Contratiempo









Contratiempo - The Invisible Guest
Görünmez
2016
imdb79

* Yılın Suç Filmi

* Yılın en iyi (alternatif liste) Avrupa Filmi:
BKNZ


* Yılın İspanyol filmi

* Çok iyi bir cinayet filmi. Sinema'da karakter değişikliğini sevdiğimi daha önce söylemiştim. Bize sunulan karakter tanıtımından farklı bir karaktere dönüşmesi senaristin usta parmaklarının eseri olduğunda film bir başyapıt olma yolunda ilerleyebiliyor. Bu film de onlardan biri.

= La isla Minima BKNZ son zamanlarda çekilmiş iyi bir İspanyol suç filmiydi. Onu da 2014 yılının en iyi İspanol filmi olduğunu söylemiştik.

*

Enough Said



Enough Said - Başka Söze Gerek Yok
2013
imdb71

* Başarılı Yetişkin Romantik Komedileri
= Forget Paris bunların başyapıtıdır...

* Yılın başarılı kadın filmlerinden

* Yılın Diyalog Başyapıtlarından

* Komodin denince akla gelen film... (Night Tables)

* Bu kadar sade bir oyunculuk.. Bu kadar yalın ve duru anlatım... Sanki bir pencere açılmış oradan izliyormuş hissi veren bir film. Çiftler.... Yaşananlar çok gerçekçi ve samimiydi...

* Amerika'da bir farklı sosyal aktivite daha öğrendim. Televizyon kütüphaneleri... Düşünün çocuk izlediğiniz bir şeyi gidiyorsunuz izliyorsunuz. Muhteşem bir şey. Türk sinemasında Anne öğretmen baba doktor dramalarından gına gelmişti... Gene farklı meslekten birilerini göremeyiz Türk sinemasındaki karakterlerde... Amerikan sinemasında herhangi bir dramada ve hatta komedide sık sık çok farklı mesleklere rastlamak senaryoya çok büyük güzellikler katıyor. Bu filmde de Televizyon kütüphanesinde çalışan bir adamı oynuyor rahmetli james Gandolfini yani Soprana abi..
Webster'dan Flipper'dan bahsediyorlar...



* Gençlik aşk filmlerinden bıkan ve anlamsız bulan orta yaşlılar için çok ideal bir aşk romantik yarı komedi yarı dramı. Ben naif mizahını da çok sevdim. Yapılan geyikler de tam orta yaş seyircisine uygun....

* Yalnız mafya babamız bariz bu sefer beni oynamış..  O kadar örtüşen yanlarımız vardı ki hayret ettim karaktere.. Çok fazla özdeşleştirdim... Film bütünü bakımından bir kadın filmi gibi duruyor. Yani Seinfeld'den tanıdığımız meşhur Julia Louis Dreyfus filmin tam göbeğinde yer alıyordu. Yer yerde James Gandolfini'in göbeğinde...




Filmin konusu: Kızı ile birlikte yaşayan Eva kızınınn üniversitede okumak üzere ayrılacağını bir dönemde panik yapar ve katıldığı bir partide "burada hiç çekici birisi yok" dediği anda "bence de çekici biri yok" diyen tombul adamla çıkmaya karar verir. Bu sırada partide iş olarak şairlik yaptığına şaştığı bir kadınla da tanışır. Kadın ona masaj yaptırmaya karar verir.
Adamın esprileri ve davranışları hoşuna gider. Kadınla da arkadaş olurlar... Lakin tesadüf kadın adamın eski eşi çıkar ve işler karışır...

* Latin hizmetçi sürekli bir şeyleri bir yerlere tıkıyor diye kovmak isteyen ailenin film içindeki yan hikayesi de paralel olarak çok başarılı bir şekilde devam etti. Kaşıkların arasında çıkan top - tabakların arasında çıkan tarak aile ile hizmetçi arasında gerilimi iyice tırmandırır.. Ama diyaloglar çok başarılı.... Kadın ve erkek kim kovacak bunu tartışmaları güldürmüştür. Hizmetçi ise istediğini söyleyebilen duruşunu koruyabilen bir çalışandır.

* Karı koca arasında boş şeylerden kavga çıkarma en iyi diyalogları bence Yılmaz Erdoğan - Demet Akbağ'ın oynadığı "Haybeden Gerçeküstü Bir Aşk" ta çok iyi yazılmış... İnternette de var bir tana boş kavga çıkarma meşhur yazısı... Bu filmde de ekmek üzerine böyle bir diyalog patlaması yaşanıyor.
Eski Koca garsondan ekmek istiyor. Eski eş, "neden ekmek söylüyorsun. sen yemiyorsun sonda ben yemek zorunda kalıyorum" diyor ve masada çok ciddi bir kavga başlıyor. Bir başka karı kocadan bir eş: "Bence adam haklı" diyor. "Şu haklı şu haksız ne ya sen beş yaşında mısın" diye lafı yapıştırıyor...
- ekside de kavga çıkaracak sevgili diyalogları var konuyla alakalı -


- Yatak odasına komodin aldım...
- Gerçekten mi?
- Tabi ki hayır...
- Gene beni kandırdın...

Filmde üç tane genç oyuncu var:
Eva'nın kızı:
Tracey Fairaway

Albert'in kızı:
Eve Hewson... Bona'nın sevgilisiymiş.. 





Eva'nın kızının kız arkadaşı: Filmin bir başarısı da tüm yan hikayeler başarı ilet tamamlanıyor...

* Filmli beğendim...
* Tam bir diyalog başyapıtı
* Düşük ritimli filmlerden hoşlanan aksiyon ve gerilim beklentisi olmayan eğlencelik orta yaş izleyici kitlesine hitap eden bir romantik komedi.

Bu profil için izle ve izlettir diyebiliriz....





Er Ist Wieder Da



Er ist Wieder Da
Look Who's Back
O Geri Döndü
imdb: 71

* 2015 yılının en iyi İronik komedisi

* Avrupa'nın gündemi Mülteciler... Mülteciler - Neo nazizm ve Irkçılık üzerine başyapıt seviyesinde Kara Mizah...

* Hitler tekrar Almanya'ya gelseydi... Ne olurdu...
Cevap Basit... En iyi bildiği şeyi yapardı: Tekrar halkı yavaş yavaş etkilemeye çalışırdı...

Film böylesine absürt bir temele oturtup en ağır şekilde günümüz "Almanya"sını eleştirmeyi başarıyor.

* Filmin başında Hitler'in emekli bir subay gibi "Sözcü" okuması yarmıştır.


* En unutulmaz sahnesi Hitler'in son günlerini anlatan  sinema tarihinin en önemli eserlerinden,
Der Untergang - Çöküş imdb:83 filmine yapılan gönderme... İnanılmaz başarılıydı ve çok güldü.

* Şaşırtan finali ve sık attırdığı kahkahalarla kesinlikle tavsiye ediyorum.
Çok başarılı bir film...

Bacalaureat



Bacalaureat
Education
Mezuniyet
imdb75
2016

Yılın doğu bloku filmi

* Baba kız izlenmesi gereken filmler

Bacalaureat 2016 yılının en çok merak ettiğim 10 filmi arasındaydı.
Yönetmenin "4luni 3 saptamani si 2 zile" izlemiş toplum ahlakı üzerine eleştirisini çok beğenmiştim.
Film bu yıl Avrupa Sinemasının başyapıtları arasındadır diye düşünüyorum...

Festivalde ses getirdi.. Üstüne Türkiye sinemalarında gösterime girdi. Bu kadar beklenti olunca... İşte filmin ritminin düşüklüğü de eklenince... Neyse açıkçası filmi bir başyapıt olarak göremedim...

Asgar Fahradi İran'da türünün örneğini çok daha zor koşullarda çok daha iyi başarıyor diye düşünüyorum.
Türü ne derseniz:
- Dar bir topluluk için de yeni tanışılan yabancılarla yaşanan ağır bir dram...
- Olayların düşük ritimle anlatılsa da çok büyük değişiklikler göstermesi ve sürekli yön değiştirmesi...
- Yaşanan toplumda yozlaşma - bozulma ve hatta yolsuzluklara dikkat çekme...

Filmden anladığım Polonya ile bürokrasi de benzer özelliklere sahibiz.
Filmin başındaki simgesel anlatımda koca bir çukur açılması şehrin sürekli kazıldığını mı yoksa bu ülkeyi bir tünel kazıp kaçmalıyız mesajı mı verildiğini anlamadım...
Bir diğer eleştiri ya da simgesel anlatım belki de sürekli açılmayan telefonlarda... Film boyunca sürekli çaldılar..






- Spoiler -

Konusu: Romanya'da küçük bir şehirde Cerrah olarak çalışan ama ekonomisi çok da düzgün olmayan bir doktor çevresinde gelişiyor. Bıçak parası almayan doktorumuz kızını İngiltere'de okuması için elinden geleni yapmaktadır. Ama kızına biri tecavüz etmeye kalkışır... Her şey buradan itibaren alt üst olur. Kızı son iki sınavından da ortalama 9 alması gerekir ve travma sonrası girdiği sınavdan 8 alır.



Doktor'un eski hastalarından birinin dul kızı ile ilişkisi vardır. Kütüphaneci eşi ise doğu bloku
(Sadece "biz ne zaman birbirimize düşman olduk" dediği anda bir patlama yaşar)
(Kadın ileri ki sahnede "bu ev ikimizin değil mi" dediğinde bu lafın intikamını alır yalnız)
Kızı bunun farkına varır... Baba kızının tecavüzcüsünü bulmaya çalışırken kızının bakire olmadığını öğrenir. Kızın sevgilisi, kız darp edildiğinde yakınlarda bir yerde olduğuna dair bir kamera görüntüsü şüphesi oluşur.. Kız sevgilisinden dolayı İngiltere'ye gitmek istemediği ortaya çıkar... Doktor bu sırada kızının sınavda başarılı olması için bir usulsüzlük yapmaya karar verir.  Pis bir adamın yapmaması gereken bir yöntemle sağlık sorununu çözmeye kalktığında o adamın telefonların dinlendiğini odasına giren savcılardan öğrenir...
filmlerinde çok sık gördüğümüz gibi sessizliğe gömülmüştür...

Yönetmen olay örgüsünü şişirir büyütür ve patlayacak seviyeye getirir. Evine ve arabasının camına atılan taşlarla kırılan camların sebebi metresinin oğlu olduğu ortaya çıkar alt metin olarak.

Filmin sonunda adam kızının kendi oyuncağı olmadığının kendi kararlarını verebilecek yaşta olduğunun farkına varır... Ve tamamen teslim olur...

Küçük bir ışık yakar gene de film. Kızı "Sınavda yaşadığım travmadan dolayı ağladım ve öğretmenler bana süre tanıdılar... Sınavım gerçekten çok iyi geçti" der... Film baba kızın sarılması ile biter..

The Lobster




The Lobster
imdb71
2015

* Yılın Distopik filmi.

* Yılın en enteresan ve Alacakaranlık Konseptine en yakın filmi... Düşük ritimli olması da filmin kendi derdini anlatmasından...

* Bazı filmler vardır... tavsiye etsen bir türlü... tavsiye etmesen bir türlü... İşte öyle hem bir başyapıt hem de izlemesi çok zor ağır bir film The Lobster...



* Fransız Sineması'nın çok sık yaptığı, Avrupa - İran ve hatta Kuzey Afrikalı kendini ispatlamış yönetmenlere film çektirme üslubunu bu sefer İngiltere'de görüyoruz. 
Hatta ilk defa İngiliz Sineması bunu yaptığını görüyorum. Çok yetenekli ünlü yunan yönetmene ülkesinde film çevirtmiş... 
Bu film bu babda bir Truva Atı da diyebiliriz. 
Kynodontas - Dogtooth - Köpek Dişi BKNZ
(Yalnız Fransızların Arap ülkelerinin iyi yönetmenleri ile - İspanyolların Latin ülkelerinin iyi yönetmenleri ile çalışmaları Almanların doğu bloku ve Türk kökenli yönetmenlere kapılarını açması İngilizleri bu konuda çok despot göstermişti... Rum bağından ötürü belki de Yunanistan'dan bir yönetmenle çalışmak onların da bunu yapabileceğini göstermiş)







* Filmde ilişkilerin toplumsal katkılarını tiyatral olarak anlattıkları sahneler de enteresandı.




- Neden bir İstakoz olmak istiyorsunuz?
- İstakozlar 100 yıl yaşarlar... Ve ömürleri boyunca cinsel olarak aktiftir...

Filmin Özeti şu mottosunda yer alıyor:
İnsanın hissetmediği halde hissediyormuş gibi davranması
hissettiği halde hissetmiyormuş gibi  davranmasından daha zor....








Sosyal hayatta maskelere bürünüp hissetmediğimiz halde hissediyormuş gibi davranırız. Ağzına kürekle vurmak istediğimiz birine gülümsemek zorundayızdır. Belki zorunda olmadığımız birlikteliklerden kaçabiliriz,ama iş hayatı ve belki de ve hayatı öyle değildir...

Hissettiğimiz halde hissetmiyor gibi davranmak aslında çok daha güçtür diye düşünüyor insan. Aslında duygularımızı istemsiz olarak yansıtabiliriz... Bunu engellemek mümkün müdür?



Filmin önermesi bunun tersini ispatlamaya çalışır. Hissediyormuş gibi davranmak daha kolay diyor...
Yönetmen bunu ispatlamak için tüm oyuncularını Poker Surat oynatmış... Herkes duygusuz ve aynı ses tonu ile robotik oynamış...

Filmin kara mizah olarak bizi şaşırtan olaylar da var:
"Eğer aranızda anlaşmazlık yaşarsanız size çocuk veriyoruz"




Filmde verilen sürelerde eş bulamayanlar ya eş bulamayıp ormana kaçanları avlıyor ya da bir "HAYVAN"a dönüşüyorlar....
Herkes hangi hayvana dönüşeceğini en başta karar veriyor...
Filmin orman sahnelerinde ormanda çok manasız hayvanlar görmemizin nedeni de bu..

Farklı - çok düşük ritmli ama bir o kadar da  önemli mesajlar veren yılın en ilginç filmlerinden. Yönetmen hem tarzını - hem orjinalliğini devam ettirmeyi başarmış.


Bu türü sevenlerine tavsiye edebileceğim bir film...

Filmde çok iyi oyuncular çok güzel ünlü aktrisler oynamış....