Kürtlerden King Kong'a Uzanan


(eksi sozlukten direk aldım yazıyı)


Çimenler, Bir Ulusun Yaşam Savaşı

Grass a nation's battle for Life






çimenler, bir ulusun yaşam savaşı

kusursuz bir tanım olur mu bilmem lakin sinema tarihine damgasını vurmuş bir belgeseldir. keza sinema tarihi'nin zannedersem ilk belgeseli olma özelliğini de taşır. lakin çok enteresan bir süreci olmakla birlikte ana teması bir kürt aşiretidir.

yıllardan 1915, sinema'da charlie chaplin dönemi. tüm dünya sinema salonlarına akın ediyor ve büyülü perde insanları etkisi altına almış durumda. insanlar hollywood'a akın ediyorlar. kimisi oyuncu, kimisi yönetmen olma derdinde.

işte bu gençlerden biri de merian c. cooper. - ki kendisi king kong karakterinin yaratıcısı ve ilk king kong filminin yonetmenidir. ne alaka diyeceksiniz bu yönetmenin bir kürt aşireti ile ilgisi ki yazının devam eden bölümü bu ilişkiyi anlatmaktadır.

merian da genç bir kameraman ve buyuk bir hollywood yonetmeni olma sevdasında ancak bu hic de kolay degil. hollywood ilk senelerinden beri kolay erisilemeyen bir yer olma konumunda. merian bir kac projede kameraman olarak calisip deneyim kazanıyor ancak 1.dunya savasi patlak verince almanya'ya giderek alman ordusu ile birlikte savasa katiliyor ancak almanya'da esir dusuyor. savas bitince kurtuluyor ancak kasintisi bitmiyor bu sefer polonya'nın tarafında rus'lara karsi savasa giriyor. tabi tatlı sinema hayalleri de suya dusuyor bir nevi ancak sans eseri bir gun tren garında ernest schoedsack ile karsilasir ve hayallerini anlatır. ernest merian'ın hayallerinden etkilenir (bakınız hayallere deger veren insanlar var) ve bir plan yaparlar. birlikte iran'dan çin'e kadar bir yolculuk yapıp bu yolculuğu belgesel haline getirmeye karar verirler. hemen atlar ankara'ya, oradan da iran'a geçerler.

ancak henuz yolculuklarının başında, yani iran'da planları bir anda değişir. iran'da yaşayan enteresan bir kürt aşireti ile tanışırlar bakhtiyari aşireti. bakhtiyari'ler bu gün halen varlıklarını sürdüren o dönemde ise 50bin kişiden ve 500bin büyük baş hayvana sahip bir aşirettir. merian ve ernest bu enteresan aşiretin çok farklı olan yaşam tarzından fazlası ile etkilenir ve planlarını bozarak bu aşiretin ilginç yaşam şartlarını belgesel haline getirmeye karar verirler.

bakhtiyari aşiretini özel kılan nedir? bu sorunun yanıtı öncelikle yaşadıkları bölgenin iklim şartları ile açıklanabilir. bakhtiyari'lerin hayvancılık dışında bir geçim kaynakları yoktur ve bu işi sürdürebilmeleri için yeşil otlaklara ihtiyaçları vardır. ancak bölgelerinin konumu 6 ay'da bir yeşil otlak bulabilmek için zorlu bir yolculuğa çıkmalarına sebebiyet vermekte, bu zorlu yolculukta ise karşılarına çok büyük 3 ayrı engel çıkmaktadır.

haliyle yaya olarak çıkmak zorunda kaldıkları bu yolculuğun ilk büyük engeli karun nehridir. eriyen karların etkisi ile dondurucu bir soğuğa sahip olan nehir gürül gürül akmakta ve irili ufaklı bir çok girdabın oluşmasına da sebep vermektedir. yüzemeyecek kadar küçük hayvanlar, kadın ve çocuklari le erzakları taşımak için ağaçlardan sallar yaparlar ve salları desteklemek için hayvan derilerini şişirip salların altına destekler halde bağlarlar ancak bütün aşireti bu şekilde karşıya geçirmek imkansız olacağı için küçükbaş ve büyükbaş hayvanlar ile aşiretin erkekleri de buz gibi akan azgın sulara atlarlar. 500bin hayvanı karşıya yüzerek geçirmek 6 günlerini alır. bir kaç küçükbaş hayvandan başka kayıpları da olmaz.

karun nehrisinden sonra günlerce süren bir yürüyüş ve hemen ardından ikinci engelleri ile karşılaşırlar.
zardeh kuh dağından hemen önce bulunan dev kayalıklara gelirler. merian ve ortağı ilk görüşte buraya tırmanmanın imkansız olduğunu düşünürler ancak bakhtiyari'ler bu kayalıklardan kendileri ile birlikte 500bin hayvanı geçirmek zorundadırlar. merian buraya en usta dağcıların dahi tırmanmak konusunda zorluk çekebileceklerini söylese de belgesel'de enteresan bir kısım dikkat çeker. kayalığın zorlu bir yerinde küçücük bir eşek yavrusu çıkmakta zorlanır ve tırmanamaz. yaşlı bir kadın 30 kilo kadar gelen bu yavruyu sırtına alır ve tırmanmaya devam eder.

bu ikinci engeli de aşınca yolculuğun en zorl 3. kısmına gelirler. hani lotr'da bir kısım vardır. hobbitler orc'lar ile günlerce durmadan koşarlar. ben kitapta o bölümü okurken dahi yorulmuştum. bakhtiyari'lerin 3. engeli aşmaları da bu koşuya benzemektedir.

zardeh kuh dağı binlerce metre yüksekliğinde (4200m) ve karlarla kaplıdır. hava dondurucu bir soğuklukta, yolculuğun bu kısmı ise yine merian için imkansız görünmektedir. aşiret ikiye ayrılır. aşiret reisi haydar han ve bir kaç adamı aşireti bir kaç saat gerilerinde bırakır ve yolculuğa başlarlar. amaçları insan boyunca olan karın içinde bir tünel kazmaktır. nedeni tam anlaşılmasa da haydar han ve adamları ayakkabılarını çıkartır ve çıplak ayaklarla ellerinde kazma kurek kar'da tünel kazmaya girişirler. 4200m yüksekliğinde ki dağın bir ucundan diğer ucuna kadar devam eder. bir kaç saat sonra yola çıkan aşiret üyeleri de hayvanlar ile birlikte tek sıra halinde bu tünelde ilerlemeye başlarlar. işin en zorlu kısmı ise yolculuğun bu bölümünde 3 gün boyunca uyumadan ilerlemek zorunda aklışlarıdır. uyuyan her kimse anında donarak ölecektir. yine hastalanan ve ilerlemekte zorlanan hayvanlar aşiret üyelerinin sırtlarında taşınarak yola devam ettirilirler. gece gündüz süren yolculuğun bu kısımından sonra düz arazide 1 günlük yürüyüş daha yapılır.

sonunda önlerindeki 6 ay'ı geçirecekleri sıcak bölgelere ve otlaklara varırlar. 6 ay sonra aynı yolu geri dönmek zorundadırlar.

burada bir parantez açıp bu günlerde kürtlerin neden geçmişte devlet kurmadıklarını sorgulayan arkadaşlarıma bu yazıyı kabul edecek olurlarsa bir açıklama olarak sunmak isterim. kürtler sınırları içinde yaşadıkları ülkelerin siyasi ve askeri yapısı ile cebelleşmek bir yana doğanın ta kendisine karşı zorlu bir savaş vererek ayakta kalan bir toplumdur. devlet haline gelebilmeleri bu günlere kadar çok zor görünen hatta imkansız diye nitelendirilebilecek türden bir hayaldi. bu şartlar altında hayatta kalan ve dağınık halde yaşamak zorunda kalan bir halktan devlet olabilecek alt yapıyı kurmaları elbet o dönemlerde beklenemezdi. ancak modern dünya'da yaşayan insan tarafından bu durumun net bir şekilde kavranmasını beklemek de elbet zordur.

burada ilginç de bir anektod vermek istiyorum. bu film'in çekimine her türlü desteği sağlayan amerika'nın tahran büyükelçisi çekimlerin bitiminden bir kaç hafta sonra tahran sokaklarında sebebi bilinmeyen bir şekilde vurularak öldürülür. film ile bir bağlantısı olup olmadığı kimse tarafından net bir şekilde anlaşılamaz.

bu film ile merian'ın hayatı değişir. hollywood'a girer ve belgeseli bu gün halen sinema tarihinde bir başyapıt olarak adlandırılır. merian hollywood'da sağlam bir yer edinir ve bir sonraki projesi olan king kong için de bu film sayesinde kolaylıkla finansör bulacaktır.

dip not: o günden bu güne tartışılan bir konu vardır ki o da bakhtiyari'lerin gerçekten kürt mü yoksa fars mı olduklarıdır. bu gün artık bakhtiyari'lerin kürt olduklarından kuşkusuz eminiz. ancak neden geçen yıllar içinde böyle bir tartışma ortaya atılmıştır?
merian ve ortağı ernest film'lerini çekerlerken türkiye'de bir kriz patlak verir. şeyh said isyanı. ülke karışıktır ve kürtlere karşı büyük bir önyargı baş göstermiştir. iki ortak amerika'ya dönmek için türkiye'den geçmek zorunda kalacaktır ve ellerindeki bantların tehlikeye girebileceğini, türkiye'deki karışıklık yüzünden bantlara da el konabileceğini düşünür gerekirse aşiretin bir fars aşireti olduğunu öne sürmeye karar verirler. nitekim bantlar türkiye'de incelenir ve sonra geçişlerine izin verilir. ancak dünyanın bir kısmı bu olay yüzünden bakhtiyari'lerin fars olduklarını sanacaktır.

film'de bir çok yöresel müzik de vardır ancak bunların hemen hemen hepsi kürtçe bir tanesi ise türkçe'dir. kürtçe olanları tek tek sayamayacak olamama rağmen türkçe olan ali haydar adında bir alevi türküsüdür.

eğer bu belgeseli siz de izlemek ister ya da hakkında bilgi edinmek isterseniz lütfen link'i takip ediniz. http://www.imdb.com/title/tt0015873/

yazıyı yazmam konusunda kendi yazdığı bir yazı ile bana yardımcı olan kardeşime teşekkür ederim.(arzach, 26.07.2007 15:27)


Enseye Tokat, Enseste Parmak Basan Filmler


Duru filmler arasında konusunda en çok çarpık ilişki barındıran, bir italyan filmi La Bestia Nel Cuore (Yüreğimdeki Canavar)... Ferhan Özpeteğin Karşı Penceresinde (La Finestra di fronte) gördüğümüz güzel Giovanna Mezzogiorno oynuyor... Bu ablamızın orasını burasını görmek istiyorsanız yönetmen Ferhan Özpetek'ten daha cesur şeettirmiş... Ben filmi sevmedim...

Ensest'te Bizi Dumura Vurduran Şaheserler:

Chinetown
Old Boy

mutluluk

Bir Güzellik Dosyası: Giovanna MezzogiornoBu filmini yeni duydum...

Filmografisi Zayıf ... Ama iyi film teklifleri aldığına eminim...
Sofia Loren'den sonra en güzel italyan oyuncu tahtında oturan Monica Belluci'nin her an yerini alabilir...



Hep derim... Baktın boktan bir film çekiyorsun... Başrol oyuncun güzelse onu soyacaksın... En azından oradan prim yapabilir filmin...

İşte bu filmde en azından yönetmenimiz buna uyanmış ve güzel aktrisimizi 3 sahne'de soyunmaya ikna edebilmiş...


Ferhan Özpeteğin filminden bir sahne:






Karlar Düşer... Düşer düşer ağlarım...


THE BiG WHiTE

Film sıradan birinin sıradışı kararının onu mafya, sigorta şirketi ve yalan dünya ortasında bırakmasını anlatan bir Fargo varyasyonu... Hatta filmin adını keşke Fargo2 koysalarmış... Mafya elemanlarının rehine önündeki şaklabanlıklarına da Sinema Üst Kurulu bir "dur" demeli... Filme dair iki orjinal şey: Sigorta Şirketinin acar dedektifinin işini ciddiye aldıkça komik durumuna düşmesi (ve sürekli kayarak düşmesi); ikincisi Holly Hunter'ın çok orjinal bir hastalığı güzel canlandırması (çocuk kalma sendromu).

z505065150

Beni Güldüren Dialog:
Sigorta Dedektifi: Bunu niye yaptın... Bi açıklama istiyorum...
Robin Williems: Tamam... Karımı seviyorum... Ve sevgi herşeyi...(yumruğu yer)
Sigorta Dedektifi: Şarkı sözü duymak isteseydim gider salak bi popçunun albümünü alırdım... Senden bunları duymak isteyen kim he.. kim?

* Yurttan seslerde Ranza sahnesini kullanıleybıl... Ranzaya dair ii bi sahne...

Hatırlattı:
Fargo'da adam bi çanta dolusu parayı gömerkenki sahne çok komikti... Sonsuz aynı manzara... Bu filmde de adam paraları kar montuna yerleştirmesi güzel bir çözümlemeydi...
Artı sonlara doğru karların ortasından arabayla giderlerkenki helikopter çekimi fena diildi...

En iyi kar kara filmleri:

Fargo

No Body's Fool

The Big White

Bunlara çok benzeyen bir film vardı... Uçak mı düşüyor ne... Bi aile babası karlar içinde parayı buluyor... SOnra çatı katına mı yerleştiriyor... Bööle bişii di o da acaip benziyor ...

Animayon: The Ice Age I
The Ice Age II

Yerli:
Katırcılar
07 07 07

007 James Bond
Yedi Samuray
Yedi kardeşe yedi gelin
Yedi