Le fabul eux destin d'Amélie Poulain 2001
Sinema Tarihinin en iyi filmleri arasında
Avrupa Sinemasının en iyi 10 filmi arasında
1001film
* Heykelin gösterdiği ok -
* Korku tünelinde platonik aşkı onu görevi icabı korkutmaya çalışırken tezat bir duygu içersindeki Amelie'nin cilveleri
Oscar'ı: Bir balkan klasiği: No Man's Land'e kaptırmış
Bafta'yı: LOTR'e kaybetmiş (keşke kazansaydı)
Kendi ülkesinde Cesar'ı silmiş süpürmüş
European Film Awards (2001) bir çok ödül almış...
* Sinema tarihinin en unutulmaz epik sahnesi,
Sinema'da Amelie'nin filmi diil filmi izleyenlere izlediğini iddia ettiği sahne... Sinemada acaip detayları takip etmekten hoşlandığını söylüyor bir de:
Örneğin yola bakmayıp yanındakiyle konuşan oyuncular diyor...
Spencer Tracy'in daha sonra Steve Martin'in Tekrar çekiminde oynadığı Gelinin Babası filmdeki şu sahneyi gösteriyorlar:
Bununla Çıplak Silah'ta dalga geçmişti...
* Son sahnesi'de Roman Holiday'e göndermedir...
- Zaten 70'li yıllarda çekilseydi bu film amelie'yi Audrey Hepburn oynardı.
* Filmde İstanbul ve Sultanahmet'de var:
nino çok gecikti. amelie'ye göre bunun sadece iki açıklaması olabilir:
birincisi;
resmi bulamadı.
ikincisi;
resmi birleştirecek zamanı olmadı, çünkü polis tarafından kovalanan üç azılı suçlu onu rehin aldı ve kaçmayı başardılar.
ama bir kaza geçirdiler, iyileşince hiçbir şey hatırlamıyordu.
bir kamyon şöförü onu aldı. ama onun bir kaçak olduğunu düşündüğü için, onu istanbul'a giden bir sandığa koydu. orda, afgan maceracılarla karşılaştı.
afganlar onu sovyet füzelerini çalmak için yanlarında götürdüler. ama kamyonları tacikistan'da bir mayına rast gelince infilak etti.
tek kurtulan oydu. dağcılar ona yardım ettiler.
ve o da bir mücahit oldu.
sonuçta amelie, hayatının geri kalanını olmadık şeyler geçiren ve kafasında aptal bir şapkayla dolaşan biri için üzülmeye değmeyeceğini düşündü.
* "Eğer bu fırsatı kaçırırsan kalbin benim iskeletim kadar kırılgan hale gelecek"
Hele bir de suya dönüştüğü sahne...
* "Ailem der ki: atasözlerini iyi bilen bir erkek tamamen kötü olamaz."
Bizde de buna benzer bir kelam vardır ya: "size çay ikram edenden zarar gelmez"
Bizde de buna benzer bir kelam vardır ya: "size çay ikram edenden zarar gelmez"
* Filmin en çok güldüğüm maç fanatiği adamdan aldığı anten intikamı...
Irkçı faşist manavdan aldığı her intikam sahnesi...
Babanın cücesine dünya turu yaptırması
(babanın onun anlattıklarını dinlemediğini ispatladığı -çocuk aldırdım ve kalbim zayıflamış- an)
* - you believe in miracles?
- not today
* Kek yaparken kedinin gelmesi, ardından amelie'nin ağlaması.
* Amelie'nin mucize tadındaki iyilikleri:
Madeleine'e 40 yıl gecikmeli mektup göndermeye çalışması,
Dominique bredoteau için o oyuncak kutusunu göndermesi
Kemik hastası Renuar replaycısı yaşlı amcaya tv'dan güzel kayıtlar sunması
(akıllı tv bundan arak bir fikir gibi)
* Olumsuz düşünenlerin overrated olarak:
eternal sunshine of the spotless mind, dolls, jeux d'enfants, corpse bride
birlikte andıkları film...
= Daha uçuk bir film olarak Leolo
1992
Time dergisinin seçtiği en iyi 100 film arasında
* Bir başka bakış açısı:
-eksi- Meğer kız normal bir çocukluk yaşamamasından ötürü obsesif kompulsif kişilik bozukluğundan, sosyal anksiyeteye, halüsinasyonlar görmekten kim bilir, belki de şizofreniye dek çeşitli ruhsal bozuklukları olan, onun bunun işine burnunu sokan, evlerine hırsız gibi girip eşyalarını karıştıran bir psikopat...
* Filme dair çok hoş iki ayrıntı:
Amelie komşusunun mektuplarını alıp onları tek tek okuduğunda her birinde farklı bi fon vardı.. işte birinde yağmur, birinde savaş falan.. mektupları kesip yapıştırıp birleştirip kadına verdiğinde de her kelimeyi nerden kesmişse o mektubun fonu vardı..
Hani sonuna yakın Amelie kabartma tozu almaya gönderdiğini hayal ediyor ya nino'yu.. orda patron olarak sürekli özürlü olduğu için patronu tarafından aşağılanan lucien'i, çırak olaraksa collignon'u hayal ediyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder