Nebraska
imdb79
2013
* Yılın yol filmi
* Yılın yaşlı filmi
= Devid Lynch'in çektiği sene olay olan Th Straight Story filmi, tema olarak bu filme en yakın filmdi.
= Huysuz karı koca, birbirlerine laf sokmalar, çocukların önünde kavga etmeler ve Alzheimer denince akla gelen en başarılı film On Golden Pole'dır bence. İki kere televizyonda, iki kere de tiyatroda izlemiştim.
On Golden Pole 1981 imdb77
= Tamamen ihtiyarlığı ve ihtiyarları anlatan Amour (Michael Haneke) filmi 2012'de tüm ödülleri silip süpürüyordu, bu bağlamda en başarılı filmlerden biri denilebilir.
= Komedi olarak hemen aklımıza, Cocoon - Koza imdb:66 serisi geliyor elbet. 1985 - 1988
= Japonların Narayama Türküsü ve Tokyo Hikayesi'de en unutulmaz yaşlıların baş rol olduğu filmler.
= Bunlar arasında da en oskarlısı ve Morgan Freeman'ı zirveye taşıyan film:
Driving Miss Daisy imdb:74'tür
Spoiler:
- Filmin Mezar Sahnesi ve Kompresör çalma sahnesi çok güldürür.
Baba'nın yollara vurduğu sahneler benim biraz içimi parçalamıştır. Babam aklıma geldi ve biraz gözlerim doldu. Mücadele çocuklarına bir şeyler bırakmak, ve yeni bir kamyon almak. Bir de ondan çalınan kompresör... Bunlar aslında Milyon Dolar'lık lotarya'ya gerek olmadan alınabilecek şeylerdir.
Film hakkında yazıyı gene güzel yazılmış bir eksi yazısı ile sonlandırıyorum.
Suser Electrum'u da tebrik etmek lazım;
Çok yaşlı ve odaklanmakta problem yaşayan bir insanın posta kutusuna ''1 milyon dolar kazandınız, bize gelip paranızı almalısınız.'' tarzında bir mektup gelir. Küçük oğluyla ödülü almak için yolculuk ederken eski kasabasını, akrabalarını ve eski arkadaşlarını ziyaret eder. yaşlı bir insanın eski anılarını irdeleyen bir hikayedir.
Amerika diyince aklımıza büyük şehirler, eğlence ve para gelir.
(Bu film ile oscar'da yarışan Amercan Hustler ve The Wolf Of Wall Street onları anlatan filmler mesela)
Ama bu tür filmler popüler kültürün bize dayattığı amerikan rüyasını yerle bir eder ve çoğu Amerikalının kırsalda yaşadığı gerçeğini gösterir. O kadar özenilmemesi gereken bir durumdur Amerika. Bir an da olsa Amerika kırsalında çok küçük bir kasabada doğmuş olsaydın yaşayabileceğin hayatı ve çevrendeki dünyanın ne kadar da küçük olacağını gösterir bize.
İnsan yaşlandıkça hayattan beklentileri ve amaçları da küçülüyor. bi seviyeden sonra çocuklarını düşünüyorlar. bunu ailemden de biliyorum. woody'nin de böyle bir hikayesi var. ayrıca karısı kendinden çok daha dinç durumdadır. ailedeki tek akıllı insan olduğunu bile iddia etmiştir.
Amerikan kültüründe hangi bölgede olursa olsun insanların arabalara çok fazla önem verdiğini ve bunlar hakkında devamlı konuştuklarını gösteren film. History channel belgesellerinde bunu görürüz. İnsanlar hep arabalarından bahseder. Araba değiş tokuşu için gelirler. Gelir seviyesi düşük insanlar bile iyi bir arabaya sahip olmak isterler. Kapitalizmin içini emdiği bir toplumda araba sahibi olmak ya da iyi araba sahibi olmak önemli bir şeydir. Çünkü kapitalistler senden bir şey koparmak isterler. Sana gurur ve iyi olma hissi verir karşılığında senden sadece para ister. Yavaş yavaş beynini emer.
Kore savaşı'ndan çıkmış bir insanın kasabasına döndükten sonra bütün hayatı değişmiştir. Artık hayattaki hiçbir şey onu etkilememektedir. Her şeye varsın gitsin gözüyle bakmaktadır. Filmde savaş teması çok işlenmedi ama biraz karakter incelemesi yaparsak çıkarımı yapabiliriz.
Savaştan sonra atölyesinde insanlardan pek beklenti içinde olmadan yıllarca çalışmıştır. Hiç takdir beklemeden. ve göz önünde olmayı istememiştir. Eski kasabasına döndüğünde insanlar milyoner olduğu için woody'e yıllardır olmadığı kadar iyi davranmaya başlamıştır. Karaoke salonunda woody'nin alkışlanma sahnesi vardır. ayağa kalktığında suratındaki gülümsemeyi hissedebiliriz.
Hastalığından bahsedilmese de yaşlılığın en büyük hastalığı alzheimer olduğunu düşünebiliriz. odaklanmada çok fazla problemi olmaktadır. oğlunun bir şeyi 2 defa söylemesi ve 2.sinde tekrar sabırla tekrar etmesi de garip hissettirebilir sizi. sonuçta insan kendi ailesini düşünüyor.
ayrıca film black comedy ögelerini fazlasıyla hissettiriyor. özellikle kuzenler arasındaki diyaloglar. bir an coen brothers filminde gibi hissetmedim değil. filmin siyah beyaz olması da kendinizi woody'nin oğlu değil de woody'nin kendisinin perspektifinden baktığımızı düşündürüyor. oğlunun çok daha fazla konuşması ve rolü var ama sonuçta başrol bruce dern. siyah beyazlık yaşlılığı ve kayıp hafızayı simgeliyor. woody'nin çocukken kaldığı eve gitmesi anılarını çok fazla güçlendirdi. orada hafiften renklenme beklemedim değil. olsaydı anlık bir renklenme müthiş bir etki bırakabilirdi.
akrabalar woody'nin abisinin evine toplandığında konuşulacak birşey olmadığında araba muhabbeti döner. kültür seviyesiyle ilgili amerika'nın iç kesimleri hakkında bilgi edinebiliriz. yani okuyamamış taşra insanlarının dünyanın en gelişmiş ülkesinde dahi olsalar kültür seviyelerinin benzer olduğunu görebiliriz. hafiften üniversite ortamında 5-6 erkek toplanınca araba muhabbeti çevirmesi gibi. benim pek alakam olmadığını öğrendiklerinde nasıl ya gibisinden tepkiler vermesi gibi. kültür seviyesi belli gruplarda benzer muhabbetler dönüyor.
küçük yerlerde 2li duygusal ilişkilerin nasıl da kolay ve göz önünde olduğunu görürüz. dediğim gibi insanların bakış alanları küçük. bu da beni üzen ve insanların yerine kendimi koyan diğer bir ögeydi.
filmin sonuyla ilgili, prize winner şapkası woody'nin cidden ödülü kazandığını hissettirdi. o yaştaki bir insanın ihtiyacı olan biraz eski anılar ve 1. dereceden bir akrabadır. kasabada truck'ıyla kasabada tur atması yıllardır yapması gereken gururlanmayı geç de olsa gerçekleştirmiştir.
müziklerinden bahsetmeyi unutmuşum taşra hikayesinde country olmadan olmazdı zaten. 3 farklı şarkı varmış. cidden 3ü de birbirinden hoş. filmin içine girme isteği doğuruyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder