Kutsal Motorlar
2012
imdb70
* Bu film için Hollywood'a gönderme olduğunu (isminin)
Hayat bir sahnedir'i anlattığını sinema sever ve bu izlemiş herkesten duyabilirsiniz.
Ödüller:
20W29N Cannes'da yarışması ve Toronto'dan ödülle dönmesi şaşırtmıyor.
* filmin iki büyük ıskası iki kadın başrol oyuncusu...
Eva mendes'in rolünü Kate Moss (evlilik muhabbetine red etmiş),
Kylie Minogue'un oynadığı bölüm ise Juliette Binoche ile işler yolunda gitmediği için şarkıcıya uydurulmuş. Juliette Binoche oynasaydı filmin şanı ve şöhreti daha zıplardı diye düşünüyorum.
Benim için bu filmi etkileyeci olduğunu ifade etmenin iki yolu var:
Birincisi tabi ki filmin akordiyon sahnesinin izlenmesi.
Film tam bir Simgesel Başyapıt - Metaforlar'a boğulmuş
Eğer filmden bir şey anlamadıysanız, filmi en iyi eksi sözlük yazarı malefices1 anlatmış.
- Spoiler -
filmde modern dünyamızda bir bireyin öyküsünü metaforlar ile anlatılırken,
bir iş adamının öyküsünü eleştirel bir şekilde ela alınıyor..
film uyanan karakterimizle ile başlıyor.gidip vahşi ağaçlar dekoruna elini sürüyor.
anahtar kendisi.zorlu bir güne başlayacak ve her şey onun ellerinde.
sahneyi hayat olarak düşünebiliriz.ve insanlar ilgisiz.
yeni uyandığı için masum.bir çocuk gibi.
yaşlı bir köpek gibi de paytak paytak yürüyor.
evden çıkarken çocuğu "iyi çalış" diyor.buradan da anlayacağımız üzere asıl işi bu mr.oscar'ın.
klasik bir iş adamı.iş ile ilgili konuşmalar görüşmeler yapıyor.ve güne başlıyor.
1-mr.oscar karşımıza dilenci olarak çıkıyor.
iş hayatını dilencilik gibi gösteriyor leos carax.
para için dilenen onurunu ayaklar altına alan kişiler olarak görüyor paraya tapan iş adamlarını.
2-tüm filmler içinde izlediğim en estetik, en sanatsal sahnelerden biriydi.
burada bir iş görüşmesi için önce savaşan, sonra savaştan galip ayrılan,
belki de önemli bir birleşmeyi sağlayan bir iş adamının toplantısını 2.randevuda anlatıyor yönetmenimiz.
toplantının, görüşmenin, birleşmenin-her neyse- başarılı sonuçlandığını anlayabiliyoruz sevişme sahnelerinden.
3-bir deli rolünde denis lavant.inanılmaz rol kabiliyeti ile izleyenleri büyülüyor m. merde olarak.
benim filmde en beğendiğim bölüm de buydu sanırım.
mezarlıktaki taşlarda internet sitelerinin isimlerini görebiliyoruz.
kay m rolündeki eva mendes de ulaşılamaz bir figür.
ve m.merde'nin ondan kat be kat daha aşağılarda olduğunu gözlemliyoruz.
koltuk altını yalaması da bunu doğrular nitelikte.
asistan kızın parmaklarını koparmasından da başarılı olmak için gerektiğinde kendinden aşağıdakileri ezen,
gerektiğinde de kendinden güçlülerin suyuna gidebilmek için kendini her türlü rezil duruma soktuğunu düşünebiliriz.
kendinden daha güçlü bir iş adamıyla görüşmek için çok çabalamasını anlatıyor bu bölüm.
paraları ısırması ve ereksiyon halinde olmasından da paranın seks kadar tatmin edici olduğu vurgusu yapılıyor.
uyuyarak sona ermesi de olumlu sonuçla sonlandığına delalet ediyor.
4- ailelerin parti kadar eğlenceli gördüğü, ama çocukların sevmediği korktuğu kaçtığı ne vardır ? tabi ki okul.burada öğle arasında kızını okuldan alıp eve götüren bir baba olarak karşımızda mr.oscar.
kızının ilk okul gününün kötü geçtiği, korkup tuvalete gizlendiğini görebiliyoruz.
dans olarak karşımıza çıkan şeyin ise sınav veyahut başarı olduğunu düşünebiliriz.
mr.oscar da kızına kızıyor.daha çok çalışması gerektiğini söylüyor.
5-akordeon sahnesi ile de filme bir nevi mola verişmiş. gerçekten çok başarılı bir sahne.çok güzel bir müzik.
6- burada kendisiyle hemen hemen aynı güçte ve şartlarda bulunan birisiyle gerçekleşen iş görüşmesi anlatılıyor.
görüşmenin olumsuz sonuçlandığı, iki tarafın da zararlı çıktığını anlayabiliyoruz.
7- bu sahnede gerçek mr.oscarı bir cafede görüyoruz.iş arkadaşlarıyla yemekte yada toplantıda.
filmin bize anlatılanın ne olduğunu anlama fırsatını en net verdiği sahne diyebiliriz buraya.
geç kalmak ile ilgili bahanelerin öne sürüldüğünü de görüyoruz.
8-otel odasında yaşlı biri ve yeğenini görüyoruz bu bölümde.
şimdiye kadar maddi olarak destek verdiği yeğeninin bu desteği istememesi de ölüme benzetilmiş.
yolda giderken eski sevgilisini gören mr.oscar'ın hala ona aşık olduğunu da anlıyoruz.
kendisiyle değil şimdiki kocası-sevgilisi ile yaşamasını ve onunla sonsuza kadar olmak istemesi de ölüm metaforuyla anlıyoruz.mr oscar'ın tepkilerinden de bundan acı duyduğu anlaşılıyor.
9-eva karakterine duyduğu aşkın, gündelik hayattan bıkmışlığın bıkkınlığın doruğa çıktığı saatleri yaşıyor mr.oscar. yorucu bir gün geçirmiş.evine dönüyor. lakin sevdiği kadınla birlikte olmayan, belki de bir takım ekonomik planlar yüzünden yaptığı evlilikten de mutsuz olan mr.oscar karısını ve çocuğu maymun gibi görüyor.
mutsuz bir şekilde zengin bir iş adamının bir günü sona ermiş oluyor.
sonda çalan müzik de gerçekten harika.
film ile ilgili başka bir fikir de limuzinlerin beyni temsil ettiği yönünde.
son sahnede kendi aralarında konuşmaları da uyumadan önceki son fikirler olarak düşünebiliriz.
modern dünyada paraya tapan bir iş adamının gün içinde karşısındaki kişilere göre kılıktan kılığa girmesini randevu metaforuyla bizlere veren leos carax gerçekten çok başarılı bir filme imza atmış.
son derece sanatsal estetik sahnelerle kafa karıştırıcı beyin yorucu bir film izliyoruz.
filmi izledikten sonra elini sallayıp "ben anlamayacaksam ne anlamı var bunların" diyenleri duyuyor gibiyim.
izledikten sonra aynı şeyleri ben de düşündüm.
ama tüketim çılgınlığının inanılmaz boyutlara ulaştığı günümüzde biraz olsun zor hazmedilen yapımlara da ihtiyaç var.klasik "bakın böyle bir senaryo düşündük çok zekiyiz 110 dksı çok zekice son 10 dk da size filmi anlattık çünkü siz anlayamazsınız" mantığıyla çekilmiş hollywood filmlerinden değil.
üzerine kafa yormayacaksak ne anlamı var ki zekice çekilmiş yazılmış filmleri izlemenin ?
önemli olan size sorulduğunda -evet okudum -evet izledim demeniz değildir.
en azından nietzsche'nin yarısı kadar düşünmüyorsanız ne anlamı var ki okumanın ?
işte bu yüzden "10 adımda hayatı anlama rehberi" "5 hamlede doğru aşk" vs vs şeklinde kitaplar yok satıyor.
eğer o fikrin nasıl çıktığını anlayamazsanız, fikrin son halini sadece duymuş okumuş olursunuz.
hayatınızda hiçbir değişiklik olmaz.
tüm dünya bundan muzdarip iken çıkıp da filme 5 dk kafa yormadan filmi aşağılamak da verilen emeğe, düşüncelere o zekaya büyük ihanet olur.
filmin tartışılacak yönü yok mudur ? elbette vardır.ama en azından biraz kafa yorduktan sonra.
örneğin ressamların yaptığı kimi tabloları yalnızca simge bilimciler çözebilirken şu soruyu sormak kaçınılmaz oluyor : ne için sanat ? kimin için sanat ?
halk anlayamayacaksa sanatın işlevi nedir ?
sonuçta yönetmen ile seyircinin tecrübesinin aynı seviyede olması çok çok düşük bir olasılık.
hele de filmde anlatılan gibi bir dünyada yaşarken..
denis lavant'ın inanılmaz performansı leos carax'ın dahiyane zekasıyla gerçekten çok çok etkileyici, can alıcı düşündürücü bir film holy motors.
Mükemmel yazmış, Suser... Tebrikler. Üstüne söylenebilecek tek kelime bulamıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder