Tristram Shandy! Baba Sen Ne diyon Allaanı seven


A Cock and Bull Story (2005) 70 -1000-500-500-
Tristram Shandy: Uyduruk Bir Öykü 76
z801065005

2006 İstanbul Film Festivali En iyi film ödülü

Film Tristram Shandy'nin romanını kendi mizahına yakın bir üslupla uyarlıyor... Tıpkı Man On The Moon filminin başında filmi özetler gibi bir Andy Kaufman mizahı olması, Chaplin filminin ortasında chaplin filmlerine gönderme bir kısa slapstik çekim yapılması, American Splendor filminde karakterin çizgi roman karakteri olarak düşüncelerini söylemesi gibi... (ben buna kekemeyi anlatan romanın kekeleyerek yazılması gibi diyorum)

Filmin iç içe iki film olması bana Noises Off... (Oyunun Oyunu)u anımsattı... Ama filmin bütünü daha çok Adaptation filmine benziyor... Anlatıcının olması ve yabancılaştırma efektinin çok olması baabında bir epik film denilebilir... Ama postmodernzmin temel edebi eseri olarak görüldüğünden kelle sanırsam filmi de postmodern olarak adlandırmayı yee ...

Filmin başında rob dişlerine dair bi yorum yapıyor.... Steve onun bu takıntısıyla dalga geçiyor... Ama filmin sonu da böyle, saçının ne kadar kısmı dökülmüş onu anlatıyor... Saçlarıma dokun, dişlerime dokun karşı tarafından bundan tiksinmesi... Filmin içinde ise Steve'in boy takıntısı var... Film başıyla ve sonuyla bu babda bi bütünlük arzetmiş...

* Groucho Marx'tan espriler aktaran filmler:
Anni Hall

insanın sinirlerini bozan bir mizaha sahip olması : karadeniz fıkrası gibi bi esprinin bu denli üzerinde durulması neyin... pavlovun köpeği ile kadının seks arzusunun özleştirilmesi ... adamın soğuk esprileri .. çocuum var bunu anlatırım... anlatıcı olması ve sonradan problemler yaşaması... filmin çekimlerinin değiştirilmesi ve tartışılması... sonunda figüranların koca otelin bahçesinde komple yayılmaları...




Film içindeki filmin savaş sahnelerini nasıl çekeceklerine dair kamera arkasındakilerin tartıştığı sahne, çekilen savaş sahnelerini yorumlamaları çok komikti : "sırıkla atlamacılar dizilmiş"

Bilirkişi olarak çağırılan profesörün savaşta savaşan askerlerin tek tek isimlerini önlerine yazmaları gerektiğini söylemesi beni yardı resmen... Adamın en önemli çalışması buymuş... Brecht'in hani çin seddedini yapan hanedan diil işçilerdir, pramitleri inşa eden mimar diil ustalardır, savaşı kazanan general diil askerledir şiirine bi gönderme yaparcasına bunun mücadelesini verir profesör... Ama daha komiği dışarda askerlere tek tek isimlerini verir ve kim olduklarına dair ipuçları sunar... Çok önemsiz!

Sinema manyağı asistanın sinemadan verdiği örnekler de acaip uçuk:
En savaş sahnesini anlattığı filmi kimse bilmiyor... Orada kendisinin keşfettiği alegoriler aslında filmde de yok gibi...
Gissmayer adındaki alman bir yönetmenin filmlerinden dem vuruyor sürekli mesela... Lola adındaki filminden bahseder Steve'e... Steve "o porno diil mi" dedi!
Zenci Asistan Kız bu lafa büyük bir refleks göstererek: "Hayıııır, hatta filmde Lola öyle güzel bir hayat kadınıdır ki, müşterileri onu çıplak görerek orgazm olur... Onunla birlikte olmaz... "der...
Steve filmdeki seks sahneleri hatırlayarak boş boş bakar,
Asistan Kız: "Lakin hayatın kirlenmesi karşısında o da zayıf kalır ve insanlarla seks yapmaya başlar"...


Bu da beni çok güldüren bişiidi... Rob'un X files oyuncusu kadını seks objesi olarak görmesi... Ondan çok etkilenmesi ve onunla oynuyamacağını falan söylemesi... Nerenden yaralandın (ki tam çevrilemiyor) burada tekrarlanması!



* Filmin müziği fellinin 81/2 a bir gönderme mi... Bööle ööle hissettim...



Post Modernizme Dair Bişiiler

Hiç yorum yok: