2008 Yerli Filmler

Türk Filmeri inanılmazı gerçekleştirdi ve
Türkiye sinemalarında en çok izlenen ilk 10 filmin ilk onunu da ele geçirdi:

1. Recep İvedik ............................... 4 500
imdb:58 beyazp:76 sturk:80
2. AROG ......................................4000
imdb:76 beyazp:76 sturk:76
3.MURO.....................................2000
imdb:49 beyazt:72 sturk:76
4.Issız Adam............................2000
imdb:77 beyazt:85 sturk:85
5. Osmanlı Cumhuriyeti ......1250
imdb:60 beyazt:66 sturk:77
6. Mustafa............................1000
imdb:66 beyazt:74 sturk:69
7. 120 ..........................1000
imdb:71 beyazt:83 sturk:85
8. Maskeli Beşler Kıbrıs ...........900
imdb:27 beyazt:58 sturk:73
9. Çılgın Dersane Kampta ......800
imdb:26 beyazt:36 sturk:77
10. O… Çocukları ..........700
imdb:63 beyazt:70 sturk:82

Neredeyse geri kalan tüm filmlerin
toplamı kadar gişe elde etti
20 milyon bilet sattı...
Diğer türk filmleri:
12. Ulak ...................... 500
imdb: beyazt: sturk:
16. Avanak Kuzenler .... 400
imdb: beyazt: sturk:
20. Aşk Tutulması.... 350
imdb: beyazt: sturk:

24. Senum ....300
imdb: beyazt: sturk:
27. Destere ... 250
imdb: beyazt: sturk:

34. Plajda ..............175
imdb: beyazt: sturk:
35. Süperf Ajan K9... 175
imdb: beyazt: sturk:

43. Vicdan ......... 150
imdb: beyazt: sturk:
45. Devrim Arabaları ... 125
imdb: beyazt: sturk:
47. Üç Maymun ..... 125
imdb: beyazt: sturk:

84. Bayrampaşa ... 75
imdb: beyazt: sturk:
86 Son Ders ... .. 75
imdb: beyazt: sturk:
90 Şeytanın Pabucu ... 75
imdb: beyazt: sturk:
91 Mevlana.... 50
imdb: beyazt: sturk:

107 Fırtına .... 50
imdb: beyazt: sturk:
117 Sıcak ......25
imdb: beyazt: sturk:
139. Son Buluşma... 10
imdb: beyazt: sturk:
140. Girdap......... 10
imdb: beyazt: sturk:
141. Peri Tozu......... 10
imdb: beyazt: sturk:
155. Vesaire Vesaire ...5
imdb: beyazt: sturk:

ilk 10 film hakkında eksi sözlükten bilgi toparlaması:

1- Recep İvedik 4500
imdb:58 beyazp:76 sturk:80

* Borat türevi bir anti-kahraman + Skeç kahramanıdır
uzun metraj skeç şovu+ Özgüven delisi , utanma bilmez bir karakter...
* dıravdan bir otel komedisi
* "i've a dick"in söyleniş benzerliği
*Mizah dergisi yazarlarının işin içine kaltıldığı filmler : Serkan Altuniğne
* = Kapı Tecavüz sahnesi baabında Mr Bean Tuvalet sahnesi
* 80'lerin ilk ve ortaokul avam
esprilerinin ve argosunun bir toplaması:
"koyim da turat, indiragandi,"sen suda batmazsin senin tipin kayık" "
Lakin bu esprileri zaten 30 yaşında öküz gibi bir adam yapıyor... yani onun zekasının 8 yaşında bir çocuk zekası olduğunu anlıyoruz... komik tarfı bu!
* Muradına erememiş Şahin K. tipi...
* Maganda tiplemesini bir kollejlinin sinemaya taşımasının dayanılmaz acısı...
* Kemal Sunal'ın kötü filmlerindeki kıro karakterlerinin bir benzeri...
* Kara Ambar Şoförlerinin atıştığı sahne ile
çiçek abbasın atıştığı sahne arasındaki derinlik farkı...
* Mr Bean - Dedektif Cruoso, Shrek tiplerine yakın mı... Mizahhı ne kadar yakın?
*Amerikan eşdeğerlerini "superbad, amerikan pastasi, knocked up, deuce bigalow male gigolo, Mike Myers Auston Powers'lar " gibi filmlerde aramak gerekir...

*Umarım ileride adam sandler ve sahan aynı filmde oynar senaryosunu da kevin smith yazar. laf eden herkese de zorla dayakla izletilir.
* Köpükler içinde koridorda kalan tip aslında Ferhan Şensoy'un Elveda SSK romanında yer alan Şükrü'dür
* süper mario benzetmesi,otobüsün camına garfield benzetmesi yapması...
" bu ne saçma hayat , bu ne dingil hayat ya , bu ne kolpa hayat bu ne manyak yaşam tarzı ya , bu ne bohem yaa " "gonuşma laağn, sus uleyn","aşşu camı aşşu camı ya, ne gokuyo burası resmen abış arası gokuyo yaa"
"kolum memene deydide" "dün akşamı anlatmaaaayım" "dananın kuyruk sokumuyla gerdan yağından yaptırdım" "rakınkok gibisin çadır kurmak istiyorum"
* otel resepsiyonunda: dringgg - cevap veriyorum - recep ivedik...
"arka tarafı hazırlayın yeni üye kaydı yapacağım" diyen ayı başkana,
"dikkat et de yeni üye sana kaymasın" diyor...
*film bittikten sonra yazılar geçerken, pornocu yönetmenin jandarmaya "abi vallaha sanat filmi, kült film şerefsizim" demesi...
-salim abey sen facebook'a üyemisin?
-hayır değilim ama iyi bişeyse olabilirim
- boşver hiç bulaşma zaten çok amele kaynıyi bende çıkmayı düşiniim
*gay kamyon soforune "chucky'nin gelini" demesi olsun, it referansi, moonwalk dansı, mail adresini cep megapikselini şeettirmesi...
*"yuh ayıya bak o kadar yenir mi" - "lan o araba seni taşımaz sen onu taşısana ayı! hu ho ha !" diye gükenlerin filmi aslında bu film..
* Türkiye'de büyük bir kesim "fıkralarla türkiye" programına gülmektedir "Nasuuuu"
Bu tür mizahı ciddiye almayarak, üzerinde düşünmeyerek, onları aşağılayarak o kitleyi büyüttük, kendimiz cücük kadar kaldık... Distopik bir öngörü olacak ama "idiokracy" filmi gibi bir gelecek mi bizi bekliyor...
*Herkese lakap takan tiplemeler ... sawyer ,
=King Kong'un kız dans ettikten sonraki gülüşü ile ivediğinki nerdeyse aynı
*Senaryo recep ivedik diye yazsaydı komik olacaktı film...
Recep ivedik, kemal sunalın kötü filmlerinin ve mehmet ali erbil sulu mizahna yakın olabilir, gazman'a da benzetebiliriz, ama huysuz virjin'le ve nejat uygurla mukayee edilmesi , orta oyunu kökenli mizahı bilmediğimizden kaynaklanır... "şaban kuşağına hitap eden"
* Grotesk mizah *Boktan eğlencelik filmler
*cüzdan düştüğünde "sen kira vermiyosun" diyen kişi cüzdanı teslim etmez.
giden arabanın aküsü bitmez.
araba yokuşta ise boş aküyle çalıştırılabilir.
Bu kadar devamlılık hatası bir filmde olamaz...
Kıl konusunda iddialı olan bu yeni komedi kahramanının, kıllarının sahneden sahneye
azalıp çoğalması...
recep ivedik'in jimnastik kıyafetiyle asansörde iki alman turistle karşılaştığı sahnenin sonlarına doğru recep turistlere hafif yan dönüyor ve simsiyah mikrofonu beline asılmış şekilde yukarı doğru çıkan kablosuyla birlikte bariz şekilde görünüyor.

* Emrah Ablak'ın Tübitaktaki Bayram efendisi...
*** sosyolojik ve etimolojik olarak; toplumun yeni "argo ihtiyacını" karşılaması ve yeni "günlük sakızlar", "ağızlıklar", "fenomenler", "geyikler" sunarak; bireyin vandallaşma içgüdülerini, çevresine zarar vermeden, bir sinema filmiyle masture etmesi açısından önemli bir film olarak görülmelidir.

* adada porno film çekmeye çalışırken kılları sulardan fışkırarak çıkan kişi eminim sadece benim değil tüm popüler kültür takipçilerine şahin k.'yı çağrıştırmıştır. kamyoncular ile yaşanan diyaloglar ise yer yer bariz bir şekilde müjde ar'ın arabesk filmindeki repliklerini içeriyordu. ivedik'in havuzda ayakkabısını suya kaptırması the party'e selamken 80'ler disko tribi bana sevtap parman ve hülya avsar filmlerini anımsattı.

"ulan güdük, ben senini anani...", "ver ulan mektubumu eşşollessek" gibi efsane hababam sinifi repliklerini sansursuz tv'den izleme firsati yakalamis bir neslin uyesi olarak, filmdeki "sicarim lan isine" seklindeki kufurler bana garip gelmedi. osurukla sise devirme gibi sahneler de, "ucan memeliye ornek hostestir" (hababam sinifi 1) ne kadar yaratici ise o kadar yaraticiydi.
hatta kamyoncular dernegindeki gay kamyoncu tiplemesini de mavi istiridye bari'ndaki gaylerden veya nejat uygur'un egilip yerden para alma sirasinda yasadigi kötü kaybetme korkusuna dayali tiyatro senaryolarindan daha fazla yadirgamadim. gayet normaldi...

* Zengin yaşama, otellerdeki spa merkezlerine, kibar müdürlere, yapmacık tavırlara, özenti tavırlara tepkileri gösteriyor. Ben çok kültürlüyüm, dalmayı severim diyenlere gülme arzusunu tetikliyor, buralarda 300 tane balık yasıyor diyen adama söyleyemedigimiz tepkiyi koyuyor ya da açık büfe diyince en azından benim aklıma gelen hepsini alsam ne olur sorusuna cevap veriyor. Şahan gökbakar ya da yapımcılar ya da film ekibi, bir damar yakalamışlar, kültürü görmüşler, tam noktasına filmi yerleştirmisler. onlara göre "halk bunu istiyor"dan ötesi yok, film gise basarısı yapıyorlar ikincisi bundan daha fazla is bile yaparsa çok da sasirmamak lazim. Biz buyuz, denilecek çok fazla sey yok. Öyle tiyatrolarda, sergilerde, klasik müzik konserlerinde büyümyüs bir nesil degiliz. bayburt bayburt olalı böyle zulüm görmedi anlayısındayiz, esoluessek sozune gülmüş insanız. Amaç gülmekse ve film bunu veriyor.

*Mizah güzel olmasına güzel, deli gibi gülüyoruz, ancak malzeme doğru seçilmediğinde veya yanlış işlendiğinde barındırdığı birçok tehlike var. mesela, çevresindeki insanlara amaçsızca rahatsızlık veren, her an herkese horozlanıp dayak atmaya hazır, kadına zerre değer vermeyen bir tipleme, uzun yıllardır türk mizahının en önemli malzemelerinden biri
* Hiç oyle kendini begenmis, gotu kalkmis zuppelerden, 'sanat asiklarindan' olmadim. her turlu argo mahalle maci ortaminda, ' kaptaniniz tosun, okuyana kosun ' ve ' bu laflar bayir assagi ' gibi bir ortalama bir cocuklugum oldu. yani cogumuz gibi, ayni umut sarikaya'nin surekli super ozetledigi gibi.. en siradan sakalari da yaptim, yapan bir suru arkadasim da oldu, hala da var..simdi bu entry uzerinden ' caktirmadan ' kendini anlatma olayina niye girdim ? cunku ben bu kalitesiz, sacma sapan, recep ivedik adindaki seye gulemedim arkadasim; tebessum bile edemedim. filmi izlemeden once, kotuleyip kucuk gorenlere cok kiziyordum, ' iste gene entel bozmalar kotuluyor filmi ' diyordum ve o kadar emindim ki izleyince yarilacagima... tamamen hayal kirikligi ve kizginlik vardi film bittiginde biraz da eksi bir surat.. bu ne lan.. bunun tam olarak hangi kismi film acaba? Ben hayatımda hiç bu kadar seyirciyi salak yerine koyan bişii görmedim lan!

*sinema en popüler sanattır. böyle olunca pop kültürü ve taranfından sündürülmeye, çekiştirilmeye ve kullanılmaya mahkumdur
* gerçek mizahla bu tarz ucuz mizahı da ayırt etmek lazım...

"son dönemlerde sinema diye diyalogsuz uzun süreli görüntüleri izletiyolar bize, ben bunu yıkıcam" tandanslı diyaloglarla gündemdeydi. nuri bilge ceylan'ı, zeki demirkubuz'u falan tenkit ediyor aklınca. ama şahan'da şöyle bişi var. tek yönlü iletişimde başarılı.

"recep ivedik adlı filmde nelere gülmeliyiz?" diye kısa bir kitap yazılması gereken, sanıldığı kadar boş olmayan film. cevabı çok feci spoiler içerir, o yüzden:
alalım avanak suratlı komedi tipini, koyalım standart komedi filmimize. kahramanımız yolda arabaları bozulmuş iki hoş kız görüp durur, kızlar bizim çocuğa sırnaşıp arabalarını tamir ettirirler. bu herhangi bir durum komedisinde rastlayabileceğimiz bir olay. karakterimiz kendi arabasının aküsünü kızlara verir ve aküsüz kalır. sonra arabaları tamir olan kızlar birer öpücük verip şapşal suratlı kahramanımızı bırakırlar. bizim çocuk kızların arkasından bakarken kendi aküsünü verdiğini anlayıp şapşal şapşal bakar, seyirci güler, güler, güler...
şimdi de kahramanımız recep ivedik olursa olanlara bakalım:
recep, yolda arabaları bozulmuş iki kız görüp durur, onlarla hiç kibar konuşmayıp arabalarının özelliklerini filan sorar, sonunda kendi arabasının aküsünü verir ve sırnaşmaya çalışan kızlardan biriyle "yaklaşma kız, sinsi" filan diye konuşur. "kızlar gidince de şapşal şapşal bakar" ve güler miyiz? hayır, hemen arabasının servisini arar, "aküsünü çıkardım çalışmıyor, bu ne biçim araba benzinle mi çalışıyor aküyle mi? akülü araba mı lan bu? peki bu konuşma hizmet kalitesi için kaydediliyor mu? o halde bunu dinleyen tüm teknik ekibin allah belasını versin" der.
peki başka bir durum ele alalım, bilimum komedi filminde karakterlerin odanın dışında çıplak kaldığını görmüşüzdür. baş karakterimiz çıplak bir şekilde utana utana koridorlardan geçer, gördüğü insanlar çığlık atarlar, utanır "pardon, çok özür dilerim" filan der, seyirci yerlerdedir, sonunda çamaşırhaneden muhtemelen kadın giyisileri alır ve kadın kılığında gezmeye başlar, seyirci yine yerlerdedir.
recep, odasının dışında yarı çıplak kalakalır. diğer komedi filmi karakterleri gibi utanıp sıkılıp kaçmaz, önce kendisini gören temizlikçi kadına diklenir, sonra o halde lobiye inip bağıra bağıra "ne biçim otel burası ya kapıyı bir kapattık açılmıyor!" diye ortalığı inletir.
bu gibi sahneler recep ivedik'te fazlasıyla bulunmakta, masaj sahnesinde şişman kadına masaj yapması ve sonra gidip "nerdesin sen!?" diye esas kıza kızması, minibüste rockçıların yanında ezilip büzülmesi gerekirken tokat atmaya başlaması... görüldüğü üzere diğer komedi filmlerine göndermelerle dolu bir filmin recep ivedikçesini izlemişiz. recep ivedikçe derken; "kompleksli, agresif bir karakter sıradan komedi filmine girse ne olurdu?" sorusuna cevap vermişiz. tamam bazı yerlerde iğrençlikle komiklik karıştırılmış ama "buna nasıl gülüyorlar ıyyyy banal yaratıklar" demeden önce ne izlediğimizi bilelim. açık söyliyeyim, goraya gittiğimde sinema salonundaki gülme eksikliği gözüme çarpmıştı ve ne kadar çok seyredilmiş olursa olsun, bizim sinema salonuna göre gora beklendiği kadar iyi bir film değildi. recep ivedikte ise filmde gülme efektleri var sandım bir süre, her espriye çok gülen salon, bence filmin amacına fazlasıyla ulaştığını gösteriyor.


Türk Maganda Filmografisinden
= Zampara Seyfettin (o da otel kazanıyor)
Grup Vitamin bu film için soundtrack hazırlamıştır:
"var ya harbi zontasın, kıllarını tararsın da,bize hava atarsın"
- çiğdem mi? en sevdiğim kız ismi..kim koydu?
- babam koymuş..
- bravo babana..çok güzel koymuş..

-ohh be abi ,maşallah ahtapot gibisin , bir elin şamda bir elin çamda.önünde ç var ona göre.

* korsanın donla denizden çıktığı sahne, Beach Volley oynayanlara seyfettinin
"ulan ne modeller var. biz bunu uçurtma yapar uçururuz şerefsizim! dediği sahne...

-Crazyi crazy, stupid
-Ne dedi
-Yedi sülaleni sevip gitti

- kaça kadar okudun seyfi?
- vallahi tam ilkokulu bitirdim , askere aldılar.

- iyi geceler canım!
- Canın çıksın!

Seyfettin, otobüste muavine devamlı "asistan" diyerek seslenir.
kafasında hep bandanayla gezen elemana "korsan" ismini takar.
korsan, seyfettin'e ve kıza sorar "siz çıkıyor musunuz?" seyfettin cevap verir "bi çıkıyoruz bi giriyoruz bi giriyoruz bi daha çıkamıyoruz"

* Muavinle dalaşarak yanındaki kıza hava atması...

---------------------------------------------------------------

AROG

* Turrist Ömer, Cilalı İbo tadında bir kahraman... neo-turist ömer.
* uyanik, her beladan kurtulabilecek esnaf tiplemesi...
* efektler hollywoodu yusuflattı
* Pazarlama stratejisi farklı: Anlamanız için Dekoder lazım!
* Cem yılmaz da üç maymuna saldırmış...
* ivedik ticari bir filmdi Arog sinema seyircisine asgari görsel zevki sundu film ve efekt kalitesi olarak....

* iyi espriler:
Ceku: Bebeği gora'da dünyaya getirmek istiyorum Arif.
Arif: Ne yani, bebeği gora'da dünyaya getiricez, sonra yine dünyaya mı getiricez?

Saban sürmek için öküz arayan Arif, ağaç dibinde hayta iki gencin "yiyor ama çalışıyor" demesi üzerine öküz olarak onları kullanması...

Arif'in sırttaki mimi dövmesini görüp özenen çirkin kadına söylediği "merak etme ablacım senin dövmeni de hazırladım, yeri de hazır hem, böyle iki yanaklı düşündüm." (yani götüme benziyorsun diyor kadına)



Apartmanda toplu seks (kadın programı şeysi)

Dimi'nin bulduğu zaman makinesi (demin- şimdi)
arif: ee n'oldu?
dimi: deminden, şimdiye geldim! bekleme süresini uzatırsan, 1 milyon yıl sonraya kadar gidersin.

*sen söyle; muhtarın görevleri ne ?
* git oradan 10 luk çivi al bu şimdi maden devrine kadar gelemez
*babam vermez iki yıllık kontratı var

Arif'in taş devrine düşünce cep telefonunu çıkartıp yanlış numarayı arayarak ingilizce kasması , absürdlüğün dibine vurduğu bu sahnedeki ingilizce aksanın rezaletliğinin yanısıra kullanılan cümlelerin komplike olması...

Mizansen espriler:
Çocukların tiyatro'da maymunla seviştiği sahneyi de canlandırmaya kalkmaları...

Logar yüzünü arif in yüzüne dönü$türmek icin makinenin altına yattığında makineden robot kollar kalkar deği$ik mekanik sesler cıkarıp komplike hareketler yapar.kolların ucu acılır daha kücük bi kol cıkar o da acılır daha kücüğü cıkar.bu sırada izleyici yüze yapılacak operasyonu beklemektedir.kollar arif in ip gibi incecik bıyığının yapayını alır logar ın yüzüne pik diye yapıstırır ve operasyon biter...

Bayram sabahı el yalama (zamanla oturacak tabi bu tür aderler)

Cücenin sürekli yanlış kumanda vermesi (en iyi cüce esprileri)
taksi çağırıp sadece içinden sopa alma esprisi -
kargaya yapmazsam ne olur dayılanması -

Argo Mizahı
arif : naaptın ? yine bütün gece internet...
ceku :hıı hı...öğrenecek o kadar çok şey var ki...
arif : yavrucum acele etme yavaş yavaş ya...bak ben 40 yaşındayım benim dünya ile ilgili bilgim kutuplar hariç %78 - % 79
"tipe gelince braveheart , zora gelince sanatçıyım..."
"dağlar denize paralel mi?"
"tipe bak tipe.yılan aynı yılan.hiç değişmemiş"
"ateş var. vereyim mi dayı"
"hee götünde de ceviz kır tam olsun!"
"sktrngidin lan jurassic parka çevirdiniz burayı"
"nereye bakayım, götüme mi bakayım?"
- sopaya mı güveniyorsun?
- ne güvenicem lan sopaya.

Kelime Esprileri:
"hangi devirde yaşıyoruz?"
"1 haftada ilk çağ 2. haftada orta çağ fln derken 1 aya fransız devrimine bile geçeriz"
"Bu çocuklar bizim geleceğimiz" yerine
"Bu çocuklar bizim geçmişimiz" demesi
*Arif: Sizleri hep tarih kitaplarından okudum, ama hiçbirinizin adları yazmıyordu, anonimdiniz. halbuki herbiriniz birer ismi var: mimi, taşa, cuhara, dimi...
Dimi: Evet arif.
*carlosu 3kişi tutuyo denildiğinde görüntüye gelen carlos ve boynuna geçirilmiş 3 halatiı tutan 3 insan sahnesi
nil'le ilgili olarak devrin "taş devri" olduğu tespiti, zafer algöz'lü kabilenin feodaliteyi çağlar öncesinden yakalayan "emmi/yeğenim" geyikleri...
Hamur açan kadına "elinin hamuruyla sen karışma" demesi...
"döner bıçaklarıyla dalalım mı abi !"

* Emmi diye bir karakter var ki olayı eski türk filmlerindeki gibi konuşmaktan ibaret

Çeşitlerin deyimlerim oluşumuyla ya da kullanılış şeklini ti ye alan espriler
*"Başında ekmek kırmak (normalde yeminimi bozdum manasındadır)
Darbe bizi 10 yıl geriye götürür
Çirkin kadına: "ya bi git be kadın elimden bi kaza cıkacak"
"Dualarınla yaşamıyorum ki beddualarınla öleyim"
"Kırık olsa duramazsın"
-bir elin sesi olmaz!!! iki elin sesi olur!
-daha atasözünü oturtamamışsınız...
Deyimlerden sonra: "yaz bunu iyi laf."

Politik göndermeler:
-bu ne?
-petrol çıkartıoo..
-çıkartasana!
-siee çıkartayımda kavga çıkartın...
Zaman makinasında seksen öncesi kalibresi göze çarpar.
ayrıca çiçek seçiminde "lale olması lazım lale" demesi
Ortaya fışkıye kurdurtması (melih gökçek)
figuratif anlatimlardan birinde ataturkun latin alfabesi ile kara tahta basindaki pozunun arife uyarlanmis hali
Dahşan Affı
Beyin göçü esprisi: "tabii göçecek bu beyin, ne yapsın abi!"
Sanatın ve sanatçının engellenmesi, çok sesliliğin susturulması,
Gelişmenin otorite tarafından sevilmemesi...

*Filmin altyapısının "yapılmış diğer filmlere göndermeler" üzerine kurulu olması:
Öncelikle kendi filmi GORA'ya
logar: Ceku'yla evlenip gora'da tahta oturucam
arif: Tahta mi?
logar: Tahta tabi, zoruna mi gitti? ates su toprak tahta. ahahahahahaha
* Küfür konusunda gelen eleştirilere cevap veriyor filmin başında arif ilk küfür ederken:
"şşşş çocuklar kötü etkileniyor" dio
* yalannnn! yalann söylüyorsunnn! (yeşilçama gönderme)
Matrix:
havada asılıyken:
- arif abi, şu 100'lüğü iki 50'lik yapabilcen mi?
- yav şimdi tam sırasını buldun ...

Eyes Wide Shut maskesi ve müziği, Ghost, 2001 a space odyssey,neseli gunler?
jurassic park, maçı alma bakımından space jam'e,
Face Off, Mission İmposible, The Fifth Element
"mel gibson'un filmine benzemesin"
"tanriya kurban ediyorlar ya" diyaloğuyla Apolaliptica'ya
Gladiator: yakılıp yıkılmış kasabaya gelip ağaçta asılı sandığımız elemanların görüldüğü sahne
Arogan'ların mağlubiyet sonrası tıpkı RockyIV deki sovyet liderleri gibi
tereddütlü alkışlaması Rocky'ye göndermedir...
Robert zemeckis'e de saygı duruşu var bu filmde. back to the future
manifestosundan yararlandışı için (örneğin yüzük)
enigma sahnesi "return to innocence mini klibi"

* Güncel olaylara dokunduran mizah:
yengeç dansı, gol olur rıdvan, banu güven
yaşının 17 olduğunu belirten amcaya senin adın teoman olsun demesi
cem yılmaz bu filmde aids'in geçmişini de gözler önüne sermiştir.
"akdeniz akşamları" göndermesi.
arif'in* maç seremonisindeki yüz ifadesiyle 16 kasim 2005 turkiye isvicre maci öncesi alpay özalan'ı hatırlattığı film
kaayanin mac baslamadan once yaptigi hareketler de aziz yildirima gondermedir
"kibariye lan bu boru mu!"

Durum Mizahı:
özkan uğur'un icat (!) ettiği zaman makinesi,
arif'in maç öncesi "üçlü" çektirmesi,
adamımızın yontma taş insanlarına "medeni olun" yalvarmaları...

Klişeler:
Dramatik bir konuşma sırasında çıkan müziğin biri tarafından çalındığını görmek...
Avrupa yakasında yapıldı, Zeki Metince de yapıldı daha önce
sinema olarak : top secrette çekirge, kadın itfaicelerde ara katta kontoras olarak yapıldı...
filmde geçen altyazının oyuncular tarafından okunabilmesi, hikayenin ortasında kameraya dönüp seyirciyle konuşulması, geriye düşülen spor müsabakasının efsanevi şekilde kazanılması, kötü adamın birden bire duygusallaşıp iyi insan olması

Başı sonu olan bir hikâye anlatılmış, izleyenin inanması için de efektiydi, kostümüydü... bayağı emek harcanmış. o kadar ki hikâyeyi bağlamak ve anlaşılır kılmak için bazen uzun süre sıradan diyaloglar geçiyor. ama hakkikaten bu hikâye nasıl bitecek diye merak uyandırabiliyor...
Arif'in ne işi var taşdevrinde, mahallesine geri dönsün... Herşey güzel olacak, hokkabaz gibi filmler yapsın... Bak böyle mahalleyi terkedince ortam Recep İvediğe kalıyor kardeşim...

Bu sefer güldürmedi (bu sefer ağlattı ve son şakasını yaptı stand up'ına gönderme)

AROG -RRrrrr arasındaki benzerlikler:
- iki film de taş devrinde geçiyor
- iki film de de birbirine rakip köyler var
- iki film de de kötü adamın adı kaya ve çok ama çok benzer bir kostüm giyiyorlar
- iki film de de insan maymun yakınlaşması var orgy monkey durumu söz konusu
- arog'da bir futbol maçı yapılırken rrrrrrr'da bir voleybol maçı yapılıyor
- sinematografik açıdan birbirine çok benzeyen bazı sahneler var. misal olarak ozan güven'in sazlık'ta avlanma sahnesi ile çok benzer bir sazlık sahnesi var, iki filminde finalinde bir dinazor gelip çok benzer şekilde kötü adamı ve kamerayı yiyerek filmi bitiriyor, maçlardan önceki bu maçı alıcaz şeklinde yapılan gaza geliş çok benzer bir çerçeve ile çekilmiş, bir de arog'daki koca arıyı rrrrrrr'da şef'in karısı afiyet ile havada yakalayıp yiyor
"a.r.o.g"daki isimler de benziyor. iki filmde de kaaya adlı karakter var. "a.r.o.g"da nil karaibrahimgil "mimi"yi, "rrrrrrr"daki baş kadın karakterin ismi higi... (bkz: ya bi siktir git)
-iki filmde de rakip kabilelerin çocukları birbirine aşık. (bkz: romeo ve juliet).
- sonuç olarak iki film de sıkıcı birer komedi filmi...

AROG ile (ti filmlerin üstadı) Mel Brooks'un
"history of the world part 1" deki Stone Age'le olan benzerlikler...

Daha önce yapıldılar:
sigara esprisi - xxx -hani onda da isi gudumlu fuze sigara icen adamı vuruyordu...
en çok yapılan esprilerden, sigara daha çabuk öldürür falan, cehennem silahı mesela...

Yıldıray Oğultan'dan islami bir bakışla AROG:
"az zamanda çok iş" yapmaya çalışian arif tipi,
Okuluna çocuğu yazdırırken, çocuktaki sturist ömer bıyığından dolayı içeri alınamasmasını türban üniversite meselesine gödnerme olduğunu,
Eline futbol topunu alıp "Beyler buna top denir" dediği sahne "Efendiler
buna şapka denir" diyen Atatürk'ü hatırlattığını... "tahammülsüz modernleşmeci" krizine girmesini de bu badda değerlendiriyor...

A.R.A.K.
Dünyada iyi mizahçıların iki tür film yaptıklarını düşünüyorum...
Örneğin Jim Carrey Mask (maske), Dump And Dumper (salak ile avanak),
Ace Ventura (Hayvan Dedektifi) Me, Myself & Irene gibi popüler, bol
şutlu komedi filmleri de yapmıştır Truman Show, Man On The Moon,
'Eternal Sunshine of spotless mind' gibi humour, entellektüel mizah
içeren farklı dramalarda... Charli Chaplin sabun köpüğü bol slapstikli
Gold Rush (altına hucum) gibi filmler de yapmıştır, Modern Zamanlar,
Şehir Işıkları gibi sistem eleştirisi içeren komediler de... Bunu
Woody Allen, Billy Crystal gibi yazar oyuncular da çok yapar...
Türk sinemasında bunun en iyi örneğini Şener Şen, Kemal Sunal, Zeki
Metin verir...
Bu üçünün de Ertem Eğilmez yönetiminde ya da gölgesinde çektikleri
filmlerle diğer filmleri arasındaki farkları anlatmakla bitmez...
(Şener Şen için Yavuz Turgul diyeceksiniz ama onda da şunu
hatırlatırım, Yavuz Turgul, Ertem Eğilmez'in bir numaralı asistanıdır)
Türk sinemasının bir de ARAK rezaleti var... Kemal Sunal'ın Şarlo'nun
The Kid ve Şehir Işıkları filmlerini nasıl piç ettiğini, (sinema
tarihinin en komik boks sahnesi Charli Chaplin'in bu filmindedir ve en
rezili ise nasıl taklit edemediklerini ispatladıkları En Büyük Şaban
filminde Kemal Sunal beceriksizliği), Şener Şen Kırmızılı Kadın
filmini gereksiz yere nasıl biçtiğini, Benim en sevdiğim fransız yazar
yönetmenlerden Francis Veber'in (vodvillerini sahnelemiş, fransada
film versiyonlarını kendi çekmiş sonra amerikalılar bir çok filminin
ABD versiyonu yapmışlardır... dünyada beni kasıklarıma ağrılar sokan
filmler yapmıştır) L'Emmerdeur adlı filimi zeki metin gibi mizah
duayenlerinin nasıl katlettiklerini düşündükçe tüylerim diken diken
oluyor hala... Yavuz Abinin dediği gibi YAZIKLAR OLSUN...
Cem Yılmaz'ın AROG una gelince... Baştada söylediğim gibi iyi
mizahçıların iki tür film üretiyor... AROG popüler, bol şakalı bir
film... Hokkabaz ise çok çok çok iyi bir film... Bunun detaylarına
girmek istemiyorum... Bu kısım yukardaki film örneklerine bakarak da
anlaşılabilir.... İyi bir mizahçı olduğuna inandığım için Cem Yılmazın
iki türdeki filmlerine de gülmüşümdür... Tıpkı yukarda saydığım tüm
Jim Carrey, Charli Chaplin filmlerine güldüüm gibi...
Beni ilgilendiren kısım ARAK kısmı ... Bu değerlendirmeyi de saha
sonraya bırakmak istiyorum...
Yukardaki yazılara cevaben:
Bence filmde Atatürk'ün hızla değiştirdiği Osmanlı - Türkiye geçişi
hicvi diil aksine Turgut Özal'ın hızla değiştirmeye çalıştığı Türkiye
yergisi daha ağır basmakta...
Cem Yılmaz'ın öküz olarak tercih ettiği yerde oturan iki vatandaşın
"yiyor ama çalışıyor be" kelamını buna örnek gösteririm...
Bir filme gönderme yapmak başkaaaa, o filmdeki bişii kendi filminin
ortasına yerleştirmek başka bişii...
O granit kayanın aynısını kuma patlatmanın nesi komik... Buna ancak
ukala bir seyirci güler ve etrafındakilere (lan ben bu filmi biliyorum
hafası kahkahalarını duyurmaya çalışır)
2001 filmindeki granit kayaya gönderme olarak Cem Yılmaz elinden
fırlattığı cep telefonu kuma saplansaydı ve maymunlar etrafında
çığlıklar atsaydı hem o filme sağlam bir atıf yapmış olurdu hem de o
filmin vermek istediği "modernizm tek dişi kalmış canavardır"
mesajının simgesel anıtı siyah granitin günümüz uzantısı olarak da cep
telefonlarını hedef göstermiş olurdu...
İnceden göndermeler yapmak her zaman daha iyidir... Seyircinin
entellektüel zekasıyla oynuyacaksan daha usturuplu yapmalasın... Dövüş
Kulubünden hiç mi ders almıyorsunuz diyorum başka da bişii
demiyorum...

Ertem Eğilmez Ne ALAKA:
Birinci takıntım şu oldu... Ertem Eğilmez'in son filmi Arabesk
http://tr.wikipedia.org/wiki/Arabesk_(film)#Yap.C4.B1m
Türkiye'de yapılan ilk ZAZ türü "ti" filmdir
(ZAZ türü "ti" filmler: Hot Shots 'Top Gun Tiisi',
Top Secret 'Soğuk Savaş ajanlı filmlerin Tiisi'
Çıplak silah 'Amerikan dedektiflik filmleri Tiisi')
Arabesk, Türk Drama Sinemasını Mükemmel Ti'ye alır...
Bu tarzın avangart yapımıdır ve hatta benim için en iyisidir...
(belgelerle durumu anlatıciim)
Ertem Eğilmez'in Arabesk filminin senaristi ise Gani Müjde'dir... Gani
Müjde bir üçleme yapacağını
Arabeskten sonra Kara Murat filmlerini 'ti' ye alacağını en sonda
Ömercik- Ayşecik filmlerinle dalgasını geçeceğini
Arabesk filminin başarısından sonra yıllarca beyan etti...
Ertem Eğilmez'in ömrü diğerlerine yetmedi ama Gani Müjde sizin de
dediğiniz gibi bu ZAZ türevi ti filmi
JANR'ından hem Kahpe Bizans'ı çekti... Hem de Ömercik ti projesini
pasladığı bir başka yönetmene çektirdi...
Pekii ARabesk bu kadar iyi bir film olmuşken neden diğer Zaz türevi
filmler çok başarılı olamadı...
Bunun 3 nedeni var:
Birinci nedeni Ertem Eğilmez ve ekibinde bulunan Yavuz Turgul, Sadık
Şendil gibi dehalar
İkinci Nedeni: Ertem Eğilmez'in sanat çevresinin ona hayır
diyemediğinden çok iyi oyuncularla çalışabilmesi ve
hatta filmin müzikleri türkiyede ilk defa profesyonelce yapılması
(çok komik filmin müziklerini yapan Özdemiroğlu Tamamen arabeske karşı
olan bir kompozitördür...
Buna rağmen türk arabesk tarihinin en iyi eserlerini bestelemiştir
neredeyse... Sırf bu film için... inanılmaz)
Üçüncü neden ise uzun uzun anlatacağım bir vefasızlık abidesidir İSMET
ÇELİK
... BU konuda çok daha uzun bir yazı yazmak istiyordum ileriye
doğru... Lakin lafı gelmişken ana hatlarıyla belirtiim...
Mizah boşluklardan çıkmaz... En iyi mizah kar toplar... çok
uzaklardaki bir kelebeğin bile kanat çırpmasından bir şeyler alır...
Ve bir yerde fırtınaya dönüşür...
Gene çok çok uzun anlatacağım bir konudur mizahın kar topladığı bir
kaç yer türkiyede: Dümbüllü (huysuz, münir özkul, naşitler ve nejat
uygur dan devam etmiştir), Haldun Taner (ferhan şensoy, metin zekiden
yazar kadrosu olarak sulhi dölek kandemir konduktan devam etmiştir),
Ertem Eğilmez (YAvuz Turgul, 'neşeli günler ve aile saadeti
filmlerinin senaryosunu yazan SADIK ŞENDİL, Kemal Sunal)
veeeeee Oğuz Aral... (gerek yok anlatmaya)
şimdi ise belki Yılmaz ERdoğan denilebilir...
Bizi ilgilendiren kısım bunların bir kaçının sinerji yaptığı bir film:
Ertem Eğilmez- Oğuz Aral - HAldun Taner
Oğuz ARAL'ın Gırgır'ında ismet çelik diye benim annem ve babamdan
unutamadığım bir abi vardı... Her hafta sonu cumartesi yazılan türk
drama filmlerini inanılmaz ti'ye alır insanlara kramplar geçirtecek
derecede güldürürdü... (babam anneme okur annem çok gülerdi,
unutamıyorum)
Bugün bu filmlerle dalga geçenler yazık ki ismet çelik aabiyi
tanımamaktadırlar... BOğaziçi Üniversitesinin Dünyayı kurtaran adam
filmini gururla diilde utançla sunması yeni neslin bu konuda büyük bir
mizah kaynağı bulmasına vesile olmuştur... Ama gene kaynak ismet
çeliktir... Gani Müjde hayatının terbiyesizliğini bu adama
yapmıştır... Çünkü ARABESK filminin tüm yazın zekası İSMET ÇELİĞE
aittiri...
Gani müjde sinema okumuş iyi bir yazardır... Ve konuyu çok iyi
toparlamıştır... BU bakımdan onun hakkını da veriyorum... Ama bir kere
bile tüm sinema şöhretinin borçlu olduğu abisinin adını anmamıştır...
Lakin Atilla Atalay, Cihan Demirci ve Kem ken vefalı çıkmışlar İsmet
Abilerinin nasıl olnarın mizahı geliştirdiklerini deklare
etmişlerdir...
Olayın vahimiyatını şööle gösteriim Günümüz mizah yazarlağına yön
vermiş bir abinin koca ekşi sözlükte iki entrisi var:
"http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=ismet+celik" öğrencilerinin
ise binlerce KEmal Kenan Ergen (ki cem yılmazın akıl babası- en komik
Star Yılbaşı stand up'ının yazarı) Atilla Atalay (Yılmaz Erdoğanı
şöhrete taşıyan bir demet tiyatro konseptini Atiila ATalay'ın
SIDIKAsından almıştır) daha bi sürü gırgır yazarı işte....
ya gene gaza geldim... Anlatacak çok şey var... gene de ertem eğilmez
ne alaka sorunsalına cevap verdiğimi umuyorum.. GORA ve Turist Ömer
Uzay yolunda ya dair ne biliim kubrick göndermesinin yalınlığına dair
(gönderme sinemasının nitelikli örneklerini de vererek) Artı
AROG - Hokkabaz arasıdaki ilişki ile Jim Carrey'in Popüler mizah ve
Humor mizah filmlerinden Woody Allen'dan falan derya bahsedesim geldi
ama... inanın bir hekim olarak çok yoğun günler geçiriyorum... Ama
talep gelirse yazarım diim, burada kelamımı bitiriim...
Umarım en azından Ertem Eğilmez ne alaka kısmı anlaşılmıştır... Gene
çala kalem yazdım... Halbuki bi yazdığımı üç kere okumadan
göndermem... ama burada gönder düümesine basıveecem...

Zaten tüm "ti" tarzı filmlerin kendine münhasır ilerleyen bir konusu
vardır...
Konusuz filmleri konulu filmlerden ben şöyle ayırıyorum:
ışık kullanımı kötü ve plan atlamalar çok az...
Ghost (şu topraktan testi yapma sahnesi) filminden tutun da Jurassic
Park'a, 2001'e kadar bir çok filme direk gönderme yapan bir filme
uyarlama diyecek diiliz ya... Bu bir diğer filmlerle dalgasını da
geçen bir komedi filmi statüsünde değerlendirilebilir...
Ben de zaten ARAK yazımda buna değinmek istedim... Sen 7 milyon dolar
bir filme harcıyorsan
orjinal bir ironiye ve hiç gönderme yapmayan, taklit yapmayan duru ve
orjinal bişii yapmalısın... Böyle ses getirebilecek bir şey...
Bir Hayat Güzeldir, Akdeniz, parodi düşünüyorsan Monthy Phyton türevi
bir şey...
2008 'in fiyaskosu ve dibi gören spartan filminden ne farkın oldu
şimdi senin ...
Film komikti güldüm... Ama dediğim gibi popüler mizah...


MURO - Lanet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine -
Çok bilinen kofti usta ve ona hayran ama bi yandan alay eden uşak ikilisi
Avangart yapımı: Don Kişot ve Sanço Panço
Boş gezen ve tayfası (Ferhan Şensoy)
Çılgın Korsan Jack ve Lapacı ...

"Muro, otobüste çay dökülen testislerini yıkarken bile ‘devrimci testislerim’ yandı diyebiliyor. Oysa bir kuşak, idam sehpasına giden Deniz Gezmiş’in babasına yazdığı son mektuptan biliyor devrimciliği ve onun olanca ateşini. ’İnsan mukaddesi olandır’ diyor Cemil Meriç ve biz mukaddeslerin değersizleştirilişini izliyoruz kahkahalarla. Sağ ya da sol değil dert. Dert bu fütursuzca normalleştirme, değersizleştirmedir." Başar Başaran Radikal
* Eee bunu Yılmaz Erdoğan'da inceden yapmıştı... Ki kendisi bu davaya inanan biri...-ulan bu haliniz ne
-şileye gidiyoruz dedin abi biz ondan böyle şeettiydik de..:
-ne lan dağa çıkıyoruz dediğimde kayak takımlarınızla mı gelmiştiniz develer. hay ben sizin gibi devrimciye ve benim gibi başkana hay benim içimdeki insan sevgisine..

-beyfendi siz türkçe anlamıyoor.
-yok canım on yaşımdan sonra öğrendim ben türkçeyi 20 senedir idare ediyorum biraz da sen beni idare et..

Diziden MURO replikleri:
* çeto: başkanım ben gece televizyon seyretmeden uyuyamıyorum.
muro: tamam çetin nasıl bir program istersin? yıldırım arkadaş sana burda canlandırsın.
çeto: borsayı takip etmeden yatamıyorum.
muro: lan gece borsa mı kalır?
çeto: başkanım kapitalist zihniyeti adım adım izliyorum..
muro: nalet olsun senin bu içindeki burjuva özentisine!! demiyorsun ki kırmızılı noktalı programları seyrediyorum.. terbiyesiz!!
çeto: kırmızı nokta mı kaldı başkanım şifreli şifreli..
muro: terbiyesiz!! ahlaksız!!

çeto: başkanım malları yükledik, emirlerinizi bekliyoruz.
muro: arabaya geçin, geliyorum.
bulut: yahu muro adamlar sana başkan diyip duruyor. sahi sen neyin başkanısın?
muro: seninle ideolojik çatışma ortamına girmek istemiyorum.

-ulan bu haliniz ne
-şileye gidiyoruz dedin abi biz ondan böyle şeettiydik de..:
-ne lan dağa çıkıyoruz dediğimde kayak takımlarınızla mı gelmiştiniz develer. hay ben sizin gibi devrimciye ve benim gibi başkana hay benim içimdeki insan sevgisine..

-beyfendi siz türkçe anlamıyoor.
-yok canım on yaşımdan sonra öğrendim ben türkçeyi 20 senedir idare ediyorum biraz da sen beni idare et..

-çetin sen taktik ve strateji okudun mu cezaevinde?
-başganım ben cezaevine girmedim ki(kafasına tok
adı yer)
-belli oluyor.taktik strateji bilseydin,sorduğun sorulara beyninde yer olmadığını bilirdin.
-niye başganım?ben düşünen bi varlık değil miyim?
(kırmızı ışığı son anda gören çetin keskin bir fren yapar.arkasından gelen hüsnü bu vesileyle karlı yolda kayarak onlara çarpmış bulunur.)
-sen gereksiz yere düşünen sosyal bir hayvansın çeto.olum niye kırmızı ışıkta duruyorsun?biz kapitalist düzenin bütün kurallarına karşı gelmek için mücadele vermiyor muyuz?!
-başganım trafik ışıkları enternasyonel kural deel mi?

Argo MizahBir bölümde daktilo ile kendince devrim günlüğü yazarken :
"nalet olsun bi laptop almadılar bana"
'' o kadar mermi yağdı bir tane emperyalist ölmedi...
bu mermiler bile güdümlü,gidip garibanı vuruyo.''
'' ne öyle sağ kulağına su kaçmış yengeç gibi yürüyorsun''
-örgüte girdigimizde saftık simdi anasının gözü olduk
-kendine küfreden tanıdıgım tek devrimci sensin
''devrim iki şekilde gerçekleşir birincisi seve seve ikincisi sıka sıka''

"çetoo bu komprador uşakları..."
"ideolojik çatışmaya girelim diyorsun yani.."
"ben sana sorgu taktiklerini öğretmedi mi oğlum?"
"benim gibi abii benim gibi.."

muro: sırf bir inat uğruna saatlerimizi yedin. bizi burada ağaç ettin. sen biliyor musun benim saatim ne kadar değerli!
bulut: markası ne gülüm? söyle, alalım.
muro: ha ha ha ha! işte! tipik bir burjuva esprisiyle karşı karşıyayız çeto.

- servettttttt!
- buyur abi
- la ben ölürsem bu doktorun kafasına sıkın ha
- tamam abi.


kelime esprisi
muro-devrim benim gönlümde bir ütopya
çetin -ütopya derken başkanım?
muro- romanyadan aşağıı, almanyadan yukarı
çetin-prag?
muro- prag bu işleri çeto, pırrrag


Issız Adam, Otis Abi tipi,
yamakları bile "uçanı kaçanı" karçımaz dediği
ıssız ada'm,
Seyirci bu sefer haline ağladı...
adam:gözleri vel fecr okuyan, niyeti çok belli bakan bir adam...
abisinin düğününd 15 dakka bile duramayan adam!
Cosmopolitanda ne kadar ıssızsınız sorusu çıkacağına eminim...
Soru 1:ıssız adama giderken yanına alacağın 3 şey nedir...

* Bu filmde bir başka sosyal grubun recep ivediği... Keşke iki film birden zorunlu olarak oynatılsaydı farklı insanlar birbiriyle kaynaşsaydı...

* Türk sinemasında bahtsız adamlar, tipsiz adamlar vardı hiç anlayışsız adamın filmi yapılmamıştı (anlamazdın... anlamazdın...)

ilk defa kendime şunu dedim: "yalnız öleceksin!", sarı sayfalarda yaşayıp üçüncü sayfada ölücem.

Aşık Veysel'in seversin kavuşamazsın adı aşk olur'a göz kırpmış film...

Av peşinde koşup avından hemen sıkılan tek hayvan adam...

Gerçek Issız Adam filmi "Sevmek Zamanı"dır...
Kader - Masumiyet'i izletmek gereki drama görmek isteyenlere...

* türk halkının böyle problemleri mi var?
ıssız adamı diil işşiz adamı anlatın hele bi!
bu filmi tiya alacak film projesi dişşiz adam!

* Sahile yukarıdan bakan sahnede üç güneş hüzmesi var, biri küçük kıza, biri kızın annesine, biride boşluğa vuruyor alpere değil. bunu bir tiyatro sahnesi gibi düşünürsek orda baba figürünün olması gereken yer boş. alperin oynamadığı,oynayamadığı bir rol aslında o, hayat sahnesinde.

* son 10 dakikasındaki konuşmalar:
ada “sen nasılsın, nasıl gidiyor her şey” der ve alper “iyiyim çok iyiyim, her şey yolunda” der. aslında kalbi başka şeyler söylemektedir o anda.

“hiç iyi değilim ada. seni hiç unutmadım, bunların olacağını hiç düşünmemiştim, yarım yamalağım her şey bombok. sen atlattın mı ? yoksa benden intikam mı alıyorsun ? gülümsüyorsun. gerçek mi ? hiç böyle olacağını düşünmemiştim. senden ayrıldığım ilk günler kuş gibi hissetmiştim kendimi. sana da kendime de iyilik yaptığımı düşünmüştüm. ta ki ufacık bir şey beni darmadağın edene kadar. sana ait ufacık bir toka alay etti benimle o gün. işte o sabah seni ve neleri kaybettiğimi anladım. bir daha sen olmayacaktın, bir daha bunu yaşayamayacaktım bir başkasıyla. hayat alay etmeye devam etti benimle. sana benzeyen yüzler, kokuna benzeyen kokular, sesine benzer sesler çıkardı karşıma. ya da bana mı öyle geldi ne. bilmem. biliyor musun, bir gün nerde kaybettiğini bilmediğin o küçücük saç tokası hala cebimde durur.

ada’ya bakar “iyiyim, çok iyiyim” der yalandan ve ada’ya eski dükkanını emlakçı yaptıklarını, geçen gün geçerken işi için uğradığını söyler alper ama gerçek böyle değildir.

“hayır ada yalan söylüyorum, ben zaman zaman gidip bakıyorum o sokağa. ve her şeyin eskisi gibi olduğunu düşünüyorum, orda öylece duruyorum. senin içerde oturduğunu ve hala küçük kahramanlara yaptığını düşünüyorum. kendimi aldatıyorum. avunuyorum ada.”

ada’nın kalbinden geçenlerde farklı değildir. alper’in annesine misafirliğe gidemediğinden yakınıyordur sözde.

“senden hemen sonraydı onu görmeye gidişim. senin doğduğun eve, çocukluğunun geçtiği kasabaya sevgilim. sana dair küçük bir yolculuk yaptık annenle. sana söylememesi için yemin ettirdim ona. bravo. tutmuş sözünü. büyüdüğün evi, uyuduğun yatağı gördüm sevgilim. seni, çocukluğunu düşündüm. sen ordaydın ve bir gün benimle tanışacağını henüz bilmiyordun. sen dizime yattın, ben bir hikaye anlattım sana, büyüdün. kafamda bir hikaye. bilirsin bunu çok severdim. ikimize bir mutlu son yazdım sonra. o evde seninle birlikte oturduk, sustuk. yanımda durdun sessizce. burası sondu. başka bir yaşamdı. sadece biz vardık. bana baktın. mavi ve telaşsız. sustuk. başka bir yaşamda, başka bir mutlu son. biz bunu hak etmiştik. hikayemiz orda bir yerde hep benimle duracak. dayanabilmemin tek yolu bu çünkü. insanın kokusu hep aynı mı kalırmış. şaşırdım. sonra sana ait bir şey aldım yanıma. bir küçük 45lik plak. arda kardeşin masalları. eve uğrarsan bir gün o plağın nasıl kaybolduğunu asla bilemeyeceksin. biliyor musun, sen o küçük plakla bende, evimdesin hala ve sen bunu bilmiyorsun. ve gözlerimi kapattığımda kollarımda başka biri değil sen varsın. ve sen bunu bilmiyorsun.”

alper bekleyen biri olduğunu söyler gitmek ister hemen oradan kaçarcasına, fakat gerçek yine böyle değildir.
“yok. hiç kimse yok. sana yalan söylüyorum."
ada’da yanıt verir kalbinden
“biliyorum sevgilim hiç kimse yok, olmayacak. başkalarının çocuklarını, hayatlarını, bedenlerini ödünç alacaksın geri vermek üzere. ve hep ıssız kalacaksın.”

anlamsız birkaç diyalogdan sonra el sıkışıp vedalaşırlar sözde. böyle bitmemeliydi, böyle bitemezdi zaten. ada ve alper birbirlerine dönüp öyle bir sarılırlar ki birbirlerine, o sarılanlar biz oluruz o anda

-ada: benim bardağımdan kahve içmenin sebebi paylaşmak için değil, bir an önce bitsin, buradan gideyim diye.
-ada: ben sadece ben olmamalıyım şimdi. sanki bana baktığında kendi hayatından bir an yakalamalısın. bir hikaye olmalı. sevdiğin herkes, her şey, o an ben olmalıyım.
-ada: sana tek bir şey söyleyeceğim ve gideceğim... karların üstünde donmak üzeresin, uyku tatlı geliyor şimdi ama aslında öldüğünün farkında değilsin!
-alper: ben çok şey yaşadım... çok şey tükettim... kendimi de hayatı da her şeyi... kanımda bir mikropla yaşıyorum... ben seni haketmiyorum, daha iyilerine layıksın.
-alper: küçücük bir toka benimle alay etti.
-ada: sen oradaydın ve bir gün benimle tanışacağını bilmiyordun... sen dizime yattın, ben bir hikaye anlattım ve sen büyüdün...kafamdan bir hikaye. bilirsin bunu çok severdim. ikimize bir "mutlu son" yazdım sonra. o evde seninle birlikte oturduk.sustuk... yanımda durdun sessizce... ve bu sondu.

= selvi boylum al yazmalım iç sesleri:)
en çok da alper'in son sahnede önce sola sonra sağa doğru mahvolmuş halde yürümesi acıttı içimi. (sözde bu arog da benzeri varmış)

= about a boy

=ISSIZ ADAM - 9buçuk hafta filmleri arasındaki benzerlikler

- ıssız adamda ada isimli karakter sahaf dükkanında kitap bakarken, ıssız adamımız alper de o dükkana girmiştir. ada ise aradığı kitabı bulamamıştır. bunu gören alper, söz konusu kitabı ada'ya başka bir dükkandan almış ve onun istediği ikinci el olmasına rağmen hediye edebilmiştir.
- dokuz buçuk hafta filminde mickey rourke ile kim basinger'ın ilk karşılaşması yine bir dükkanda olmuştur. ardından kim dükkandan çıkmış ve çarşıda gezinmeye başlamıştır. mickey'de onu takip etmiştir. mickey, kim'in çok sevdiği bir şal'ı alamadığını görmüş ve şal'ı alarak bir şekilde ona hediye etmiştir.
- iki filmde de aşk serüveni yukarıda görüldüğü gibi başlamıştır.
- ada ve kim çalışan kadınlardır.
- ada ve alper'in aşkları evde kek yaparken alevlenmiştir.
- kim ve mickey'in aşkları yemek yerken alevlenmiştir.
- mickey rourke filmde, bohem ve tek başına bir yaşam süren karizmatik iş adamını canlandırmaktadır.
- alper, bohem ve tek başına bir yaşam süren karizmatik gurme'yi canlandırmaktadır.
- iki filmdeki esas oğlanlar da, bu ilişkiye bir müddet sonra biteceği havasıyla başlamışlardır. ancak daha sonra hayatları boyunca tek aşık oldukları kadını bulduklarını hissederler.

FARK:
ıssız adam filminde alper ıssızlığına gölge düştüğünü ve bunu istemediğini anlayıp, ada'yı terketmiştir.
nine and a half weeks'te ise kim basinger, mickey'in ıssız dünyasına pek alışamadığı için onu terketmiştir.

Filmden ayrılık üzerine orjinal kelamlar:
"soğuktan donmak üzeresin, şimdi uyku tatlı geliyor ama sen öldüğünün farkında değilsin"

Filmden ayrılık üzerine klişeler
"bu ikimiz icin de en iyisi olacak",
"ben seni haketmiyorum",
"ben boyleyim hayatima karisilmasini veya baskasinin hayatina karismayi istemiyorum"
"ben iflah olmam"

Sevgili ayrıntıları:
sevgiliyle yürümeye alışabilme durumu,
sevgiliyle yatarken ezan okunması,
sevgiliyle yolda giderken tebessümler eşliğinde omuz atılması

eleştiri:
Kız adamın yaşadığı köye gitmiş de bilmem ne bi kere bunu yapacağın adama deli gibi aşık olmuş olman gerekir ben o kızın hiç bi yerinde o aşkı göremedim film boyunca..yüzeysel geldi herşey...

Türk sinemasında kötü ötesi zaman geçişi örnekleri:
alper: hangi filme gidiyoruz? Çocuk: Kutup Ayısı 4 Alper: yani senin yaşının 1 eksiği.
yani aradan 5 yıl geçmiş...

Kötü Kadın oyuncu performansı:
otuzlarında istanbul'da dükkan sahibi, güzel sanatlar bitirmiş, güzel bir kadının sürekli olarak "ben kül yutmam" diyen bir hababam sınıfı öğretmeni tribinde olması, ve dahası tüm film boyunca ve ilişkinin hemen her evresinde bu modda devam etmesi, adamın evine gidip ilk öpüşmeden sonra "yapamam gitmem lazım" modlarına girip sonra bir anda coşması, o coşmanın sabahında yeterince ilgi alamadığını düşünüp psikopata bağlayıp evi terketmesi, hemmen bir arkadaşı arayıp ivedilikle ağlaması, eline geçen her fırsatta telefonda adamın ağzına sıçması, ilişki başlayıp alper cinsel anlamda normale dön(dürül)dükten sonra kızın yumuşaklıkta lokum kıvamına gelmesi ancak bu seferde iq 70 sınırına yakınsayan muhabbetler yapmaya başlaması (misal: sonra işte sokakta oynuyormuşum, gelmişim eve böyle bir tencere dolma, bir oturuşta yemişim e-he e-he), adamın annesiyle gereksiz ve ilk karşılaşmada -bence- olmaması gerektiği kadar gelin-kayınvalide modlarına girmesi, alper'in bunaldığı için gitmediği tanıdık düğününe annesiyle gitmesi (bu arada bunun anneyle tanıştığı ikinci gün olması). sonuç olarak ben kül yutmam'dan anneyle makrome yapayazışa bir ay içinde yıldırım hızıyla geçince, değil duygusal felçli alper'i, beyaz atıyla gelen prensi ayakları kıçına vura vura kaçırma moduna sokması kaçınılmazdı bence. bunları yazarken beni ada karakterine dair bu kadar rahatsız edenin ne olduğunu da buldum; bu tam oturmamış karakterle eşleşen kötü seslendirme, sadece ses tonu değil, seslendirmedeki başarısızlığı da beni benden aldı. tüm bunlara rağmen, ve zaten tek iyi yönü, ada'yı oynayan oyuncunun evinin salonundaymışcasına doğal davranması, kıçım başım nasıl görünüyor, ağlarken yamuldum mu acaba kaygılarının sıfıra yakınsamasıydı. ayrılık sahnesine hiç girmek istemiyorum, adamın mal gibi çotanak diye ayrılalım demesi, eh hadi bu oldu diyelim, kadının bunun üstüne şirazeden çıkması; koridorlarda yerlere çökmeler, tokatlar, debdebeli hareketler, salya sümük ağlamalar, insanlar ne aşklar yaşıyormuş, hey gidi diye alkışlanası bir performanstı cidden.

Filmin Seks Sahnerli:
threesome'a gittiği evle yatağa altlı üstlü girdiği çift ayrı kabus (abinin güneş gözlüklerine fokus), ada evde yatarken çakmaya gittiği beyaz saçlı abla ayrı kabus, bütün o sulandığı ve yattığı kadınlar arasında bir şeye benzeyen tek kişi fahişeydi, onun da muamelesi fecahatti. bunlar arasında ada etek altindan gozuken gogus uclari yani malzemenin olanca sarkmışlığına rağmen bıngıl bıngıllığıyla afedersiniz o "ıssızlığa" her türlü tercih edilebilir. ben bu alper'in kadın konusunda düştüğü kadar düşsem jübilemi yapar bu işlerden elimi ayağımı çekerdim. alper'in inşaat işçisi gibi sevişmesi: o kadar aktif seks hayatı olan biri en azından tekniğini biraz geliştirir, ne bileyim iki tarafın da zevk alacağı bir cinsel tecrübe yaşatmayı öğrenir. hele ki o ada ile ilk 3.5 saniyelik performansıyla 10 metre serbest koşan usain bolt gibiydi. ben utandım filmden çıkıyodum.

Filmin ekmeğini yiyenler: arı mayalı silgi ve ya klemantin geyii yerine "ben ıssız adamım kızım, bağlanma sorunu yaşayan karizmatik para sahibi adam!"
ya da film hakkında "evet çok romantikti, ağlamam diyordum hüngür hüngür ağladım"
demezseniz kıssız adam olma tehlikesi yaratan bir film...



Osmanlı Cumhuriyeti

= Daha kısaltılmış ve mizaha kaçmış "Son İmparator" filmi gibi
= Bir Paralel evren filmi...
= Züğürt Ağa'ya ciddi bir benzerliği var... (özellikle kız meselesinde)
(ben senin ağalığına , padişahlığına diil insanlığına vurulmuşam)

antep saint germain`den tutun, direnis hareketi icin cagrilanlarin icinde 3 buyuk takimin taraftar gruplarinin olmasi, kurtlerin de osmanli cumhuriyetinin bagimsizligi icin direnenler arasinda olmasi ve fransizlarin buna tepkisi, amerikan filmlerinde elin arabini, vietkonglusunu, rusunu teker teker oldururken "kahraman" diye nitelendirdigimiz, karizmatik buldugumuz amerikan ozel timinin, komandolarinin bu sefer ayni profosyonellik, ve ustalikla bizim kendi halinde turku cigirarak nobet tutan saray muhafizlarini, uyuyan saray calisanlarini katledisini izlemek ve "kallesler" diye dusunmek...

Siyasi Alt Metinler:
Bu ülkedeki ab yandaşları vatan hainleri midir? bu insanlar sadece ceplerini ya da statülerini mi düşünmektedirler? hadi onu geçtim filmin düşüncelerini savunmak için güttüğü ikna yöntemi bombok. türkiye şu anda bu filmde anlatılandan daha iyi halde bile değil ki, o gösterilen rüşvet falan hadiseleri ganiyle var, insan hakları ihlali ganiyle var. filmdeki amerikan askerlerinin yaptığını yapan başka erkler de var. film türkiye'yi fakirlikten kırılmış, insanları ekmek bulamaz halde falan gösterse belki mantıklı bi eleştiri olurdu... "atatürk olmasaydı ülkemiz nasıl olurdu" konulu bir ilkokul kompozisyon yarışmasından bile çok daha orjinal fikirlerin çıkacağından eminim

- siz bu agresiflikle ve barbarlıkla avrupa birliği'ne giremezsiniz!
+ siktir lan!

madem ülkenin en doğusu ankara, yarısı elden gitmiş, istanbul'un plakası nasıl hala 34 oluyor, ayrıntılara epey dikkat etmişler aslında ama bu gözden kaçmış demek ki.


Bir baba yiğit çıksaydı da geldikleri gibi giderler deseydi...

Ben duygulandım ... Annem kesin sever...

hem de bizim sarayımızda

fransız konsolosun










üç maymun filmin sonu diyorum başka bişi demiyorum...

filmin en önemli yerleri ... adamın çıkıp gitmesi

baştaki bank sahnesi
= yılmaz güney'in filmi

Daha hızlandıran dvdleri aletler çıkarcak nuri bilge ceylan için





O... Çocukları

- Şeker hastalığı aslında zengin hastalığıdır...
- Fakirlere de zenginlerin hastalığı düşer zaten...
- En azından şeker hastaları diyetlerine dikkat ederlerse uzun yaşarlar...
- Uzun yaşamak yoktur uzun yaşlılık vardır...

-evlilik kutsal bir müessese.
- hadi canım. sabah akşam fingirdeşilen müessesenin kutsallığı mı olur?

- çocukların yanında küfrediyorsunuz çocuklar kötü etkileniyor
- bırak duysunlar bunları, eğer şimdi öğrenmezlerse ileride nasıl tepki vereceklerini bilmezler. evlenince de kocalarını kızdırdıklarında kocaları orospu diyecek zaten

* Gereksiz italya reklamı, = kızım olmadan asla (onda en azından amerikalı amerika reklamı burda niye türkiyeyi kötülüyorsunuz ... Yabancı damattaki gibi asil bi yunan aile doğulu kavgacı türk aile)

* Özge Namal'ın sonundaki arya playback rezaleti!
* zeki demirkubuz'un neden "sinema ve müzik kötü bir evlilik" dedigini idrak ettiren bi film. tamam, dogma fanatigi degiliz ama bu kadar alakasiz müzik secimi bollywood'ta bile görülmemisti heralde. zaten ortalama bi filmken iyice makyajini silmisler abiler

http://img393.imageshack.us/img393/2584/digitalvf3.jpg


filmde meme organının önemi şöyle vurgulanmıştır:

önce: http://img525.imageshack.us/img525/5841/meme1is2.jpg

kamera 2 saniyeliğine demet akbağ'a döner ve

sonra: http://img221.imageshack.us/img221/549/meme2wx3.jpg




her film izlenmeye değerdir içinde barındırdığı emek dolayısıyla ve her film eleştirilmelidir.
ama eleştirilmelidir.

Hiç yorum yok: