı nereden çıkardın?
- Bilinene dayanan basit bir tahmin.
- Seni tanıdığım üç yıldan ikisinde biriyle birlikte değidin. Bu süre içerisinde 17 farklı talip gördüm. Daha öncesinde çalışarak gözlem sapmasının da düzeltilmesi ve ilk kez 15 yaşında çıkmaya başlaman düşünülürse...
- Hop, hop! Dur orada. 15 yaşında başlamadım ben.
- Özür dilerim. 16 mı?
- 14.
- Kusura bakma. Şimdi çan eğrisinin sol tarafının günümüzde yaşandığını fark edersek, toplamda. 193 erkeğe ulaşıyoruz. Eksi artı sekiz diyelim.
- Fevkalade.
- O adamların hepsiyle cinsel ilişkiye girdin mi?
- Hayır.
- O sayıyı hesaplamak da gayet kolay. Sabahları dairesinden çıkan garip adamlarla karşılaşmalarımın sayısına önceki gece giydiği kıyafetle eve döndüğü günlerin sayısını eklersek...
- Tamam Sheldon. Bence herkes anladı.
- Şimdi bekaret kaybından önceki 21 erkeği 193'ten çıkarırsak 172 kalıyor, onu da 0.18 ile çarpınca 30.96 cinsel partner. Onu da 31'e tamamlayalım.
- Bak Sheldon, feci yanılıyorsun. Gerçek sayının yanına bile yaklaşamaz o. Buraya bir içki gerekiyor.
- Çok ilginç gerçekten. Kültürel basiret tamamen öznel. Penny, zihnine soruyorum, kevaşe misin?
- Hayır! Hayır! Şimdi yemeklerimizi bitirelim, olur mu?
- Gerçekten ilginç bir konu.
- Sen kaç kez cinsel ilişki yaşadın?
- Beynin zevk merkezini elektriksel olarak uyararak orgazm olmayı sağlayan bilimsel bir deney sayılıyor mu?
- Sanırım sayılır.
- O zaman 128.
- diyaloglar harika başı sonu tutuyor ve şaşırtarak güldürüyor-

S4B2
The Cruciferous Vegetable Amplification
-5-
* Sanırım kolera oluyorum, burada kolera yok sheldon tıpkı geçen sene sıtma olmadığı gibi...
* Sheldon kaç yıl daha yaşayabileceğini hesaplar ve ömrünü uzatmak için sağlıklı yaşamaya başlar... ve sabahları koşması gerekiyordur. Penny sabahları koştuğunu RAj söyler çünkü koşerken dürbünle onu röntlüyormuş. Isınma hareketlerinde öne eğilmeyi yarım yapan Sheldon'a Penny sorar, peki bunu yapabilir misin?
Sheldon: Bunu hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz.

Sürekli sebze tükettiği için sürekli osuruyor:
Gergin gözüküyorsun seni eğlendiren bir şeyler açabilirim.

Bölümün Süprizi
Steve Wozniak iwoz olarak da tanınan Apple'ın gizli beyinlerinden biri.
Sheldon'un Teknolojiye yön verenler listesinde 15. sıradaymış.

http://www.youtube.com/watch?v=-K1uj9VmCzo

Adamın kartı da çok şıkmış:





S4B3
The Zazzy Substitution
imdb80
5

* john ve yoko geliyor.
- bence yoko ve yoko geliyor.

* kadınlar he, hem onlarsız yaşayamayız hem de onların hipotezleri asla çürümez ...

* ayrılık acısına kedi iyi gelir.

* Erkeklere ne söylersen tersini yaparlar teorisi ve uygulamaları.

S4B4
The Hot Troll Deviation
imdb81

Bölüm güzel bir gag ile başlıyor.
- Howard eski sevgilin işe başladı.
- Ne yapacağım şimdi ben?
Tecrübeli ve rahat mı olayım?
Arkadaşça ve yorumsuz mu?
Soğuk ve mesafeli mi?
(görmeden masanın altına saklanıyor)
- Ezik ve tırsmış yönünde karar verdiğini görüyorum.

Hogward (hovarda olan) mastır hazırlığında ve konu mankeni Katee Sackhoff.

* Sen nereden biliyor olabilirsin ki
- Okuyorum.