Sinemanın En Komik Erotik Esprileri


1 Numara
PUNCH LiNE
Punch Line Filminden

Tom Hanks: (Stand Up'ında)

Adem ile Havva ilk karşılaştıklarında, Adem Havva'ya bağırmış: "Daha fazla yaklaşma! Bunun ne kadar uzuyacağını bilmiyorum"





2 Numara
GoooodMooorning Vietnam!

Goodmorning Vietnam'dan
(M.A.S.H den sonra sinema tarihinin en komik askeri komedisi)

Robin Williams:

Prezervatiflerin 3 boyutu vardır
Büyük
Orta
Veee Beyazlar için






3Numara:

DAS EXPERiMENT
Deney (Das Experiment) filminden (Almanya)

Mahkum1: Neden kadınlar porno filmleri sonuna kadar izlerler?
Mahkum2: Neden?
Mahkum1: Çünkü filmin sonunda, sevişen çiftlerin evleneceklerini sanırlar...




4Numara:

ANALYZE THiS

Analyze This (Anlat Bakalım) Filminden
Psikiyatrist

Billy Crystal Dr. Ben Sobel ile
Mafya Babası

Robert De Niro Paul Vitti'nin dialoğu

Ben: Anlamıyorum neden bi metresin var ki?

Vitti: Karımla yapamadığım bazı şeyleri onunla yapıyorum...

Ben: Bunları neden karınla yapamıyorsun ki?

Vitti: Saçmalama! Karım o ağzıyla her gece çocuklarımı öpüyor...



Borat bir mizah koçuyla röportaj yapar:
Mizah Koçu: Evet kaynana esprileri amerikada çok popülerdir... Sen de onlardan birini yapabilirsin...
Borat: Ben kaynanamla yattım...
Mizah Koçu: Buna kimsenin güleceğini sanmıyorum...
Borat: YAttığım duyulduğunda da kimse gülmemişti...
( Ama asıl komik röportajı Washinton Orta Asya temsilcisiyle yapmadan önce kendi ülesimde sohpet öncesi her zaman yaptığımız gibi diip, peynir ikram etmesi... Ardından da "Bu peyniri karım kendi sütünden" yaptı demesi... Adamın yüzü çok komik....

Beynelmilel

Türkiyem Türkiyem Cinnetim
-BEYNELMiLEL-
Türkiyem Türkiyem Cennetim Benim -Aşsız, İşşiz, Naiflikte- Eşsiz milletim...
Bi de o milletin tokatını doğduğundan beri yiyen Abuzer kardeşlerim...
Yeri geldiğinde sevilen başüstü edilen, kimi zaman da aşağılanan sövülen:
Yerel müzisyenler, gerendeler, çingeneler...

Hacı baban evde mi?
tavukları da döndermişem
hacıyı da çarşıya göndermişem
akşama geleceğim akşama geleceğim
anahtarlar nerede?
anahtarlar pencerede
tavuk da pişer tencerede
Narin demokrasimizde, gene “rep diye rep rep” sesleri duyduumuz şu günlerde ikinci defa vizyona giren, cuntacılara dair, Adile Naşit’in o meşhur ‘hıçkıra hıçkıra gülüşü’ gibi ruh halimizi değiştiren, Babam Ve Oğlum tadında, Selamsız Bandosu kalıbında, Enternasyonel enterasan komik bi film Beynelmilel...
Bando Filmi Beynelmilel
Yavuz Turgul’un Züğürt Ağa’sını da çeken Nesli Çölgeçen’in Selamsız Bandosu, izlediğim ilk bandoya dair film...Şener Şen’in muhalifine koltuğu gösterip “otur otur içinde kalmasın” dediği sahnesi, Bandoya çalgı alım toplantısındaki “Ney” tartışması, “Şampiyon”u isteme olayı, ve Uğur Yücel’in kırmızı halı muhabbeti gibi sahnelerle bizi çok güldürmüş ve hatta yer yer duygulandırmıştı Selamsız Bandosu... Amma velakin mamafih ve hattaa filhakika, müzikleri çok çok zayıf kalmıştı musikiiden bolca dem vurması gerekirken...
(Bando sonlara doğru bi çifte telli yorumluyor lakin kayıdı hakikaten berbat)
İngilizlerin 1996 da çektikleri işçi ve sendika sorunlarını da işlediği sol bi duruşu olan Bando filmi Brassed Off ise beni müzikleriyle büyülemişti...

Pete Postlethwaite-Cezmi Baskın
Brassed Off ile Beynelmilel, soundtrack ve solcu tirip baabında benzerlikler içeren filmler... Ama benim yakaladığım bi benzerlii var ki çok komik... Sizce de bu iki filmin başrol oyuncuları birbirine benzemiyor mu? (Bakınız şekil 1-b aha da yukardaki fotoşop)
Brassed Off filminden Bando Yorumları:
Rodrigo's Concierto de Aranjuez’in bando yorumu
Wilhelm Tell Overture – Rossini yorumu
Konu Bando olduğuna göre sinema tarihin en komik bando sahnesine değinmeden geçemiyeceğim: Take the Money and Run (1969)

Woody Allen’ın ilk hem yazıp hem yönettiği filminde, ailesi tarafından adam olsun diye askeri disiplinli bi okula gönderiliyor... Orada Bando’ya veriliyor ve tek çaldığı enstrüman olan kontrabası bi elinde sandalyesiyle Bandonun arkasından yarım yamalak çalarak gitmek zorunda kalıyor... Süper komik bi sahne...
Beynelmilel’in farkı hem müzikleri iyi hem Selamsız Bandosu kadar bizi duygulandırabiliyor, güldürebiliyor... Selamsız Bandosu’ndan bu filmi ayıran ikinci temel özellik: SB’de otoriteye karşı bi hörmet var (Halkın yedi kere seçtiği Demirel’e ya da onun şapkasına)... Beynelmilel ise o dönemin en büyük otoritesi ‘Tepeden inme beşi bi yerde: Milli güvenlik konsey’i ile dalgasını geçebilmiş...
(filmin bi yerinde militarist eleştiride kırılma noktası yaşanmış, sorgulamayı asker diil siviller yapıyor... Valla bu sahne izleyiciye; "filmdeki karakter kadar yürek yokmuş siz de" dedirtiyor)
Enternasyonel film Beynelmilel
SSCB’nin enternasyonel marşı, Fransızların askeri üniformaları, “Piç Hasso”nun Guernikası, Arap duruşu, Türk askerinin Latin danslarından kelle “Tango” tutkusu... Anlııcanız enternasyonel film Beynelmilel... Radikal’de bu filmin eleştirisini yazan kardeş “Guernika’ya hakaret ediliyor” demiş... Ööle olsaydı tüm Asteriks filmlerinin müziğe ve müzisyene hakaret ettiğini varsaymamız gerekirdi... Algıda dondurmacılık yapiim ve kendi algılarımla iyi bi giydirme olarak gördüğüm bişiin açılımını yaziim... Orduya savaşta, bir orkestra havasında, ritimle şarkıyla müzikle gaz verme olayı ilk Osmanlı şeettirmiş ve Mehteran’ı kurmuştur... Napolyon bundan çok etkilenmiş ve kendi askeri bandosunu oluşturmuş...
Bizimkiler herşeyi olduu gibi bunu da sonra batıdan alıp onların çalgılarıyla askeri bando kurmuşlar.. Bu yetmemiş yıllar sonra tekrar kurulan mehterana bile trompet konmuş... Tabii en komiinden... Neyse filmde davulcu karakteri, bandonun davuluna vurup: “Bu ne yaa ... bu davul diil ki! Deri bile diil... Şundan çıkan sese bak” diyerek sanki bu eleştiriyi şeettiriyor ya da senarist bana bunları hatırlatıyor.... Tamam tamam biraz abartım "göndermeyi" cımbızla çektim... Ben buyum beni bööle kabul edin...
Politik Bir Film Beynelmilel...
Vizyontele Tuuba, Babam ve Oğlum ne kadar politik bi film ise bu da o kadar politik bir film... Zülfü Livaneli’nin aynı döneme dair “kardeş kardeşi vurur mu”yu sorguladığı Sis filmi gibi olmuyacaktı herhalde BKM’nin döneme bakışı... Ya da dünya politik sinamasında bi JFK, Gandi ya da politik komedi Fahrenheid 9/11, Forest Gump gibi de olamazdı... Bizim eşsiz saflığımız naifliğimiz olmalıydı bu filmde... BKM bunun komedisini iyi yapıyor...
Vizyontele Tuuba’daki: “yoldaşların selamı var!” kelamına Tolga Çeviğin “Ee es selamün Alayküm” demesi benzeri komiklikler var bu filmde de... Klişe sol sloganların “ti”si...
Belli ki Yılmaz Erdoğan ve ekibi kendi sol geçmişine dışardan bakabilmiş... Bu filmde bu tip espriler, Özgü Namal’ın düştüğü durumlarda görüyoruz... Yasakçı zihniyetine karşı çekilmiş “Sessiz Lorke” gag'ı ise filmin unutulmazlarından...
Babam Ve Oğlum’daki: yüksek dozda acı sahnelerinin hemen arkasından bizi güldüren bişii sunulması, örneğin Fikret Kuşkan’ın yere düştüğü sahnenin hemen arkasından gelen hastane sahnesinde, amcanın (Yetkin Dikinciler’in) “ogsijen veriolaamış” derken elini açarak gösterdiği sanhe gibi burada da bizi ağlatan ve hemen ardından güldüren sahneler mevcut...
(Bakınız Adile Naşit Sendromu: Hıçkıra hıçkıra ağlarken biden bunu kahkahaya çevirirdi rahmetli)
Hele Parmaklara sürülen ilaç sahnesi ve komik Ötesi yerel Kahtalı Mıçı’nın kayıt sahnesi...
Türkiyem Türkiyem Cennetim
Gelelim benim bu filmden ne anladığıma, daha doğrusu benim bu filmden en zevk aldığım ana:
Hasan Mutlucan’dan sıkılan o dönemin askeri yönetimi bi de popüler şarkı şeettirelim demiş, ve millete tek kanaldan ezberlettirmişti... Filmde askerlerin, “bize bu şarkıdan ‘Eeeggh!’ geldi” benzeri bişii denmesi bana ustamın ustası Oğuz Aral'ı hatırlattı... Çünkü Oğuz Aral (master of masters) abimize yamuk yapmışlardı bu şarkıdan ötürü... Her zaman derim: "Sanatın bi oligarşisi olsaydı Müşerref Akay’a ne rütbe verilirdi, Oğuz Aral’a ne?" sorgulamamın kaynağını şeettiriciim size bu filmden kelle...
TRT’nin yayınladığı ilk kliplerden biridir "Türkiyem Türkiyem Cennetim" için kurgulanan görüntüler... Ve bu edith piaf'tan arak şarkının:
Kahraman ırkıma sızmış ihanet...
Bütün yüreklerde acı ve nefret...
Sözlerinin söylendiği kısmında 12 Eylül öncesi Tariş işçilerinin yürüyüşleri gösterilmiştir...
Ne tesadüftür ki beynelmilel filmi de şarkı gibi kontra bi ihanet, gammazlıkla falan başlar...
Oğuz Aral buna çok kızar ve işçilerin ağzından: “Abla biz de bu memleketin evladıyız bize niye düşman muamelesi yapıyorsunuz?” şeklinde bi anlatımı olan kapak yapılmasını emreder...
(Hani Oğuz Aral’da kendi oligarşik düzeninde bi mareşal kadar disiplinli ve despot oluşuyla bilinir ya!...)


Kenan Paşa yağdanlığı “Müşer rafa koy” buna çok kızar... Kıbrıs çıkartmasını konu alan filmindeki ona tecavüz edilen sahnedeki gibi önce bir cırlar, sonra mı?... Sonra bu Yiğenine bak (Şenay'a kay) kendini al tadında kendini güzel sanan bu şırfıntı, dayanamaz ve paşasını arayıp dergiyi toplattırmalarını recaa eder... Böylece Oğuz Aral’ın “beynelmilel” bilinen dergisi ilk ve son kez toplattırılır... Oğuz Aral küplere biner (eh o dönemin sanatçılarında maalesef jip yok) ve sabah erkenden gerekçeli kararı öğrenmek için mahkemeye gider...
Gece yarısı uyandırılıp, dergi burnuna dayatılan ve bunun sebebini hiç mi hiç anlayamamış yargıç, dünyanın en komik gerekçeli kararını yazdırır:
“Çirkin ve pörsümüş bi kadına türk bayrağı giydirildiğinden
ve bayrağa muhalefetten...”
Saatlerce güldüm... ilahi adalet mi nedir yarabbim bunun adı... komaya girecektim...
Oğuz Aral bunu anlatırken öfke mizahının zirvesine taşıyordu olayı...
Zamanının önde gelen assolistlerinden A-kayın çizildigi karikatürde “çirkin kadın bayrak giyemez” diye toplatılmış olması çok komik çok ironik... Ki bayraklı bişii giyilmesi yasağını delen bi hatuna bu revaydı… Falan ve hatta filan!
Ne güzel demiş Çetin Altan “Türkiyem türkiyem cennetim benim işsiz milletim” ... Mevkii sahibi ama meslek sahibi olmayanların ülkesi burası... Biraz daha az mevkii ama daha çok meslek sahibi olsaydı bu millet, cennet olmaz mıydı bu memleket... Ama bütçeden en fazla parayı mevkii sahiplerine dağıtırsan, herkes meslek sahibi olmak yerine mevkii sahibi olma derdine düşer, ülke de batar..

Haa ağır mı kaçtı sonu... Eh en çok meslek sahibi olmayan mevkii askeriyede ya, O babda şeettirmiştim... Film bence biraz da bunu anlatıyor... Hani kurguya uyalım, yazının başı kıçı bir olsun baabında şeettirmedim bunları yaniii... Kalasınız Saalıcanan...
Dt Cihangir
dt cibay
KILavuzkarga
Ekşiden filme dair bi topik:
http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=hava+durumunda+adiyamani+nicin+soylemiyorlar+pasam
1. beynelmilel filminde; seksen ihtilalini yapan konsey üyelerinin geleceği miting meydanında halkin elinde tuttugu pankart yazisi. halkin, televizyonda hava durumunda adiyaman ilinin de meteroloji bilgisinin verilmesinden baska istediği bir sey yok devletten.
ancak sadece bu basit ama sacma istegin dillendirilme cesaretinin gösterilebilmesi de hem komik hem acı. insanlarin devletten ve devletin simgesi üniformadan korktuklari bir ülke olmak, devletin hep alması ama hiç vermemesi, bir hava durumu bilgisinin bile insanlara lütuf olarak sunulması, halkin devlet tarafından ne kadar çok tokatlandığının bir isareti.
dip not:

Neler var bu görüntüde:
  1. Filme dair bir kelime esprisi, Picasso ya Piç Hasso diyorlar….
  2. Bi de eskiden ne çok bööle ağlatma kasetleri vardı Eminönün’de Topkapı’da satılan…
    Gülünmeyecek gibi diil hakkatten…
  3. Uyan Sunam Uyan’da ayrı bi ciğerini dağlıyor burada filmin: