The Queen

CC BY 2.0 via Wikimedia Commons

The King’s Speech’i izlemiş olanlar için şu bilgiyi paylaşmak isterim: Kraliçenin annesi olarak gördüğünüz ya da göreceğiniz asabi kadın King’s Speech’teki prensin (yine İskoçluğu ve inatçılığı vurgulanan) eşi, York düşesi oluyor: Elizabeth Bowes-Lyon

Elizabeth Bowes-Lyon
Braveheart’i izlemiş olanlar için de şu bilgiyi paylaşmak isterim: Kraliçenin annesi (ve dolayısıyla kraliçenin kendisi) Braveheart’taki Robert the Bruce’un soyundan gelmektedir. Hani cüzzamlı babası tarafından ezilen, filmin sonunda da “Bağımsız olalım gari” deyip hücuma geçen ezik İskoç kralı.
Robert the Bruce

Filmde bir de kraliçenin katibi var. Kraliçenin her işine koşturuyor. Filmde adı geçen katip (Robin Janvrin) aslında o yıllarda katip değildir. 1999’dan itibaren katiplik yapmıştır. Kraliçenin o yıllardaki katibi ise filmde adı geçen katibin selefi olan Robert Fellowes’tır. Ki Robert Fellowes aynı zamanda prenses Diana’nın ablasının kocasıdır (enişte-baldız). Charles ile Diana’dan 3 yıl önce evlenmişlerdir ve Diana o düğünde nedime olmuştur.

Diana ablasına nedimelik yaparken


Oldu olacak bir de komplo teorisi kurayım. Ama Robert Fellowes ile ilgili değil. Şöyle ki:

Blair başbakan ilan edilecekken telefon çaldığı için kraliçenin kalkıp gittiği sahneyi hatırlayalım. Büyük Britanya kraliçesi ile başbakanı arasındaki bu görüşmeden daha önemli ne olabilir ki? Diana’nın ölümünden 3 ay önce gerçekleşen bu görüşme muhtemelen Diana’nın özel hayatında yaptığı fakat sarayı da enterese eden fevkalade acil bir tercih/gelişme hakkındaydı: Dodi el-Fayed. Bir prensesin bir Arap zenginin oğlunun sevgilisi olması hangi derinlikteki kimleri rahatsız etmiş olabilir diye tahmin etmek zor değil. Öldüğünde Diana'nın 3 aylık hamile olduğunu da düşünürsek...

Fakat kraliçenin devlet sisteminin bir parçası olarak değil de birey olarak o konu hakkında ne düşündüğünü hatırladığım kadarıyla hiç duymuyoruz. Zaten filmde kraliçenin yalnız kaldığı tek bir sahne var. İşte o sahnede o boşluğu doldurmuşlar. Her ne kadar ‘saray’ o geyiğin peşinde olsa da aslında kraliçe, Diana ölsun istememiştir.

Daha önce de yazıldı çizildi; filmdeki geyik Diana’yı temsil ediyor. Mitolojideki av tanrıçası Diana yanında geyikle tasvir edilir. Kraliçenin geyikle baş başa kaldığı andaki tutumunu ve geyiğin komşu arazide (Fransa) ölümünü duyunca üzülüşünü ve geyiğin ölüsünü görmeye geldiği sahnede Diana’nın da cenazesine gitmeye karar vermesini ben buna yordum: Saray Diana’yı sevmiyordu ama kraliçe hiç kimsenin helvasını yemek meraklısı değildi.


Artemis/Diana tasvirli sikke
Belki bu dediğim ağır ikilemi yaşadığı için kraliçe, The Queen filmi çekileli 5 yıl olduğu halde “O günleri tekrar yaşamak istemiyorum” diyerek tamamen ona atfen yapılmış bu filmin tek bir karesini bile izlemek istememektedir.

Hiç yorum yok: